Elimde koca bir tabak yiyecek, karşımda kalabalık bir kadın topluluğu. Bütün gözler üzerime yoğunlaşmış ayak parmaklarımdan saçlarıma kadar detaylıca süzüyorlar. Bunu da açık açık yapıyorlar. Hiç çaktırmadan bakalım diyen yok. Kendimi kasap vitrinine asılmış kuzu gibi hissediyorum. Allah sizi inandırsın bir maydanozum eksik.
Sibel'in sabahki hayali gerçekleşir mi?
Ya dilek kapıları o an açıksa.
Ya yumurta topuklu bir ağaya istenirsem.
Yok artık.
Kurma kendini Hümeyra.
Yok öyle bir şey.
Sağ bacağımın üzerine dokunan elle düşünceleri bir tarafa bırakıp bana tatlı bir tebessümle bakan kadına döndüm.
"Adın neydi güzel kızım" diyen kadının konuşması, oturması, giyimi diğerlerine hiç benzemiyordu. Dizlerinin biraz altında siyah bir etek üzerine boğaz kısmı dantel drapeli koyu yeşil bir penye giymiş, saçlarını alttan topuz yapmış 50'li yaşlarında çok kibar bir teyzeydi.
"Hümeyra teyzeciğim." Sesim o kadar ince çıkmıştı ki ben bile şaşırıyorum halime.
"Maşallah ne güzel ismin varmış. Benim adımda Asiye. Ayşe bizim evin karşısındaki apartmanda oturduğunu söyledi. Bir eksiğin, ihtiyacın olursa hiç çekinme güzel kızım." O kadar güzel ve içten gülümsüyordu ki bir anda içim kaynamıştı bu kadına.
"Teşekkür ederim Asiye teyze." Çayımdan bir yudum alarak konuşmaya devam ettim. "Sizde buralı değilsiniz galiba" dedim. O da benim gibi çayından bir yudum aldı.
"Yok kızım aslen Samsunluyum. Benim oğlum asker. O nereye bende peşinden oraya. Yalnız olunca aklım onda kalıyor." Nasıl güzel bir anneydi bu kadın. Evladına kıyamadığı için bu yaşında gurbet gurbet dolanıyordu.
İçim burkuldu...
Kalbim sızladı...
Yüzüme bir tebessüm kondurup dinlemeye devam ettim. "Peki ya sen nerelisin. Ailende seninle mi?" Diyerek yüzüme bakan Asiye teyzeye tebessümün zoraki bir hal aldı. 'Aile' benim için kan bağının olmadığı ama can bağının hüküm sürdüğü kardeşlerimden ibaretti.
Ne demeliyim şimdi?
Yok mu?
"İstanbul'da büyüdüm ben." Tek kurabildiğim cümle. Gerisinin dilime de yüreğime de dolanacağını biliyorum. Hoş gerisi de yok ya. Ben annesini, babasını bilmeyen bir kızım diyemem ya. Devam etmem için yüzüme bakan kadına tam ailem yok diyecektim ki Ayşe teyzenin sesi imdadıma yetişti.
"Hümeyra, kızım evli değilsin onu biliyoruz, sevdiğin biri var mı?" Bu soruyu bana soruyordu ama bakışları Asiye teyzedeydi.
"Yok Ayşe teyze. Sevmeye zamanım olmadı" diyerek gülümsedim karşımdaki kadına.
"Nasip bu işler. Güzel kızsın maşallah. İşini de almışsın eline, yaşında gelmiş. Sen şöyle etrafına, karşına bir bak. Kısmetin nereden çıkacağı belli olmaz." Gözleri yine Asiye teyzeyi bulduğunda bende baktım ikisi birbirine resmen sırıtarak bakıyordu. Bu kadınların derdi neydi?
Vallahi istemem yumurta topuklu ağa.
"Hayırlısı" diyerek elimde tuttuğum tabaktan bir sarma alıp yemeye başladım.
Biraz daha oturduktan sonra yavaş yavaş kalkmaya başlayan kadınlarla bende kalkmak için izin istedim. Benimle birlikte Asiye teyzede kalkmıştı. Herkesle vedalaşıp dışarıya çıkınca market yoluna döndüm. Karnıma ve kasıklarıma ara ara giren sancılar regl'in habercisiydi. Sabah aklıma gelmediği için ped almamıştım. Akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş. Arkamdan Asiye teyzenin adımı seslenmesiyle ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Gözümün Çileği🍓
ChickLit"Başka bir kadın oldu mu?" Güldü. İlk kez bu kadar içten, bu kadar nefes kesici güldüğüne şahit oluyordum. Bu gülüş öyle çok işlemişti ki gözlerime aklımdan her şey silinse bir tek bu gülüş kalırdı. "Sence" dedi burnunu burnuma sürterek "Sence olm...