Haluk:Şimdi hepinizin önünde söylüyorum, Yaren benim de kızımdır. Bunu bilin, ona göre davranın! Aranızdan her kimse onu bulup bitireceğim! Afiyet olsun herkese!
Yemek bitmişti. Restoranda kimse kalmamıştı. En son Haluk beyi uğurluyorduk.
Haluk:Civan, ben biraz daha oturmak isterim. Müsaade var mı?
-Tabii ki Haluk bey.
Haluk:Yaren, kızım sen üzme kendini. Ufaklığa da dikkat et.
-Ne ufaklığı?
Haluk:Cihangirden bahsediyorum.
Haluk bey bana göz kırpmıştı. Neden bu adamın her şeyden haberi vardı?!
Haluk:Savaş meğer okulda kavga etmiş, hemen konuştum hallettim.
+Siz nereden...
Haluk:Okul benim. Hem Savaş da, Sahra da, Cihangir de benim torunlarım sayılır.
+Benim aklıma takılan bir şey var...
Haluk:Sor kızım.
+Kadınları karıştırmıyoruz dediniz ama her defasında kadınları yemeğe davet eden sizsiniz.
Haluk:Doğru. Güzel tespit. Benim kötü bir niyetim yok Yaren kızım, ben sadece masadakilerin eşlerine, sevdiklerine yalan söylememesini, masadan birisi olduğunu saklamamasını istiyorum.
+Peki ya yıllar önce bana saplamaya çalıştığınız bıçak?
Haluk:Bende ne zaman soracaksın diye bekliyordum.
Dedi alaycı bir gülümseme ile.
Haluk:Gerçekten o bıçağı sana saplayacağımı mı düşündün? Masadaki herkes biliyordu benim öyle bir şey yapmayacağımı, Civan hariç. Civan masada yeniydi. Civan'ın kendini feda edip etmeyeceğini test etmeye çalışıyordum. Çünkü evliliğinizin sahte olduğunu biliyordum. İşte o gün Civan'ın sana olan ilgisini anlamıştım.
+Yani her şey bir oyun muydu?
-Öyleymiş.
Haluk:Bak kızım... Benimde bir evladım var, şu an nerede olduğunu bilmesemde tüm kalbimle seviyorum onu... Ben seni evladım yerine koydum o gün.
+Başınız sağolsun.
Haluk:Yaşıyor... Annesi aldı götürdü onu benden. Sonra da öldü annesi, kızım o adamın elinde harap oldu... Şu an evli, çocukları var.
+Neden hiç yanınıza almadınız?
Haluk:Çok küçüktü, bilmiyordu babası olduğumu. O yaşlarında öğrenseydi eğer muhtemelen daha çok üzülürdü, bilirsin gençler ergenlik döneminde biraz fevri olabiliyorlar.
+Şu an peki, karşısına çıktınız mı?
Haluk:Çıktım... Bana katilsin dedi. Haklıydı... Çok cesur, dik başlı, yaşına göre olgun bir kız. Sen olsaydın eğer yerinde, babanın başka birisi olduğunu öğrenseydin, ne yapardın?
+Bilmem... Beni yıllarca taciz eden, düğün günümde bana tecavüz eden adamın babam olmamasını çok isterdim. Yetmezmiş gibi beni bu hayatta koşulsuz seven tek insan onun yüzünden hapis yattı yıllarca... Geberdi gitti zaten.
Haluk:Sana kızımı göstereyim mi?
+Merak ettim.
Haluk bey telefonundan bir şeylere girip telefonu bana vermişti. Ön kamerayı açmıştı...
Haluk:İşte kızım, çok güzel değil mi?
Elimdeki telefona öylece baktım. Kendi yansımama baktım...
-Başka bir şeye girdi galiba.
Haluk:Hayır. Şu an ikinizde benim kızıma bakıyorsunuz.
Hayır hayır olamazdı... Annem bana bunu yapmazdı... Dolan gözlerimi telefondan çekip Haluk beyin yüzünü inceledim. Gözlerine baktım... Sanki neyi anlamaya çalıştığımı hissetmiş gibi masada duran elimin üzerine elini koyup bana baktı.
Haluk:Göz rengini benden almışsın, güzelliğini de Ayşeden...
Kısık çıkan sesimle sadece
+Yalan...
Haluk bey elini tekrar cebine atıp bir fotoğraf çıkarmıştı.
Haluk:Bak... Bu annenle son mutlu aile fotoğrafımız... Kucağımda sen, annenin kucağında da abin...
-Yaren sizin kızınız mı?!
Haluk:Yaren... Sen bir Façalı değilsin. Sen Polatoğlu ailesindensin. Sen benim varisimsin, tek kızımsın...
Diğer cebinden çıkardığı bilekliği önüme koymuştu. Üzerinde ismim yazıyordu....
-Ali biliyor mu?
Ali:Biliyorum.
Kapıdan giren adama çevirdim gözlerimi. Gözleri benimle aynı renkti.
Ali:Bir kardeşim olduğunu biliyorum.
Haluk:Ali de, Mete de biliyor.
Mete:Aramıza hoş geldin abla.
Haluk:Yaren... Kerim ve Kerem senin öz kardeşlerin değil. Ali senin öz abin, annen arkasında bir tek beni değil, Ali'yi de bıraktı. Ali yıllarca annesinin başka çocuklara annelik yaptığını bilerek yaşadı. Kerim ve Kerem'i hep çok kıskandı. Annenin sadece iki çocuğu vardı Yaren, sen ve Ali...
Ali:Ama yemin ederim ki seni hiç kıskanmadım, sadece onları kıskandım... Annemi aldılar benden...
Haluk:Ali ile annenin gidişini kabullenmemiz uzun sürdü ama kabullendiğimizde ben yeni bir aile kurdum. Eşim Meltem Ali'yi bağrına bastı, annesinin yokluğunu dindirdi. Sonra da Mete doğdu. Artık aileni tanıyorsun. Meltem seni çok merak ediyor Yaren...
Ali denen adam önümde diz çöküp ellerimi tuttu.
Ali:Merak etme, hemen kabullenmeni beklemiyoruz. Babam biraz heyecanlı ondan öyle pat diye söyledi her şeyi. Biz hepimiz seni çok iyi tanıyoruz Yaren. Sen fazla üzme kendini, minik yeğenimi düşün olur mu?
Masadan kalkıp zor da olsa ayakta durdum. Haluk bey ağzını açtığında sadece elimi kaldırarak onu durdurmuştum.
+Şimdi değil!
Koşup Civan'ın odasına girmiştim. Sırtımı kapıya yaslayıp yere çöktüm. Dakikalardır tuttuğum gözyaşlarımı öylece bıraktım. Canım çıkana kadar ağladım desem yeridir.
-Buradayım... Hadi aç kapıyı... Senin canın yanarken aramızda bu kapının olması, sana sarılamamam çok saçma... Aç şunu, beraber çekelim acımızı. Gerekirse canımız cayır cayır yansın ama beraber olalım...
Uzun süre açmadım. Öylece bekledim. Sonrasında duyduğum tek şey Civan'ın benim için söylediği türkü olmuştu. Ela gözlüm... Bilerek seçmişti. Annemden kalan en güzel hatıraydı bu türkü... Ayağa kalkıp kapıyı açmıştım. Sanki bunu yapmamı bekliyormuş gibi kollarını bana açmıştı. Sarılıp uzun süre ağladım.
-Gittiler, sen iyi olana kadar bir daha karşına çıkmayacaklar...
![](https://img.wattpad.com/cover/277036107-288-k913989.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓚𝓪𝓻𝓪𝓷𝓵𝓲𝓴𝓽𝓪 𝓟𝓪𝓻𝓵𝓪𝔂𝓪𝓷 18+ *Bitti*
ChickLitYaraları hala kanayan iki insan...Biri hala çocuk olan bir kız,diğeri yetişkin olmuş ama hiç büyüyememiş bir adam...Adam kızın yaralarını sara bilecek miydi? Kız adamı karanlığından çıkara bilecek miydi? "-Yaz bakalım google'a,düğün gecesi evli çift...