Otuzuncu Bölüm

186 31 16
                                    

"Herkes son hazırlıklarını yapsın." Liam soyunma odasının kapısından bağırdı ve geri salona yöneldi. Hazırdım. Aynada kendime bakarak derin nefeslerimi tekrarladım. Çok çalışmıştım, başaracaktım, en iyisi bendim, solo dans benimdi!

Yavaş ve kendimden emin adımlarla salona çıktığımda kızlar sahnenin bir köşesine, erkekler de diğer köşesine oturmuştu. Koltuklarda dağınık bir şekilde doluydu ancak konsantremi bozmamak adına etrafıma çok bakınmadım sakin bir yere oturdum. Dizlerimi kendime çekmiş, içimdeki heyecanı dışarıya yansıtmamaya çalışarak beklemeye başlamıştım. İlk sıradaki koltuklara Liam ve yanında birkaç hoca oturmuştu. Tek tek ismimizi söyleyip, dans performanslarımızı izleyeceklerdi. Ardından da kazanan belli olacaktı.

Gelmiş miydi merak ediyordum. Dün garip bir şekilde ayrılmıştık. Bana geleceğini, destekleyeceğini söylemişti ama belki dün ki tavrımdan dolayı onu kırmış olabilirdim. Gözlerimle onu arayıp aramama noktasında kararsızdım. Eğer yoksa, gelmemişse hayal kırıklığına uğramaktan korkuyordum. Ama eğer gelmişse onun burada olması bana daha iyi gelecekti. Onun yanımda olduğunu bilerek dans etmek ebni heyecanlandırmaktan çok rahatlatacaktı. Buna emindim.

Gözlerimi tereddütle kaldırdım. Tek tek koltuklara bakınmaya başlamıştım. Genelde aileler ve bizim okuldan bazı kişiler vardı. Beni ise... İşte orada! Hem de tüm yakışıklılığıyla... Tek başıma olduğumu düşüneceğim anda onu görmek sanki Tanrı tarafından bana verilmiş bir cevap gibiydi. Gözlerini kocaman açmış heyecanla bana bakıyordu. Göz göze gelmemizle birlikte kocaman güldü ve çocuğunu izlemeye can atan bir baba gibi hızlı şekilde elini salladı. Benim kadar heyecanlı olduğunu görebiliyordum. Ben de çok heyecanlıydım. Onun önünde ilk defa dans edecektim.

Aynı şekilde kocaman gülümsediğimde görüş alanıma bir kişi daha girmişti. Taehyung... O da buradaydı. Tanrım! Neden gelmişti ki? Ben dans ederken sabote etmek için mi? Hakaretler savurmak için mi ya da sahneye bir şeyler atmak gibi bir amacımı vardı? Onu görünce kaybolan gülüşlerimle başımı eğdim. Onu umursamayacaktım, beni düşürmesine izin vermeyecektim.

Ve işte başladı!

"Bengi!" Adı söylenen kız sahneyi ortaladığında solo dansta kullanılacak olan şarkı arkada çalmaya başlamıştı. Gözümü bile kırpmadan onu izliyordum. Eksiklikleri çoktu ve tabii ki benim kadar iyi değildi. O sonlandırıp yerine oturduğunda bir erkek dansçı çıkmıştı sahneye. Sıralama bu şekilde ilerleyecekti. Bir kız, bir erkek.

Liam, Elena'nın adını söylediğinde salonda yüksekçe bir alkış kopmuştu. Herkes gibi benimde bakışlarım o yüksek tezahüratların olduğu yere döndü. Gördüğüm en boş insanlar toplanmıştı. Arthur, Barack, Mia, Isabel, Oscar. Aman ne harika ekip! Alkışladıkları da bir şey olsa bari...

Kendince sahnede çırpınıp önceki gösterilerden kalma figürler eklediğinde ifadesizliğimle izledim onu. Bir superstar edasıyla verdiği selamından sonra sıra yine bir erkek dansçıdaydı. Cinsiyetçilik yapmak istemiyordum ama kesinlikle erkekler, kızlardan daha fazla özen gösteriyordu bu işe.

"Aurora!"

İşte o an!

Nefesini kontrol et Aurora!

Heyecan yok!

Panik yok!

Yapacaksın!

Başaracaksın!

En iyisi sensin!

Jungkook'a bakmadan başlamak istemiştim, zaten yeterince heyecanlıydım. Onunla göz göze geldiğimde normal zamanda bile elim ayağım birbirine girerken burada nasıl olurdu bilmiyordum. Jürileri selamlayıp sahneyi ortaladım adımlarımla. Müzik başladığı anda ise gördüğüm o karartıların hepsi yok olmuştu. Sanki kimse yoktu, kimse beni izlemiyordu. Kimsenin varlığını hissetmiyordum. Tek başıma, evdeymişim gibi dansımı virgülüne kadar tamamladım. Bitirdiğimde ise salonda çıt yoktu. Sonrasında ise sadece tek bir alkış duydum.

Ölü Papatyalar  I  JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin