İki Gözümün Çileği🍓

Bölüm 41/👨‍✈️🍓👩‍💼

Keyifli okumalar iki gözümün çilekleri.🍓

Karşısında oturan karısına uzun uzun baktı adam. Neredeyse her akşam yaptıkları gibi kahvelerini hazırlayıp kitaplarını alarak karşılıklı oturmuşlardı. Bir saate yaklaşmıştı adamın gözleri karısında, karısının gözleri eline aldığından beri bir kere bile çevirmediği kitabın sayfasındaydı. 1 haftadır karısında bir gariplik vardı. Önce hasta olduğu için böyledir dedi gül gibi baktı adı gibi gül Gülşahına. Ama değildi! Karısının gözlerinde yıllardır bir kere bile denk gelmediği farklı bir bakış vardı. Elindeki kitabı kapattı bir yudum dahi içmediği kahvesinin yanına bıraktı. Ayağa kalkıp birkaç adımda en sevdiği köşesine gelmişti. Karısının kendi elleri ile boyadığı plak kutusunun en arkasından bir plak aldı. Geçmişe gitti aklı, yüzünde bir tebessüm belirdi. Pikapı çalıştırdı ve saniyeler sonra hafif bir cızırtı ile geçmişten bir ses odanın içine yayıldı. O zaman hissetti karısının bakışlarını üzerinde ama bir süre dönemedi. Çünkü karşısında sevdiği kız pencereye çıksın diye bekleyen 18 yaşında Durmuş belirdi buruk bir tebessüm eklendi dudaklarına. Sonra hızlandı zaman, şarkı eşlik etti. 20 yaşındaki Durmuş'u gördü bir pastane önünde ilk kez sevdiği kızın elini tutmuş, yanlarından geçen arabadan yükselen bir müzik.

İnan ki senden başka senden başka senden başka
Hiç kimse yok içimde kimse yok içimde

Gülümsedi, arkasını döndü. Beklediği manzara tam olarak buydu karısı hem tebessüm ediyor hem de gözleri dolu dolu onu izliyordu. Karısına doğru adımlardan bir yandan da karısının gözlerine bakarak şarkıya eşlik etti. Tıpkı o günkü gibi..

Yüzüne bakmasam da sesini duymasam da
Seni her gördüğümde seni her gördüğümde

Karısına elini uzattığında sıcacık eller yine kavuştu birbirine. Ayağa kaldırdı yavaşça etrafında döndürdü ve kendine doğru çekip ritme uyarak dans etmeye başladılar. Gülşah'ın saçları Durmuş'un yanağına yayıldı, yanak yanağa geldiler bir kere daha geriye çekildi karısını etrafında döndürdü, tekrar belinden kavradı.

"Her sabah tam 7' de çıkardın cama." dedi karısının gözlerinin içine bakarak. Bu gece geçmişe gidesi gelmişti. "Önce iki camıda geriye doğru iter sonra ellerini pervaza koyup başını uzatırdın. Bir gülüş yerleştirdi dudaklarına" ellerini karısının kıvrılan dudaklarının kenarına koydu. "Tıpkı böyle. O an gülümsediğin hava, uçan bir kuş, yeni doğan bir gün olmak isterdim sırf bana bir gülüş bahşet diye." Gülşah kocasına büyük bir sevgi ve aşk ile baktı elleri omuzlarına çıktı kollarını doladı, dolmuş gözlerini hiç gizlemeden baktı. "Sonra içeriye girer saniyesine elinde pembe bir çiçekle geri dönüp camın kenarına koyar bir süre yapraklarını severdin. Adın gibi güller açardı yüzünde."

Ne kadar kırgın olsam
Dargın olsam da yine, dargın olsam da yine

Başını karısının boynuna gömdü. Durdu birkaç saniye, dili söylemek istemese bile bilmesi gerekti. Canı yansa bile duyması gerekti. Başını kaldırdı karısının gözlerine baktı her an bir damla gözyaşı dökülecek gözleriyle.

"O gülleri ben mi soldurdum, Gülşah?"

İnan ki senden başka, senden başka, senden başka
Hiç kimse yok içimde, kimse yok içimde
Kimse yok içimde
Kimse yok içimde