Yirmi Dokuzuncu Bölüm

186 35 34
                                    

Gözlerimi açmadan gülümsememi sağlayan şey onun o etkileyici kokusuydu. Kokuyu daha fazla içime çekmeye çalıştığımda kasılan bedenim de rahatlamaya çalışıyordu. Dünden kalmaydık. Uzanarak konuştuğumuz o kanepenin üzerinde uyuklamış ve onun kolunun altına yerleşmiştim. Bedenim birazcık rahatsız olsa da ruhum kesinlikle dinlenmişti. Kıpırdanmalarım onu da uyandırmıştı. Nefes seslerinin sakinleşmesinden anlıyordum. Başımı ona çevirerek gülümsedim.

"Günaydın."

"Günaydın." Uyanır uyanmaz nasıl bu kadar güzel parlayabilirdi gözleri? Nasıl böyle kusursuz görünebilirdi?

"Seni rahatsız ettim mi?" Kollarımı kanepenin kenarlarına bastırarak doğrulduğumda dağıldığını düşündüğüm saçlarımı düzelttim.

"Uyuduğum en güzel uykulardan biriydi."

"Mesaiye erken başlıyorsun." Kıkırdayıp istemsizce dudaklarımı kemirdiğimde dudaklarıma kayan gözlerini takip etmiştim.

"Ne mesaisi?" O da yattığı yerden doğruldu ve oturur pozisyonu aldı. Saçları dikelmiş ve şekilsiz bir şekilde havalanmıştı. Ancak o bu halinde bile hoş görünüyordu.

"İltifat ve beni etkileme mesaisi." Bunu yüzüne bakmadan söylemiştim. Güzel şeyleri söylerken onun kadar geriliyordum.

Yavaşça ayaklarımı aşağıya sallandırdım ve birkaç adım ilerideki tekerlekli sandalyesini alarak yanımıza kadar getirdim. O da bedenini köşeye kadar kaydırmıştı. Benim yardımım olmadan sandalyesine oturduğunda artık daha rahattı.

"Bugün ne yapıyoruz?" Kolunu sandalyenin kol kısmına yaslamış, çenesini eline yerleştirerek o karşı koyamadığım bakışıyla bakmıştı bana.

"Maalesef... Seni bugün ekiyorum."

"Neden?" Yavru köpek bakışları...

"Haftalardır gitmediğim dans provaları..." Düşüncesi bile beni germiş ve endişelendirmişti. Çantama uzanıp telefonumu çıkarırken devam ettim. "Seçmelere çok az kaldı. Bir ay gibi bir süre sonra büyük bir gösteri düzenlenecek. Ve biz de ekip olarak o gösteride bulunacağız. Ama tabii her gösteri de olduğu gibi bazı baş dansçılar olur. Onun çekimleri de haftaya yapılacak. Herkes kendi oluşturduğu koreografiyle katılacak ve hocalarımızda seçecek. Baş dansçı olmayı çok istiyorum. Birkaç aydır üzerinde çalıştığım hareketlerim var ancak bu son zamanlarda çok boşladım."

"Benim yüzümden..." Duymamamı dileyerek söylediği çok açıktı.

"Hayır... Ben hastalandım. Hatta senin başına bela olan benim." Gülümseyerek dans hocamın attığı mesajları yeniden erteleyerek telefonu çantama bıraktım. Diz çöküp tam karşısında durdum.

"Öyleyse seni bir haftalığına çok sıkı bir çalışma bekliyor."

"Evet. En azından son günlerde fazla pratik yaparak oturtmalıyım. Başkalarına bırakamam." Saçımı savurma hareketim onu da güldürmüştü.

"Pekala! Seni destekleyeceğim öyleyse." Sonunda karşılıklı gülüştüğümüzde ve onu kırmadan durumu anlatabildiğime tatmin olduktan sonra evden ayrıldım. Taksi çağırıp öncesinde ev için alışveriş yapmış ardından eve geçmiştim.

Beni gerçekten yoğun birkaç gün bekliyordu. Eve gider gitmez ılık bir duş alıp, kahvaltımı yapmam enerjimi yerine getirmişti. Ardından kısa bir şekilde dans hocamın azarını işitmiş ve provalarıma başlamıştım. Bu ve bundan sonraki günlerim bu sıkıcılıkla ve full konsantre ile geçmişti.

Sağlıklı beslen, spor yap, provanı yap, sağlıklı beslen, güzel bir duş al, zihini boşalt ve uyu!

Yine bütün bunları yapıp prova odamdan çıktığımda gelen sese doğru adımlamıştım. Tanrım, bu yaz yağmurları da nereden çıkmıştı? Şiddetli yağmur büyük camlarıma vurduğunda aklıma ilk gelen isim oydu. Yağmur, neden bir insana başka bir insanı hatırlatırdı ki? Onu ne kadar çok özlediğini hissettirirdi?

Ölü Papatyalar  I  JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin