Anıl Şanlı kurtarıldıktan 3 gün sonra / Hacer Gazel emniyet müdürü olduktan 1 gün sonraHacer Gazel 💐
Beyin ölümü denilen şey hiçbir zaman gerçek ölüm demek değildir. Kalp atar, dokunuş hissedilir, acı ve tatlının tadı alınır. Çimdik atsanız canı yanar ve kanı akarsa halsizleşir. Lakin bir ruh gibidir. Ama ruh değil. Ruh değil. Olaydı şayet bir mevta olurdu, lakin ölü değil. Henüz değil.
Kolu kanadı kırık, beyin ölümü gerçekleşmiş, bitmiş bir bedendim. Etrafta gezinirken her şeyim var gibiydi fakat her şeyden de mahrum gibiydim. Emniyet müdürü olarak başa geçtiğimde yoldaşlarımdan kimseler kalmamıştı yanımda. Yapayalnız geçmiştim o makama. Üstelik tamamen değişen kişilerle. Emre, Onur, Meriç, Yağız, Gamze, Cihanşah, Memati ve Haris...
Hepsinin yerine yenileri gelmişken devir teslim töreni yapıldı. Devran komiser dahil hep beraber toplantılarımızın yapıldığı odada bu sefer masanın başında ben vardım. Yüzüme yabancılıkla bakan gözlerle birlikte hiçliğin ortasında kayboluyordum. Hemen önüme bir dosya koydular ve tanıtım yazısı içeren bir de rapor. On dördünde anne olmuş gibi hissediyordum. Müthiş bir yalnızlık ve yabancılık. Her şeye uzaklık."Ben Üzeyir," dedi. "Ben Süleyman." "Ben Berfin," dedi biri ve "Ben Şirin."
Tüm bu yeni isimlere bakarken gözlerim dalıp gitti eskilere. İçimde kopan fırtınalara onları ortak etmesem de içim yangın yeriydi. Tan o anda kapı çaldı. Üzeyir hemen kalkıp kapıya koştu. Gelen kişinin ses tonu tanıdık gelse de Üzeyir reddettiği için kapı kapanmıştı.
"Kimmiş?"
"Müdürüm bir çocuk. Sizinle görüşecekmiş toplantıda olduğunuzu söyledim. Bekliyor dışarıda."
"Çocuk mu? İçeri al lütfen."
"Emredersiniz komiserim."
Kapı açılıp Üzeyir davet edince içeri giren kişi Anıl'dan başkası değildi. Şaşkınlıkla ona bakarken "Polis abla özür dilerim ama evde bekleyemedim. Benim arkadaşlarım tehlikedeler. İçim içimi yiyor ve ne yapsam bilemedim," dedi.
"Buraya gel Anıl," dedim masadaki boş sandalyelerden birini göstererek. "Madem buraya kadar geldin ifaden alınsın o halde."
"Müdürüm işlenmesi gereken daha öncelikli dosyalar var," dedi Savcı Şirin.
"On dakika ayıracağız savcı hanım. Sakin olun lütfen." Şirin yerinde huzursuzlukla kıpırdanırken
"Süleyman sen yap sorgulamayı," dedim benden yaşça büyük Süleyman kalkıp Anıl'la birlikte gideceklerken "Emre ve Onur abi gördüler beni," dedi Anıl.Gözlerim kuşkuyla kısılırken o ikisinin ismini duymam her şeyi değiştirdi. Ben komiser Devran'ın cenazesi uğraşırken pek dikkat edememiştim ve Anıl emniyete sığındı sanıyordum. Emre ve Onur da onu emniyete kadar götürdüler diye düşünmüştüm. Ama o ikisi gördüyse iş değişirdi.
"Buraya gel," dedim ayağa kalkarak. Anıl ile Süleyman masaya yeniden döndüler ve Anıl masanın en baş köşesine benim hemen çaprazıma oturduğunda Süleyman ayakta bekliyordu.
"Şimdi bana her şeyi anlat."
"Çok geç kalmış olabiliriz polis hanım. Arkadaşlarım tehlikedeler. Onlar ölebilirler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROFESYONEL
MaceraO bir hırsız. Dahası dolandırıcı ve yalancı. O bir profesyonel. Üstelik gerçek bir dâhi. Ve şimdi polisin ona ihtiyacı var.