Yirmi Birinci Bölüm

380 52 25
                                    

O önde ben arkada ilerlerken sıkıca tuttuğu bileğimi bir saniye bile bırakmamıştı. Ona göre oldukça hafif olan bedenim karşı koyamadan peşinde sürüklenirken bileğimi ondan kurtarmaya çalışıyor ve söyleniyordum. Karanlık sokakları geçip beni eski bir arabaya zorla bindirdiğinde kapılar kilitlenmişti.

"Taehyung sen kafayı mı yedin?" Tüm sorularıma, tüm bağırmalarıma karşılık o sadece susuyor ve gülüyordu. Arada sadece burnundan akmaya devam eden kanları siliyordu.

Yol boyunca ona doğru bağırmaya ve arabayı durdurmasını söylemeye devam etmiştim. Kapıyı açmaya çalışmıştım ancak bu tabii ki de sahte bir hareketti. Sadece arabayı durdurması için blöf yapmaya çalışıyordum. Yoksa ona saldırıp, direksiyonu kırıp engel olmayı ben de çok iyi bilirdim ancak ölmek istemiyordum.

Hiç cevap vermeden, sinsice güldüğü yolculuğu sonlandırdığında ağaçların arasında genişçe bir alanda durdurmuştu arabayı. Gecenin bu saatinde ormana mı getirmişti beni? Arabadan inip benim tarafıma geldiğinde kapıyı açarak yeniden çekiştirmişti beni. Bağırmalarım ağaçların arasında yankılandığında mini elbisemi çekiştirerek indim.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun? Delirdin mi? Amacın ne senin? Bunu senin yanına bırakacağımı mı zannediyorsun?"

"Sakın kımıldama." Bedenimi kesilmiş, yarım bir ağacın yanına getirmiş ve son kalan parçasının üzerine oturtmuştu beni. Kendisi ise yanımda dikiliyordu.

"Çok kötü görünüyorsun. Defol ve hastaneye git!"

"Jungkook'a mesaj attım, buraya gelecek."

"Bu halde ne yapmayı düşünüyorsun? Ayrıca o buraya nasıl gelecek? Neden buraya geldik ki?" itici bir şekilde güldü.

"Beni çok hafife alıyorsun Aurora." Gözlerimi devirip önüme döndüm. Hava serinleşmişti. Kim bilir saat kaçtı? Taehyung'un yüzündeki kanlar kurumuş ve korkunç görünmesine sebep olmuştu. O da bundan rahatsız olmuşa benziyordu. Üzerindeki kapüşonu çıkardı ve dizlerimin üzerine attı.

"Ne bu şimdi?"

"Uf! Biraz sus be kızım!" gözlerini kısıp bana baktıktan sonra üzerindeki tişörtü çıkardı. Gözlerim istemsizce kocaman açılmıştı. Sonrasında ise sertçe başımı çevirdim. Bu beklemediğim bir şeydi. Kuvvetli bir kahkaha attı.

"Ne oldu? Utandın mı? Ya da daha önce hiç erkek vücudu görmedin mi?"

"Giy çabuk şunu. Amacın ne senin?" yavaşça üzerime doğru eğildi ve kafamı kendisine doğru çevirdi. O kadar yakındık ki neredeyse dudaklarımız birbirine değecekti.

"Şu an, burada sana sahip olmayı istesem karşı çıkar mıydın?"

"Saçmalama Taehyung!" korkuyordum. Bunu yapacağı hatta düşüneceği bile aklımın ucundan geçmezdi. Bu ne saçmalıyordu?

"İnan benim için zor değil.İ stesem bana asla karşı koyamazsın!" kendine güveniyordu. Normaldi, çünkü yakışıklıydı. Yüz hatları ise bir model kadar iyiydi. Çeneme sıkıca bastırdı ve anlını alnıma dayadı.

"Ama istemiyorum." Tüm nefesi ağzımın içine dolmuştu. Beni ittiğinde o kadar rahatlamıştım ki... Bir an...Beni öpecek sanmıştım. Taehyung, gerçekten ürkütücüydü. Çok, çok, çok tehlikeliydi.

"Biliyor musun? Şu an o kadar üzüldüm ki ağlayacağım. Bir daha bana dokunmayı aklından bile geçirirsen yaşatmam seni." Söylediğim tehdide kuvvetli bir kahkaha attı ve arka tarafa doğru ilerlediğinde onu takip etmemle bir çeşme olduğunu görmüştüm. Elindeki tişörtü ıslattı. Bana doğru yürüdüğünde bacaklarım titriyordu.

Ölü Papatyalar  I  JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin