16
"Aşk mı bu?"5 gün sonra.
Jungkook 5 gündür evdeydi. Kendine işkence yapıyordu resmen, sürekli evden çalışıp uykusuz kalıyor, üstüne üstlük çok sıkı bir düzenle spor yapıyordu. 5 gündür buradaydı işte. Evinden ayrılmıyordu. Sadece Namjoon ile konuşuyordu. Akşam Jin'e gitmeliydi, psikolog randevularını iyice boşlamıştı.
Peki ya Jimin? O nasıldı? Havaalanından sonra arkadaşları ile hızlıca eve gitmişti. Yoongi onu ağlarken gördüğü için çok sinirlenmişti, ve hatta Hoseok tutmasa sabahın o saatinde Jungkook'un evine gidip suratını paramparça ederdi. Sevgilisi ve aşırı 'merhametli' arkadaşları onu Jungkook'u öldürmekten koruyordu 5 gündür. Sarışın saçlarını kumral yapmıştı, rengi bir iki ton koyulmuştu. Ağlaya ağlaya gitmişti kuaföre, ve dediği tek cümle şu olmuştu.
'Beni sarıdan kurtar'
Kuaför bunu anlamlandıramasa da dediğini yapıp saçlarını kumral yapmıştı. Taehyung üç gün yanından ayrılmamıştı, ancak şirketi Jimin ve Jungkook olmadan yönetenler Namjoon ve Tae olduğu için gitmek zorunda kalmıştı.
Jimin geldiği gibi her şeyi arkadaşlarına anlatmıştı zaten. 3 gündür o da evden çıkmıyordu. Planları vardı, gitmeye yönelik. Taehyung'a ve hyunglarına söyleyip gitmek istiyordu buradan. Belki bir belki iki ay dağ evinde kalabilirdi. Tam kesin de değildi gerçi.
Jungkook sabah uyandığında ilk saatini kontrol etmişti. 13:20, yani 5 saat uyumuştu. Bu normal birine göre yeterli bir rakam olmasa da Jungkook için şu an gayet yeterliydi. Kafası çok karmaşıktı, b gündür Jimin'den başka bir şey düşünmüyordu. Nasıl bir adamdı bu böyle, resmen beynindeki odacıkların duvarlarına adını çıkmayan bir kalemle yazıp kendi gitmişti. Hayır ben gittim, dedi içten içe.
Bunun acısıyla kendini zorluyordu aslında. En yakınındaydı Jimin, en en yakını. Dokunamıyordu, tam dibindeki meleğine...
Josephine, ruhunu Napolyon'un ellerine bırakmıştı.
Josephine kalmış mıydı? Napolyon kalmış mıydı?
Düşünmemeyi umdu, telaşları onu kovalıyordu. Panik ve vicdanı yıllar sonra onun yuvasını bulmuştu. Bir yuvarlak çizmişti Jungkook'un o güçlü bedeninin çevresinde. Güçlü bedeni bir yaprak gibi savuran aşkı vardı, görmese de vardı.
5 gündür hiç ağlamamıştı, gözlerinden bir inci dahi dökülmemişti. Keşke ağlasam diyordu ama, ağlayamamak çok başka bir boyuttu işte. Ölümden bin beterdi, her salise içi yanıyor gibi hissediyordu. Jimin onun en güzel kasırgası olabilirdi şu an. Onu sadece o söndürürdü biliyordu, ana gidemezdi. Şu an bacakları kırıktı, aşk için koşamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill Me With Your Love
FanfictionPark Jimin kafasına savruk hayatında hiç bir şeye inanmayan biriydi, kendine düşkün, fazlaca akıllı, ve asiydi. Jeon Jungkook ise seri katil, fazlaca kurnaz akıllı bi' adamdı. Park Jimin, yıllardır Jeon Jungkook'a hayranlık ve aşk besleyen biriydi...