Park Jimin kafasına savruk hayatında hiç bir şeye inanmayan biriydi, kendine düşkün, fazlaca akıllı, ve asiydi. Jeon Jungkook ise seri katil, fazlaca kurnaz akıllı bi' adamdı.
Park Jimin, yıllardır Jeon Jungkook'a hayranlık ve aşk besleyen biriydi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Birbirimize benzeyen kişilerle anlaşamamız nedendir bilir misiniz? Çünkü kendimizle her zaman kişiler olmuştuk, bizi sevmedik, onlarda olanı istedik, kendimizinkiyle yetinmedik. Benciliz aslında.
Peki Aşk? onu kendin gibi de mi bulursun? yoksa Siyah-Beyaz gibi ayrı toprakların insanı olduğun kişide mi? Aşk'ı seni tamamlayanda buluyorsun, en imkansızında buluyorsun, en yetersiz hissettiğin kişide buluyorsun. Aşk çoğu zaman hep böyle insafsız olmuştur.
Siyah-Beyaz çok yakışır, Güneş'in Sabahı, Ay'ın Gecesine yakışır, Sakin olan sinirli olana, mutlu olan mutsuzu bulur, sonra benzersin aşkına, sonra tamamlarsınız bütünlüğünüzü.
Tek olduğunuzda, tek olmayı başardığınızda kazanan Aşk olur. Yapamazsan da acının keskin hissini ömrünce kalbinde hissetmekle mahkum kalırsın.
Jungkook dün gece fazla keyifli gelmişti eve. Jimin'in dudaklarını fena halde sevmişti. Jimin'in dudakları aldığı bütün alkollerden, uyuşturuculardan, yada sigarasından daha beterdi. Jimin'in dudaklarından zehir akıyor gibiydi, Jeon onun dudaklarının aşk gibi tatlı bir zehir olduğunu düşünüyordu. Jimin zaten tamamen aşka benzeyen bir adamdı. Her yeri yasaktı, her şeyi çok güzeldi, her şeyine aşık olunmamak imkansızdı. Dün çok yorgundu Jeon, direkt üstünü çıkartıp kendini yatağına atmış ve uyumuştu.
Jungkook güzelce uyanmak isterken hayvan gibi çalan telefonu onun mükemmel uykusunu bozmuştu. Jeon sinirden tanınmaz çehresini takınıp telefonu eline alıp arayana baktı. 'Jennie'. İçinden kıza sövüyorken burnundan çıkan nefeslerini sakinleştirmeye çalıştı. Jungkook sinirden dişlerini sıkarken telefonu açıp kulağına götürdü.
"Ne var gerizekalı, ne? sabahın köründe beni aramayın diye kaç kere söyleyeceğim ben size"
Jungkook'un uykulu ve sinirli çıkan sesi Jennie'ye sadece kahkaha attırmıştı. Jennienin tarafından asfaltın sesi geliyorken araba sürdüğünü anlamıştı.
"Uyan artık ve şirketine gel, ayrıca hiç hoşlanmayacağın bir şey oldu. Park Min Ho hisselerinin %27lik bölümünü sana satmayı kabul etmedi. Min Ho %10'a razı olmanı söyledi."
Jungkook sinirle dudaklarını yalayıp gözlerini devirdi. Bu adamla girdiği ihalelerin her birinde adamın götüne o ihaleleri sokmasına rağmen asla uslanmıyordu. Sonuçta yenilen pehlivan güreşe doymazmış diye boşuna dememişler.
"Onunla ben ilgilenirim Seokjin'e akşam 19:00'da bir randevu ayarla, 17:00da Park şirketiyle bir toplantı ayarla, toplantıda Namjoon da olsun. Sende gel, Avukat'ın da ırada olmasını istiyorum."
