Bölümleri yeniden okumanızı tavsiye ederim. Düzenlemede yeni sahneler eklendi.
Oy vermeyi unutmayalım. ❤
Keyifli okumalar iki gözümün çilekleri. 🍓
Aşkı ölümsüzleştiren iki ağaç vardır.
İlki çınar ağacı; suyun aktığı yerde açar yapraklarını, ilkbaharda filizlenir tohumları, lakin en sevdiği mevsim yazdır. Güçlü, uzun ömürlü, dayanıklı, yücedir çınar ağacı. "Bizim en büyük mutluluğumuz birlikte olmamız. Ne karım gömüldüğümü görsün, ne de ben onu kucağımda mezara koyma acısını yaşayayım. Tanrım senden tek dileğimiz hayatta olduğumuz günleri birlikte geçirip dünyadan birlikte ayrılmak" diye dua eden Philemon'un ta kendisidir çınar ağacı.
İkincisi ıhlamur ağacı; toprağı yumuşak olsun, istemez başka şey. Sonbaharın serin melteminde gömülmek ister toprağa, ilkbaharın ilk ışıklarıyla canlanır yaprağı. Meltem rüzgarları yapraklarında Ilık ılık essin ister ama vazgeçemez başının üstünde yer eden güneşin varlığından. Merhametlidir ıhlamur ağacı, yanı başında yetişen yabani otlara bile can olur. Kök salması yıllarını alır ama en iyi bildiği şey sabırdır. "Tanrım ben asla Philemon olmadan yaşayamam, onu da bensiz bırakamam" diyen Baukis'tir ıhlamur ağacı.
Ben...
Ben kim miyim?
Ben bir ıhlamur ağacıyım. Göğsünü ev kabul edebileceğim çınarını bekleyen bir ıhlamur ağacı.
25 yıl önce yağmurlu bir ilkbahar akşamında bir çöp konteynerında başlayan hayatımı, sabırla yeşertmeye çalışan ufacık bir ıhlamur ağacıyım.
Ben Hümeyra Güçlü. Adımı yanaklarımdan almışım. Karakoldaki polisler ara ara kızaran yanaklarım dolayısıyla bu ismi koymuşlar. Soyadım, o da o gecenin yadigarı. Daha bir kaç aylık bir bebekken direndiğim ilkbahar soğuğuna layık görülmüş. Her söylediğimde kim olduğumu hatırlatan, sizin için tek kelime benim için bilinmezliklerle dolu koca bir hayat.
Tabi benimde bu hayatta vazgeçemeyeceğim şeyler var. Gülşah annem, kardeşlerim ve mesleğim. Gastronomi ve mutfak sanatları mezunuyum ve okuyacağım okula bile karar veren şey çocukluğumdan beri aşk yaşadığım tatlılar.
Bir de küçüklüğümden beri sığınak bildiğim, kaçtığımda dallarında gezindiğim, yalnız kalmak istediğimde gölgesinde oturduğum bahçedeki büyük ıhlamur ağacı.
Bavuldaki son elbiseyi de alıp askıya geçirdim ve dolaba koydum. Elimi belime koyarak derin bir nefes aldım. Yeni bir düzen kurmak ev yerleştirmek ne kadar zormuş. Halbuki çok fazla eşyamda yoktu. Ama olsundu burası benim evim, yuvamdı. Bunlar tatlı yorgunluklar elbet geçerdi. Kendime bir yorgunluk kahvesi yapıp balkona çıktım. Oturduğum sandalyeye sırtımı dayayıp gözlerimi kapattım. 25 yıllık hayatımı düşündüm, hep yaptığım gibi sadece düşündüm. Nedenini sormak artık içimden gelmiyordu. Zaten sorsam da, sorularımın cevabı bende değildi.
Çalan telefonumun sesiyle gözlerimi açtım. Ekranda gördüğüm isimle tebessüm edip telefonu açtım.
"Kızım ne yaptın. Yerleşebildin mi?" Dedi neşeli sesiyle.
"Yerleştim Gülşah anne" dedim yorgunluğumu belli etmemeye çalıştığım ses tonuyla.
"Tamam güzel kızım bir ihtiyacın, eksiğin olursa hiç çekinme. Yalnızsın orada aman dikkatli ol. Aklım hep sende."
Aklı gerçekten hep bendeydi. Ben onun umuduydum. Belki benim öz annem değildi ama ben onun için öz evladından farksızdım. Yıllar önce umutlarından vazgeçtiği bir gece, beni kucağına vermişlerdi. O beni evlat saydı ben onu anne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Gözümün Çileği🍓
Genç Kız Edebiyatı"Başka bir kadın oldu mu?" Güldü. İlk kez bu kadar içten, bu kadar nefes kesici güldüğüne şahit oluyordum. Bu gülüş öyle çok işlemişti ki gözlerime aklımdan her şey silinse bir tek bu gülüş kalırdı. "Sence" dedi burnunu burnuma sürterek "Sence olm...