Keyifli okumalar iki gözümün çilekleri. 🍓Çocuk nedir?
Çocuk sağlam temelli bir evin renkli duvarlarıdır. Baktıkça içinizi açandır.
Çocuk masumluktur.
Çocuk mutluluktur.
Çocuk doğan güneştir.
Çocuk en büyük sınavdır. Bu sınavın doğru cevabı sevmektir.
Severseniz yapraklarını çiçek açar meyveleri. Şefkati su misali kabul eder. Ufacık bir tebessüme kocaman gülücüklerle karşılık verir. Siz sevgiyi nasıl gösterirseniz öyle görür, gördüğünü doğru kabul eder.
Küçücük akıllarında kötüyü de iyiyi de sizler yönlendirirsiniz.
Ben bir çocuğu sevmeyi Gülşah annemden öğrendim. Öyle güzel severdi ki yanımda olmasa da bu yaşımda hissederim saçlarımda gezinen ellerini. Yalnız hissettiğimde, ninni gibi sesi sızar kulaklarımdan. 'Bir çocuğu seversen, dünyayı seversin Hümeyra' der Gülşah annem. Ben dünyayı seviyorum çocuklarımız güzel bir dünya görsün diye. Ben çocukları seviyorum dünya güzelleşsin diye.
Bugün burada bulunan yetiştirme yurduna gidip yeni çocuklarımla tanışacaktım. Onlar benim kardeşlerim bende onların Hümeyra ablaları olacaktım. Belki ben nereden geldiğimi unutmayacaktım ama onlara nerede olduklarını unutturmaya çalışacaktım. Biz yurttayken gönüllü ablalarımızın gelmelerini heyecanla beklerdik. Kitap okumaları, oyun oynamaları bizimle sohbet etmeleri çok başka bir duyguydu. Bende şimdi onlar gibi buradaki yurtta ablalık yapacaktım. Genellikle bu işler bu kadar kolay olmaz ama Gülşah annem sayesinde hızlandırılmıştı.
Gülşah annemin bahsettiğine göre burada ki yurt çok büyük değil ve az sayıda çocuk vardı. Böyle olması bir nevi iyiydi. Hepsiyle tek tek ilgilenebilirdim.
Gitmeden çocuklara sevebilecekleri şeyler götürmek istiyordum. Aslında hiç ihtiyaçları yoktu, devlet fazlasıyla karşılıyordu. Ama yine de ufacık hediyeler onların gözlerinde ışıltılara sebep olurdu. Dün çarşıdan aldığım oyuncakların yanı sıra kocaman bir çilekli pasta yapacaktım. Hemde çileklerin üzerinde gülen yüz olacaktı. Küçük Hümeyra'nın en sevdiğinden.
Evde bütün malzemelerim tamdı ama evdeki çilekler yetecek kadar çok değildi. O yüzden pastanın pandispanyasını hazırlayıp manava gelmiştim. Geçen gün gördüğüm çocuk manavın kapısında oturmuş etrafına bakınıyordu.
"İyi günler" dedim gülümseyerek. Beni görünce hemen ayağa kalkıp kapıdan çekildi.
"İyi günler abla. Hoş geldin."
"Hoş buldum. Çilek alacaktım ablacığım."
İki elini birbirine vurup, başını hafif yan yatırdı.
"Ah be ablam senden önce biri daha sordu ama bugün sevkiyat kamyonu gelmedi ki, yarın gelir."
Çilek olmamasına üzülmüştüm ama çocuğun mimikleri o kadar tatlıydı ki gülmemek elde değildi.
"Peki bu yakınlarda çilek alacağım başka yer var mı?"
"Aşağı mahallede bir manav daha var, orada vardır." Diyerek sağ elinin işaret parmağı ile aşağı mahalleye giden yolu gösterdi.
"Tamam, teşekkür ederim. Kolay gelsin."
"Sağol abla"
Hızlı adımlarla aşağı mahalleye doğru yürümeye başladım. Ben hızlı hareket ettikçe sanki ayaklarım birbirine dolanıyormuş gibiydi. Döndüğüm köşeden az ileride bulunan manavın tabelasıyla derin bir oh çektim. Önünde durduğum manavın ilk tezgahında gördüğüm orta boy kasa çilekle gülümsedim. Tam kasanın bir ucunu tutmuştum ki karşı ucunda da başka bir el belirdi. Kasayı tutan elinden çektiğim bakışlarımı yüzüne doğrulttuğumda yakışıklı dengesiz dev ile 3 günde üçüncü karşılaşmamızı yaşıyorduk. Dün akşamdan sonra onu bir daha görmek istemeyeceğimi düşünüyordum ama, bana bakan okyanus gözlerle karşılaşmak ne gariptir ki farklı hissettirdi.
Hafif bir tebessüm ettim.
"Şey" dedim, dudaklarımı yalayıp birbirine bastırdım. "Çilekleri ben alabilir miyim?" Diyerek masum olduğunu düşündüğüm bir bakış gönderdim.
"Hayır" dedi hiç düşünmeden.
Gülüşüm solarken, kaşlarım çatıldı.
"İlk ben gördüm, ilk ben aldım" dedim az önce ki masumluğumun tam tersine bir çirkeflikle.
"Tam olarak" dedi tek kaşı havalandı. " Aynı anda tuttuk" diyerek gözleriyle kasanın iki ucundan tutan ellerimizi gösterdi. Ben ona sinirle bakarken, onun dudak kenarı çok hafif yukarı kalktı.
Ne o elini kasadan çekiyordu ne de ben. Öylece birbirimize bakarken bu savaşın galibi ben olmak için tüm kozunu kullanacaktım ki gelen başka bir sesle ikimizin bakışlarıda onun arkasında konuşan adama kaydı.
"Evlat, bunlar hazır. Başka bir isteğin yoksa yükleyelim arabaya" dedi ellili yaşlarında, kocaman göbekli tatlı bir amca. Eliyle işaret ettiği şeylere baktığımda çilek kasasını biraz daha kendime çektim. Yerde duran kasalarda muz, elma, armut, kivi gibi bir çok meyve vardı. Çilekleride bana bırakmalıydı. Benim kasayı çekmemle yakışıklı dev tekrar bana baktı.
"Bir sürü meyve almışsın. Bunu da bana bırak." Dedim yine bir masumlukla.
"Olmaz, bana lazım, sen başka bir şey al ya da başka yerden al"
"Zamanım yok"
"Ne tesadüf benimde zamanım yok. O yüzden çek elini bende yoluma gideyim."
"Ya ordu mu besleyeceksin" hafif sitemle. Çok kızdıırmamalıydım. Ne olur ne olmazdı.
"Sayılır" diyerek bir anda kasayı çekip tek eliyle havaya kaldırarak dişlerini gösterecek tarzda gülümsedi. Elimden çekilen çilek kasasıyla bir an şok olsamda hızla onun tarafına dolandım. Önünde durduğumda onun adımlarıda durdu.
"Lütfen"dedim gözlerinin en derinlerine bakarak. Çok kısa olmayan bir süre gözlerime baktı. Kafasını sağa çevirdi, burnundan bir soluk verdi ama hâlâ tebessüm ediyordu. Tekrar gözlerime baktı.
"Al bakalım" dedi elindeki kasayı bana doğru uzatarak. Büyük bir sevinçle kasayı iki tarafından tutarak kucağıma bastırırcasına kendime çektim. Bir kasa çilek için çocuk gibi sevinesim, hoplayıp zıplayasım vardı.
"Teşekkür ederim"
Başını aşağı yukarı sallayarak az önce konuşan amcanın yanına gitti. Onlar alınan eşyaları arabaya yerleştirirken bende amcayı bekliyordum. Amcayla kısa bir konuşmanın ardından arabasına bindi, arabayı çalıştırdığında camdan bakıp ufak bir tebessüm edip arabayı hareket ettirip uzaklaştı.
Yanıma gelen amca ile bakışlarım ona kaydı.
"Benim borcum ne kadar?"
"Borcun yok kızım. Delikanlı ödedi" diyerek içeriye yöneldi.
Başka biri olsa bu yaptığına kızardım, benim alacaklarımın parasını ödemek kimseye kalmaz derdim ama hiç tanımadığım bu adama kızasım gelmemişti.
Ama ben bir daha görürsem yakışıklı dengesiz deve borcumu ödeyecektim.
İçimde ki küçük Hümeyra elini ağzına kapatarak kıkırdadı. Neden böyle yaptığını ben bile anlamış değildim ama arada ne yaptığını şaşırdığı zamanlar oluyordu küçük Hümeyra'nın.
"Bir kez" dedim tüm içtenliğimle. "Bir kez daha çık karşıma yakışıklı dengesiz dev."
🍓
🍓
🍓
🍓
🍓
Hatalarım olduysa affola.❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Gözümün Çileği🍓
Chick-Lit"Başka bir kadın oldu mu?" Güldü. İlk kez bu kadar içten, bu kadar nefes kesici güldüğüne şahit oluyordum. Bu gülüş öyle çok işlemişti ki gözlerime aklımdan her şey silinse bir tek bu gülüş kalırdı. "Sence" dedi burnunu burnuma sürterek "Sence olm...