Park Jimin kafasına savruk hayatında hiç bir şeye inanmayan biriydi, kendine düşkün, fazlaca akıllı, ve asiydi. Jeon Jungkook ise seri katil, fazlaca kurnaz akıllı bi' adamdı.
Park Jimin, yıllardır Jeon Jungkook'a hayranlık ve aşk besleyen biriydi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Sen benim aşk dünyamda en yakın ortağım, arkadaşım ve eşim oldun – karanlıkta ışığım, zayıf anımda enerjim, hüzün anımda gülümsemem oldun. Dünyama girdiğin o mübarek güne kadar gerçek aşk olmadığına inanmıştım ve saf bir kalbe aşık olmanın nasıl bir his olduğunu anlamaya başladım. Güldüğümü görmek için gösterdiğiniz tüm dayanıklılık ve fedakarlıkları takdir ediyorum ve kesinlikle hayatımda bir meleksiniz."
Dün olanlardan sonra duşa bile dirayeti kalmayan bedenler sadece uyumuştu. Sabah ise bugün daha fazla aydınlıktı, daha fazla güneş mi vardı? Tanrı bir kaç melek mi yollamıştı dünyaya? Dünyanın bu ışığı ilk Jimin'in gözüne vurmuştu. Kısa kirpikleri titremiş, sonra kısık gözleri açılmıştı. Gözleri yataktaki boşluğu etrafta ararken bacaklarındaki ağırlığa sonunda bakmıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sevgilisi bacaklarına kapanmış uyuyordu. O an sadece gülümsedi. Eli yavaşça Jungkook'un saçlarına gitmiş siyah tutamları hafifçe okşamıştı. O sırada yandaki telefonunu alıp bu anı da ona kaydetmişti. Telefonunu açıp hesabına girmiş biraz yorumlara bakınmıştı. Herkes resmen kafayı yemek üzereydi. Bir basın toplantısı düzenlenmesi gerektiğini o an anlamıştı. Kendisi ilişkiyi saklamak değil de, gözlerden uzak yaşamak isterken Jungkook resmen megafonla bütün New York'un sokaklarında bunu bağırabilirdi.
Telefonuyla ilgileniyorken Taehyung'un mesajlarına tatmin edici cevaplar vermişti. Gerçi Tae bu konuyla alakalı bütün cevapları tatmin edici bulmuyordu. Onunla uğraşmak şu an intihar olabilirdi. Bu yüzden avukat yorumlara bakmaya devam etmişti.
O sırada altındaki kıpraşmayı hissetmiş ama gülümseyip görmemezlikten gelmişti. Jungkook esneyip bulunduğu yere bakmıştı, tam karşısında Jimin son modem telefonuna bakıyordu. Kollarının altındaki aralığa sürünerek çıkmış kafasını oradan sokup Jimin'in dibine girmişti. Jimin ufak bir kahkaha ile telefonu kapatıp yatağa koymuştu. Jungkook ise kollarını yanlara sabitleyip Jimin'in üstüne eğilip dudaklarına güzel bir günaydın öpücüğü bırakmıştı.
