"Benim bebeğim ne yapıyormuş?"
"Evde tek başına oturuyor." Kahvemden bir yudum aldım ve sigaramı dudaklarıma götürdüm.
"Arthur nerede? Nasıl oldu da seni tek bıraktı?" Duraksamıştım. Yaşadığım olayı anneme anlatmayı düşündüm ve kısa bir süre içinde vazgeçtim. Annem dertleşeceğim son kişiydi. Hemen panik yapar, gelir beni buradan kaçırır ve hayatımın sonuna kadar bu ülkeye dönemezdim.
"Tatile erken çıktı. Yurt dışında." Söylediklerim ona kahkaha attırmıştı.
"Anlaşılan kavgalısınız. Neyse sen bu yaz nereye gitmeyi düşünüyorsun?" İç çektim. Planlarımda Yeni Zelanda ve hep gittiğim Londra vardı.
"Hiç. Hiç bir yere."
"Duyduklarıma inanamıyorum. Nasıl yani?" Sigaranın dumanının gözüme kaçmasıyla küllüğe bastırdım ve kafamı çevirdim.
"Los Angeles'da olacağım. Belki New York'a da giderim birkaç günlüğüne." Sessizliğini korudu ve en sonunda:
"Bu saçmalık." Diyebildi. Anneme göre bu dünyaya gezmek ve alışveriş yapmak için gelmiştik. Ve neredeyse evi sadece uyumak için kullanıyor, sürekli dışarıda takılıyordu.
"Sen gelmiyor musun?" Onu çok özlemiştim ama her zaman ki gibi belli etmedim. Sanırım bu zamanlarda en çok annemin sarılmasına ihtiyacım vardı. O ise kilometrelerce uzaktaydı.
"Sanmıyorum tatlım. Burada bir adamla tanıştım. İnanılamayacak kadar yakışıklı. İsmi Mike. Film yapımcısı... Onunla bir tatil geçirebilirim."
"Kulağa heyecanlı geliyor." Yüzümün asıldığını görememiş, sesimdeki üzüntüyü anlayamamıştı. Tam da o sırada ev telefonum çalıyordu. Arthur olmalıydı. Sesini dahi duymak istemediğim için telefondan uzaklaştım.
"Neyse tatlım. Kendine iyi bak haftaya hediyelerin geliyor."
"Anne dur! Senden bir şey isteyeceğim."
"Ah tabiî ki de söyle tatlım." Farkında mıydı bilmiyordum ama aksanı bile bozulmuştu. "Sana birkaç ilaç ismi göndereceğim. Onları bana ulaştırabilir misin?"
"Ne? İlaç mı? Ne ilacı? Aurora hasta mısın yoksa?" Endişelenmiş gibi konuşuyordu ama bana pek öyle gelmemişti.
"Hayır, benimle alakası yok. Bir arkadaşım için... İlaçlar sadece belirli ülkelerde varmış. Sanırım özel reçete ile alınması gerekiyor ama senin ünlü doktor arkadaşların var değil mi? Bence bunu bulabilirsin. Lütfen anne acil lazım!"
"Tamam sen merak etme. İlaçları bulacağım ve göndereceğim. İstediğin başka bir şey?" Arkadan seslenen erkek sesi bana gitmesi gerektiğini hatırlatmıştı.
"Hayır, sağol." Dedim ve kapattım.
Konuşunca moralim daha fazla bozulmuştu oysa ki ben annemin sesini duymak bana daha iyi gelir diye düşünmüştüm. Ama en azından ilaçları halletmiştim onlar için mutlu olabilirdim. İsimlerini hemen yazdım ve gönderdim. Ne kadar erken gelirse benim için o kadar iyiydi. O çocuktan o kadar çabuk kurtulabilecektim. Zaferime yaklaşıyordum.
Saat neredeyse gece yarısına geliyordu. Ve hala Jungkook'dan bir mesaj yoktu. Ne harika! Unutmuştu beni bildiğin. Başka bir açıklaması yoktu ya da kahvaltıya gelmeyi düşünmüyordu. Kızmıştım. İlk defa böyle bir şey yapmıştım ve onun yaptığına bak! İlk defa bir erkek numaramı istemeden ona numaramı vermiştim, bir erkeği göremeye gitmiştim, evime davet etmiştim. İnanılır gibi değildi. Aurora buluşma ayarlamıştı ama küçük beyefendimizden hala bir adım yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Papatyalar I JJK
FanfictionSarhoş olduğu bir gecede erkek arkadaşıyla birlikte birine çarpan Aurora, sakat bıraktığı bu gence yardım etmeye çalışır. Birçok açıdan hayat şartları farklı olan bu ikili aralarındaki çekime karşı koyamazlar. Aurora sakat bıraktığı gence aşık olurk...