Elimdeki taşı yavaşca yere bıraktım.Pes edip arabaya bindim.
+Eve gitmek istiyorum.
-Niye?
+Elbiseyi alacağım.
-Peki.
Arabadan inip kapıyı çaldım.Bu sefer babam açmıştı.
-Niye geldin sen?!
+Elbiseyi ver.
-Vermiyorum,def ol evimden!
+Vereceksin!
Civan yanıma gelmişti.Babam yüzüme sert bir tokat atınca yüzümü ovuşturmuştum.
-Halil bey! Yavaş!
Halil:Bıktım artık senden orospu!
-Karım! O BENİM KARIM HALİL BEY!
Halil:Lafım sana değil ama bu kızı bu evde görmek istemiyorum.
Civan'a sarılmıştım.Tabii ki de ona sığınmamıştım her şey planımın bir parçasıydı.Elimi beline atıp hızla silahını alıp babama doğrulttum.
Halil:İndir şunu,babanım ben senin!
+Artık değilsin!
-Yaren! Yaren sen katil olacak insan değilsin,ver şunu bana!
+Hayır.Kaybedecek hiç bir şeyim yok benim!
-Biliyorum,biliyorum ama değmez.Ver şu silahı bana,söz veriyorum alacağım elbiseyi.
+Söz mü?
-Söz,hadi ver.
Silahı Civan'a vermiştim.
-Aferin,şimdi beni arabada bekle.
Arabaya binmiştim.
-500.000
Halil:Ne?
-500.000,elbiseyi ver.
Halil:Yetmez.
-1.000.000
Halil:Gerçekten bir elbiseye 1.000.000 verecek misin?
-Bu sizi ilgilendirmez.Karşılığında istediğim tek bir şey var.
Halil:Ne istiyorsun?
-Yaren'i unutun,bir daha asla karşısına çıkmayın.Çıkınca da adam gibi,baba gibi davranın.
Halil:Kabul.
Civan elbiseyi alıp arabaya dönmüştü.Yerine oturup elbiseyi üzerime fırlattı.Sıkıca sarıldım elbiseye.Göz yaşlarıma engel olamıyordum.
+Teşekkür ederim...
-Kuru kuru mu?
+Ne istersin?
-Bak şimdi,biz Karadenizliyiz,sende öylesin,iki Karadenizli olarak beraber bir çay içsek mesela?
+Karadenizli olduğumu nereden biliyorsun?
-Babalarımız yakın,ayrıca kan çekiyor.
+Yapma ya?!
-Sen bilmiyor muydun bizim Karadenizli olduğumuzu? Bakma burnumun güzel olduğuna.
+Ne bakacağım be senin burnuna,ayrıca ben nereden bileyim?!
-Ha buralardaki herkes bilur bizum nereli olduğumuzi.Nasıl becerebiliyor muyum sence?
+Vallaha beceriyorsun.Ben beceremiyorum.
-Yazın babam bizi tatil diye memleketimize götürürdü,annem çok mızmızlanırdı.Bende orada öğrendim.Tabii sen şehirde büyüdün,nereden bileceksin şiveyi.
+Uy baa diyene bak,ula sen kimsun?
-Şaka?! E baya baya becerebiliyorsun!
+Çok iyi değilim ama...
-Gerçekten iyisin.
Civan arabayı çok güzel bir yerde durdurmuştu.Tahta sandalyelerden birine geçmiştik.
-Mahmut dayı bize iki tane memleketimin çayından,iki tane de köfte ekmek.
+Midye mi o?
-İki porsiyon da midye.
Mahmut:Köfte ekmek ile çay mı içilir kerata?
-Çay bu dayım,her şeyle güzel oluyor.
Mahmut:Hanım kızımız da pek güzelmiş,hadi gene iyisin!
-Nerede kaldı çaylarımız?
Mahmut:Bi dur da!
-Dayanamıyorum dayı,çay istiyorum,içebildiğim kadar çay içmek istiyorum.
Yavaşca fısıldadım
+Civan.
-Hı?
+Sadece bir çay mı?
-Yok be gülüm,sen iste sabaha kadar oturup içelim.
+En az 3 bardak içerim ama!
-5.
+Ay sayma,içelim ya,sabaha kadar bol bol içelim.Hatta üstünden içki de içelim.
-Hayır! Geçen sefer pişman ettin zaten beni,bir daha içirmem seni.
+İyi.
-Bu arada,balık ekmek,döner,lahmacun,çorba,tatlı,ne istersen var.İstediğini sipariş et.
+Vallaha mı?
-Vallaha,biraz kendimize vakit ayıralım.
+Eee o zaman sipariş ediyorum?
-Et.
+Abi bize 6 lahmacun,2 mercimek çorbası,4 dilim trileçe,bir de varsa eğer 2 nohutlu pilav,çok canım çekti.
-Oha!
Mahmut:Hazırlayın çocuklar güzel kızımızın istediklerini.
-Sen el kadar kızsın nasıl yiyeceksin onları?
+Şimdi şöyle,3 lahmacun sana 3 lahmacun bana,1 çorba sana 1 çorba bana,1nohutlu pilav sana 1 nohutlu pilav bana,en önemlisi de 2 dilim trileçe sana 2 dilim bana.
-Köfte ekmek de istedik ama...
+Tamam işte,ne güzel.Yeriz.Aaa unutmadan,abi bu saydıklarım, köfte ekmek ve yanında iki ayran paket olsun.
-Yuh!
+Ne var? Acıktım.Ben üzülünce acıkıyorum,acıkınca yemek yiyorum ve yemek yediğimde de mutlu oluyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓚𝓪𝓻𝓪𝓷𝓵𝓲𝓴𝓽𝓪 𝓟𝓪𝓻𝓵𝓪𝔂𝓪𝓷 18+ *Bitti*
Literatura FemininaYaraları hala kanayan iki insan...Biri hala çocuk olan bir kız,diğeri yetişkin olmuş ama hiç büyüyememiş bir adam...Adam kızın yaralarını sara bilecek miydi? Kız adamı karanlığından çıkara bilecek miydi? "-Yaz bakalım google'a,düğün gecesi evli çift...