29
"Buradayım"Yüzüğü taktığım eline uzun süre bakakalmıştım. Tombul ve kısa ellerine ne kadar da yakışmıştı yüzüğüm. Gözlerim tekrar doluyorken elini iki elimle kavrayıp dudaklarıma götürdüm, uzunca öptüm. Tam yerine geri koyduğumda odayı iğrenç bir ses kaplamıştı. Monitörün her saniye tek düzeyde çıkan sesi bir anda artmıştı. Monitöre baktığımda şekillerin yükseldiğini görüp gülümsemiştim. İçimde koca bir umut oluşmuştu, Jimin'e bakıp alnını öptüm yavaşça.
"Beni duyduğunu biliyorum, biliyorum."
Hızlıca odadan çıkıp doktora haber vereceğim sırada elimin sıkılmasıyla olduğum yerde kalmıştım. Gözlerim Jimin'i bulunca minik gözlerinin aralandığındı görmüştüm. Işık uzun süredir kapalı gözlerini yoruyordu. Kuru dudaklarını yavaşça oynatıp konuştu.
"J-Jungkook su"
Hemen istediğini yapıp yandaki bardağa biraz su doldurup sırtından destekleyerek ona suyu içirdim.
Jimin
Gözlerimi açtığımda beynim durmuş gibiydi, hiç bir şeyi anlayamıyordum. Yanımdaki sevdiğimi gördüğümde etrafıma bakınma şansı bulmuştum. Boğazım kuru olduğundan aldığım nefes bile canımı yakıyordu. İçimdeki kalan son güçle su istemiştim. Jungkook suyu içirdiğinde içimden bir zehirin su ile çıktığını hissetmiştim. Gözlerim dolmaya başladığında beynime her şey nüksetmişti. Teras, vurulmam, Jungkook, her şey. Karşımda berbat durumda olan sevgilim kalbime sancılar sokuyordu. Gözlerinden durmadan yaşlar akarken benim de ondan aşağı kalır bir yanım yoktu. Yavaşça ellerini yanaklarıma koyduğunda kollarımı kaldırabildiğim kadar kaldırmış ve ne kadar sıkı sarılabiliyorsam o kadar hızlı sarılmıştım ona. Kokusunu içime çektiğimde yaşamın işte şimdi başladığını anlayabilmiştim.
Hafifçe geri çekildiğinde hiç beklemeden dudaklarına atıldım. Bana hemen karşılık vermişti, ıslak gözyaşları dudaklarımız arasına girince yavaşça geri çekilmiş saçlarımı okşamıştı yavaşça.
"J-jimin, uyandın. Bebeğim benim."
Ne zamandır bu haldeydim bilmiyorum ama, tek bildiğim şey bu adamı bir daha asla bırakmayacağımdı.
Ona tekrar sarıldıktan sonra yavaşça ellerimi yanaklarına çıkarıp ıslak yanaklarını sildim. Burnumu çekip etrafa bakındım yavaşça gözlerim yan yana duran ve yüzükler olan ellerimize takıldı. Bunları sonra düşünecektim şimdi sevdiğimle özlem gidermeliydim.
"Sen neden bu kadar kilo verdin? yanakların çökmüş Jungkook. Çok kızarım ama. Hem ben ne kadardır böyleyim? 1 ay, 2 ay?"
Jungkook derince yutkunup bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill Me With Your Love
FanfictionPark Jimin kafasına savruk hayatında hiç bir şeye inanmayan biriydi, kendine düşkün, fazlaca akıllı, ve asiydi. Jeon Jungkook ise seri katil, fazlaca kurnaz akıllı bi' adamdı. Park Jimin, yıllardır Jeon Jungkook'a hayranlık ve aşk besleyen biriydi...