Bölüm ithafı: oku_yu_cuu❤
Keyifli okumalar iki gözümün çilekleri🍓
Doğduğumuz, yaşadığımız şehirler kişiliklerimize göre mi belirleniyor hep düşünmüşümdür. Eskiden olsa İstanbul'dan başka yerde yaşayamam diye düşünürdüm. Sırf bu yüzden üniversiteyi bile İstanbul'da tercih etmiştim. Ne yalan söyleyeyim birazda başka bir şehirde yaşamanın korkusu vardı üzerimde. Ta ki Diyarbakır'a yerleşinceye kadar. Elbette insan bir süre adapte olmaya zorlanıyor, ama alıştıkça aslında yaşadığımız şehirden bir farkı olmadığını anlıyoruz. Yıllarca İstanbul olmasa hangi şehir olurdu diye haritaya bakarak kendime şehir seçer hatta o şehir hakkında araştırma yapıp, hayaller kurardım. Bunlardan biri de İstanbul'u andıran güzel denizi, bir o kadar İstanbul'dan uzak sakin yaşantısı, her mevsim yaşanılabilir havasıyla Muğla idi.
Şu an arabanın içinde seyrettiğim, geniş bahçenin içinde ki büyük evde aslında hayalimin bir parçasıydı. Kızlarla birlikte yaşayacağımız bembeyaz bir ev, her mevsim bahçesine sebze ekebileceğim, dalından meyve toplayabileceğim sıcacık bir yuva...
Neredeyse yarım saat önce buraya gelmiş, annem ve babam içeriye girerken ben arabada Adnan amca ile kalmıştım. Annem ne kadar içeriye gelmem için ısrar etsede bu konuşmayı yalnız yapmaları daha mantıklıydı. Daha ne olduğunu anlamadan karşılarında gördükleri kadının 26 yıl önce öldüğünü sandıkları torunları olduğunu öğrenmeleri onları pek iyi etkilemezdi. Beni görmeye hazır hissettiklerinde çıkmalıydım karşılarına, ya da çıkmalılardı karşıma!
"Zaman geçtikçe heyecanım azalır diyorum ama" oturduğum koltukta üşümüş gibi ceketimin cebine sakladığım ellerimle, elime gelen iplik parçalarını oynuyordum. Yüzümdeki heyecanlı gülümseme ile Adnan amcaya baktım. "...daha da artıyor." Dedim. Kaşlarımı kaldırıp heyecanıma inatla gülümseyerek.
Adnan amca gülümsedi elini omzuma atıp sakinleştirici bir şekilde yavaşça sıvazladı.
"Yade nasılsa aileside aynısı. Hiç çekinme, utanma. Bir tek dayın sinirlidir, serttir. Ama çok vefalı, merhametli bir adamdır. Eminim sen onun her daim yumuşak tarafına denk geleceksin."
Ne garipti birkaç ay öncesine kadar yolda görsem tanımayacağım, belki aynı ortamda bulunup kuru bir merhaba edeceğim insanlar bir anda benim ailem oluveriyorlardı.
Aldıkça ciğerime yetmeyen o derin nefeslerden birini daha çektim içime. Biraz daha sakinleşirim umuduyla farklı şeyler düşünmeye çabaladım.
"Zeliha teyze nasıl, Adnan amca?"
"Çok iyi. Dört gözle senin geleceğin günü bekliyor." Bir kahkaha patlattı, sanki aklına komik bir şey gelmiş gibiydi. "Hakikaten dört gözle" dedi kahkahalarının arasından. Onun gülüşüne dayanamayıp bende güldüm. Aslında ne dediğini bile tam anlamamıştım lakin bu hâline karşı koymak imkansızdı. Bir noktada da iyi geldi. İçimdeki kasvet bir süreliğine terketti bedenimi.
"Amcam gözlüklülere laf ediyor diye düşünme sakın." Derken hâlâ kesik kesik gülüşleri vardı. Bir yandan da kendini ifade etmeye çalışıyordu. "Televizyonda bir atkı görmüş, Hümeyra'ya öreceğim dedi, ip aldırdı bana. Ördükçe gözlerinde ki ağrı artmış, doktorda gözlük verdi." Tekrar bir kahkaha attı. "Hiç sevmez" diye ekledi. "Gözlükçüye gidince ver birini oyalama demiş, denemeden almış. Bir takıyor gözüne, yanaklarına kadar oturuyor."
Zeliha teyzenin o hali gözümün önünde canlanınca beni de daha sesli bir gülme aldı. Adnan amca bir anda gülmesini kesip telaşlı bir halde ters duran telefonunu çevirip ekranını açtı. Boş ekrana bakıp derin bir oh çekerek bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Gözümün Çileği🍓
Literatura Kobieca"Başka bir kadın oldu mu?" Güldü. İlk kez bu kadar içten, bu kadar nefes kesici güldüğüne şahit oluyordum. Bu gülüş öyle çok işlemişti ki gözlerime aklımdan her şey silinse bir tek bu gülüş kalırdı. "Sence" dedi burnunu burnuma sürterek "Sence olm...