Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. 🤍İnstagram hakugu
🔳🔳🔳
Herkes endişe ile ne yapacağını şaşırmışken Meriç sinirle saçlarını karıştırdı, Onur duvara bir tekme attı ve müdür elleri belinde kaşlarını çatarak düşünmeye başladı. Merkeze tuhaf bir karanlık çökmüştü sanki.
Karanlık bir ormanda kaybolmuşuz ve yolumuzu gösterecek tek şey ay ışığının o kısıtlı parıltısıymışçasına azıcık umuda tutunuyorduk. Ağaçlar o kadar gürdü ki ay ışığı aralarından geçip de yere ulaşması neredeyse imkânsızdı. Ya ağaç dallarını kesecek canlarını sonuna dek alacaktık ya da bu karanlıkta körebe oynar gibi yolumuzu bulmaya çalışacaktık. Ormanda yürürken karşımıza çıkacak yabani hayvanlar da cabasıydı. Ölümüneydi. Ve ölüm hiç bu kadar basit olmamıştı.
"Biliyordum," dedi Profesyonel o zaman.
"İki ayrı katil var gibiydi. Katilin psikolojisi değişmiş olsa bile bu kadar büyük farklar çok barizdi. Evet, seri katiller de değişime gider ama kendini zıtlayacak kadar derinlemesine bir değişim asla söz onuşu olmaz."
Aldığım derin nefesler bir işe yaramayan çabalarımızı yatıştırmaya yetmese de yüreğimdeki endişe her daim baki kalacakmış gibi fokurduyordu. İçinde yüzlerce biberin kaynadığı bir kazan gibiydi yüreğim. Yaklaştıkça gözlerimin içine kadar hissediyordum bu acıyı. En kötüsü, kaçmam imkânsızdı. Çünkü o kazan bizzat bendim. Kendimden nasıl kaçabilirim ki?
Müdür bir hışımla odadan çıktığında onun peşinden gitmeye başladık. Hemen yanından yürüyen Haris umut doluydu. Kısa sürede derinlemesine düşündüğü fikirleri açıklarken ben bile ona inanmıştım.
"Elimiz de bir hayli kesin ipuçları var. Artık katile bir adım değil yüz adım birden yaklaşık. Elimizde bir örnek de var"
Müdürün hızlı yürüyüşleri devam ederken Haris'i duyuyor gibi değildi.
"Her şeye rağmen bir şansımız var. Eğer haberi geri çekip hatamızı kabullenirsek," diye devam ettiğinde, müdür diğer tarafında duran Onur'a bağırdı.
"Onur haberin devamını sağla. Katili yakaladığımızı açıkça ilan edin. Hatta gazete manşetlerine özellikle ayrıtılar verilsin ki insanlar inansın."
Haberin geri alınmasının kabul görülmediğini anlayan Haris hızla taktik değiştirdi.
"Öyleyse tamam haber kalsın. O halde kurbanı inceleyelim, o zaman gerçek katile dair bir iz bulabiliriz. Cinayet başkası tarafından işlenmiş olsa bile gerçek katili taklit ettikleri aşikâr. Gözümüzden kaçanlar yeni maktulde önümüze serilebilir."
"Meriç! Yeni kurban hakkında medyaya net bir bilgi vermeyin. Önceki maktullerle aynı ölüme sahip olduğunu bildirmeniz yeterli"
En arkada onları takip ederken müdürün Haris ne derse tersini yaptığını açıkça görebiliyordum.
"Peki, o zaman," diyen Haris ile müdür aniden durdu ve ona doğru yürüyerek "Peki o zaman ne! Ne Haris?" diye bağırdı.
Sesi koridorda yankılanırken ürkmüştüm. Hep birlikte durup o ikisini incelerken hangi tarafın doğru olduğunu anlamaya çalışıyorduk.
"Sadece bir kereliğine senden yardım istedik anlıyor musun? Sadece bir kere fikrini sorduk. Kim olduğunu unutmasan iyi edersin."
Müdürün sert çıkışı ile Haris tam olarak ne demek istediğini anlamaya alışıyordu. Belki yanlış anlama ihtimaline karşı daha dikkatli dinliyordu ama hayır, doğru anlıyordu. Müdürün katili yakalama gibi bir isteği yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROFESYONEL
AdventureO bir hırsız. Dahası dolandırıcı ve yalancı. O bir profesyonel. Üstelik gerçek bir dâhi. Ve şimdi polisin ona ihtiyacı var.