Yabancı müziğin ayrı bir hava kattığı, yakışıklı garsonların aramızdan vızır vızır geçtiği mekanda etrafımı inceledim. Kalabalık genç grupları... Yüksek kahkaha sesleri... Güzellik konusunda yarışan onlarca kadın... Ve muazzam duvar kağıtları...
Bir ben ayrıydım oradan. Bir ben dışlanmıştım.
Masadaki sohbetin ne olduğunu bile bilmiyordum. Ama güldüklerine göre eğlenceli bir konuydu. Etrafına boş boş bakan bu gürültüde kaybolan sadece bendim. Her yerde olduğu gibi burada da ben değil, yalnızlığım konuşuyordu.
"Sen ne yapacaksın Aurora?" Isabel tam karşımda oturuyordu. Ortalarda bir yerde kare bir masadaydık. Lüks mekanın altın avizeleri hoşuma gitmişti.
Isabel... Okuldandı. Kendini benimle bir tutmaya çalışan, küt sarı saçlı, Arthur'u ilk gördüğü günden beri elde etmeye çalışan herhangi bir kızdı. Bir de her cümlesinin sonuna "ya" eklemeden duramazdı.
"Hı?" dedim soruyu bir daha duymak isteyerek.
"Tatilde tatlım ya, nereye gidiyorsun?" Kaşlarımı kaldırdım ve içeceğimin pipetiyle oynadım.
"Daha karar vermedim."
"Tatil bitecek kızım ya." Omuz silktim ve pek umrumda olmadığını belli ettim. Şimdi ise solumda oturan Elena'nın planlarını dinledim. Saçları Isabel'inkinden biraz daha uzundu. Simetrik saç modeline karamel tonlarını yakıştırdığını düşünüyordu. Benim gözümde ise sıradanlıktan başka bir şey değildi.
Elena bir nevi Isabel'in kuyruğuydu. Sürekli beraber takılırlar, her şeyi beraber yaparlardı. Ama Isabel'in baskınlığı net anlaşılabiliyordu. Sağımda ise Mia vardı. Bu sıkıcı, rüküş kızların yanında ne aradığımı düşündüm. Mia'nın zoruyla gelmiştim ve nedense bu aralar çok fazla bu yapmacıklarla takılmak istiyordu.
"Ben size asıl bomba haberi söylemedim." Mia sonunda kendini konuşmanın içine atabilmişti. Herkes devamını beklercesine ona baktı.
"Bu akşam Josef'le yemeğe çıkıyoruz." Şaşırmıştım. Şaşkınlıktan ağzım açıldığında dudaklarımı ısırarak kapattım. İnanılmaz mutlu görünüyordu Mia. İki yılın sonunda baş başa bir yemek ha? Oldukça hızlılardı. Kızlar şaşkınlıklarını ve sevinçlerini anlatırken masadaki elimi tuttu Mia.
"Bir şey söylesene Aurora. Çok heyecanlıyım!"
"Bilmem ki... Sevindim senin adına." Yapmacık bir şekilde gülümsedim ve elinin altındaki elimi çektim.
"Hazır buluşmuşken bende bir şey söyleyeceğim size." Isabel elindeki telefonla mesajlaşmayı bırakıp masaya koymuştu. Tişörtümü çekiştirerek ona baktım.
"Sanırım Oscar bana evlenme teklif edecek." Duyar duymaz kahkaha atmaya başlamıştım. İşte bu gerçekten komikti! Üçü de boş bakışlarla susmamı beklediler.
"Komik olan ne?" dudaklarını saçma bir şekilde büzdü ve masaya yaklaştı Isabel.
"Komik olan ne mi? Daha yeni reşit oldun Isabel. Onu geçtim Oscar sana... Evlenme teklifi... İyi güldürdün ya." Burnumu yukarıya doğru kaşıdım ve geriye yaslandım.
"Niye şaşırdın ki bu kadar? Niye evlenme teklifi etmesin?"
"Niye etsin?" Ben ortada geçerli bir sebep göremiyordum.
"Çünkü bana aşık!" bu sefer tutmuştum kendimi. Gülmedim. Masadaki içeceğimi avuçlarımın arasına aldım.
"İnandırıcı gelmiyor."
"Sebep?" İlla söyletecekti yani. Rezil olmayı seviyordu anlaşılan.
"Sadece iki aydır gibi bir süre çıkıyorsunuz ve tüm okul Oscar'ın benim peşimden ne kadar koştuğunu bilir. Beni unuttuğunu sanmıyorum." Pipeti dudaklarımın arasına götürdüm. Söylediklerim onu fazlasıyla kızdırmıştı ama kendisi istemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Papatyalar I JJK
FanfictionSarhoş olduğu bir gecede erkek arkadaşıyla birlikte birine çarpan Aurora, sakat bıraktığı bu gence yardım etmeye çalışır. Birçok açıdan hayat şartları farklı olan bu ikili aralarındaki çekime karşı koyamazlar. Aurora sakat bıraktığı gence aşık olurk...