Park Jimin kafasına savruk hayatında hiç bir şeye inanmayan biriydi, kendine düşkün, fazlaca akıllı, ve asiydi. Jeon Jungkook ise seri katil, fazlaca kurnaz akıllı bi' adamdı.
Park Jimin, yıllardır Jeon Jungkook'a hayranlık ve aşk besleyen biriydi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-6 YIL ÖNCE -
Üniversite'nin ikinci senesiydi, dişimle tırnağımla kazıyıp geldiğim bu Üniversite'de ikinci yılım. Monotonluk iliklerime kadar işlemişti, her şey sıkıcı ve basit geliyordu. hukuk fakültesinde okuyan yirmili yaşına yeni basmış Park Jimin.
Liseden beri beraber olduğum dostum; Hoseok, Yoongi ve Taehyung vardı yanımda. Taehyung benim gibi avukatlık okuyordu, Hoseok savcılık, Yoongi ise Hakimlik bölümü okuyordu. her zaman asi biriydim, hep utanmaz olmuştum denilenler bu yöndeydi. Ancak bu berbat gün beni sinirlendirecek kadar sıkıcıydı.
Fakültenin bahçesinde ortak teneffüsümüzde oturup simit yiyorduk. üstümde siyah bacaklarımı saran bir pantolon ve basit köprücüklerimi açıkta bırakan bir kazak. boynumdaki hac kolyesini çeneme takmış oynarken konuşmaya başlayan Hoseok'a döndüm.
"Çok sıkıldım, savcı mavcı olmak istemiyorum"
Tae abartılı bir tavırla kaşlarını çatıp yanındaki Hoseok'a döndü.
"ben bu okul için 1 yıl çalıştım, ya güzellikle yada sike sike"
Taenin bu dediği ile ufak bir kahkaha atıp kafamı olumlu anlamda salladım. Haklıydı bende iyi bir gelecek için bu okula çok çabalamıştım.
"Tae haklı Hoseok, bu okul için çok çabaladım."
Yoongi uyumak için kafasını gömdüğü masadan kaldırıp gözlerini üçümüzde gezdirdi. gözlerini kısıp esnedi ve dikleşip kapı tarafına baktı, kaşlarının çatıldığını gördüğümde bende baktığı kısma baktım.
Bahçeye son sınıf öğrencileri girmişti, ancak bunları iki yıldır hiç görmemiştim. en az 10 kişi vardı, çok da ilgi çekici değillerdi. bir imha ekibine benziyorlardı, üstlerinde deri ceketleri ve siyah botları vardı. İçlerinden bir kişi çıkıp kalabalığı da peşine takarak bir 4lü banklara oturdular. Onlar giderken lider diyebileceğim kişiyi izleme fırsatım olmuştu.
geldiklerinden beri kaşlarım çatık onları izliyordum, içlerindeki çıktığında ve onları götürdüğünde bende o adamı izlemiştim. Siyah inci gibi simsiyah saçları vardı, fazlasıyla uzundu bacakları kalın ve kaslıydı, omuzları genişti, sert ve soğuk bakışları siyah gözlerinden akıyordu.
o an dümdüz bir adamın beni nasıl böyle rahatsız ettiğini düşünmüştüm bağırışlardan duyduğuma göre de adı Jeon Jungkookdu.
