Together - Beraber

1.4K 119 26
                                    

4
Napolyon'u kurtarma birinci adım;
"bana inan Jeon, seni kurtarabilirim"

4Napolyon'u kurtarma birinci adım; "bana inan Jeon, seni kurtarabilirim"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Basit değildi, aşk hiç basit değildi.
Hak ettiklerimizi yaşadığımız söylenirdi, aşk ise tamamen haksızlıktan oluşurdu. Zor muydu? kesinlikle. Rüzgar gibiydi, aşkı tutamazdınız, sevemezdiniz, hissederdiniz ve geçerdi. Aşk dokunuşlarla harmanlanan, bakışlarla şekillendirilen, sözlerle zehirlenen bir sanat eseri gibiydi. Kimi severdi, kimi sevmezdi. Sanat eserleri sevilmeselerde güzel olurlardı. Aşk en az sevilen ama en çok konuşulan ve en güzel zehirin ta kendisiydi.

Basit bir gündü, yağmur yağıyordu. Bu sesi çok severdi Jimin, bazen yaralarını tek kapatan şeyin bu olduğunu düşünürdü. Daha dün gibi hatırlıyordu geçmişi, Jungkook'un mezun olduğu gün fırtına çıkmıştı, tanrı içindeki her şeyi gökyüzüne bırakır haldeydi. Yatağından çıkmak istemeyordu Jimin, ertesi güne kadar yatıp telefonuyla ilgilenebilirdi. Dün olanlar her saniyesine kadar aklındaydı, filmlerdeki aptal sarhoş kız gibi unutacak değildi. Altı yıl içinde sayısız kez sarhoş olsa da bir kerecik unutmadı aşık olduğu Jungkook'u.

Kalkması gerekiyordu, zira kurtarması gereken bir adam vardı, ve bu adam aşık olduğu kişiydi. Zorla elini siyah saten yorganın üstüne koyup kalın örtüyü üstünden attı. Vücuduna değen soğuk hava içini titretse de kalktı yatağından. Üstünde yıllar önce üstüne kahve döktüğü siyah gömlek vardı. Bu gömleği canıymış gibi seviyor ve koruyordu.

Jimin'in ağzından.

Yatağımı düzgünce topladım. Enseme gelen siyah saçları bileğimdeki tokayla yarım bir topuz şeklinde topladım. Dünden sonra kendimi çok yorgun hissediyordum, bu gün biraz evden çalışır, sonra da olay yerine gidip araştırma yaparım diye düşünmüştüm. Lavaboya ilerleyip işlerimi hallettim, her sabah yaptığım yüz bakımımı yapıp yüzümü havluyla kurttum. Kendime çok önem veren biriydim, bir kadın kadar bakım yapardım. Ellerim bakımlı olurdu, yüzüm her zaman pürüzsüz, vücudum kılsız ve bembeyaz olurdu her zaman, eh birazcık Park Jimin egom vardı.

Lavabodan çıkıp koridora geçtim. Giyinme odama girip gömleği çıkartıp şifreli kasaya yerleştirip kapısını kapattım, evet bazen abartabiliyordum. Üstüne gri oversize sweatshirt geçirip altıma da kalçamın altında biten siyah şortu giydim. Çoraplarımı ve siyah yumuşak ev pofudukladımı giyip odadan çıktım. Çalışma odama girip laptopumu açtım.

Çalışmak sorunlardan kaçma yöntemlerimden biriydi, Jeon'u sevmeye başladıktan sonra sürekli çalışmıştım. Son iki yılın kendi düzeyimdeki sınıflarda birinci olmuştum. Sonra direkt çalışmaya başlamış ve kendi büromu kurmuştum. Jeon'un bana kazandırdığı en iyi şey buydu sanırım, bana çalışmayı öğretmişti istemeden. Laptop açılırken ayaklanıp odadan çıktım ve aşağı kata indim. Mutfağa girip kendime bir kahve hazırladım, kahvaltı olarak da çikolatalı gevreğimi hazırlayıp içine sütü doldurmuştum. Tepsiyle yemeğimi yukarı kata çıkartıp ışığı söndürmek için tekrar aşağı indim. Normalde evin çalışanları olurdu, ancak bu gün evde tek kalmak istediğimden hepsini bırakmıştım.

Kill Me With Your Love Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin