Park Jimin kafasına savruk hayatında hiç bir şeye inanmayan biriydi, kendine düşkün, fazlaca akıllı, ve asiydi. Jeon Jungkook ise seri katil, fazlaca kurnaz akıllı bi' adamdı.
Park Jimin, yıllardır Jeon Jungkook'a hayranlık ve aşk besleyen biriydi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kişi, aşık olduğuna karşı çok farklı duygular hisseder. Her an onu düşünür. Onsuz bir dünyayı hayal bile edemez. Tüm hayalleri onunla ilgilidir. Onun olmadığı yerde kendisini huzursuz, mutsuz hisseder; onun yanında iken de mekanın veya zamanın hiçbir ehemmiyeti yoktur. Mutlu olmak için onun varlığı yeterlidir. Aşk, en yüce duygulardan biri olsa da insana her zaman mutluluk getirmez. Acının her rengini de tattırır aynı zamanda. Ancak bu acı bile kişiye tarif edilemez bir zevk verir. Bu yüzdendir ki aşık olan kişi aşkından bir türlü vazgeçemez. Aşık olmak ayıp veya günah değildir. İnsanın doğası bu duyguya göre şekillenmiştir. Aşkın yeri veya zamanı olmaz. En umulmadık zamanda en umulmadık kişiye aşık olunabilir. Önemli olan aşkı en güzel şekilde yaşamak ve onun güzel taraflarından almaya çalışmaktır. Siz daha önce böyle hissettiniz mi?
2 ay sonra
2 ay öylesine hızlı ve eğlenceli geçmişti ki, rüya gibi hissettirdiğine yemin edebilirlerdi. Bu şaşırtıcı ve güzel haberi aileleri ve arkadaşlarıyla paylaşmış, onların da mutluluklarına dahil olmalarına izin vermişlerdi. Mutluluk o kadar uzak gözüküyordu ki, bir kaç yıl önce. Şimdi bir kaç ay uzaklarındaydı. 4 ay kalmıştı, Jimin bazen şükrediyordu geç öğrendiklerine, zira bebeğini beklemesi çok sıkıcıydı. Bir an önce ona kavuşması gerekiyordu. Jungkook ondan daha beterdi, her saniye elleri kocasının karnında geziniyor en ufak bir öksürükte bile hastaneye sürüklüyordu eşini. Jimin bir çocuktan farkı olmayan Jungkookla ilgilenmeye bayılıyordu. Jungkook o kadar tatlıydı ki, gerçekten bazen onu tanıyamıyordu. Her gün işten elinde onlarca çeşit meyveyle ve mutlaka bir buket çiçekle geliyordu. Evdeki neredeyse her yerde çiçekler vardı, her gün usanmadan alıyordu bir buket çiçek. Çiçekçi resmen ev taksidine girecekti Jeon ailesi sayesinde. Her gün balkona çıkıyorlar ellerindeki sıcak içecekleriyle saatlerce sohbet ediyorlardı. Bir ay kadar önce çok ünlü bir mimarla konuşmuş ve boş odaya özel tasarım mobilyalar yaptırmışlardı. Jungkook bebeğinin eşyalarının hiç bir çocukta olmasını istemiyordu, sonuçta o bir Jeon'du yahu! Bir aylık bekleyişten sonra mobilyalar gelmiş ve bugün yerleştirilmişti. Yani Jimin komut veriyor, Jungkook da yapıyordu.
Şimdiden kocaman bir dolabı olan minik Jeon'un cinsiyeti belli olmadığından beyaz zıbınlar dışı alışveriş yapılmamıştı.
"Jungkookie o çadırı sağ tarafa koy!"
Jungkook artık büyük bir bezmişlikle sevgilisinin 20. kere yer değiştirdiği çadırı istediği bölgeye koymuştu.
Günlerden pazar, 21 Mayıs 2023. Küçük Jeon'u öğrendiklerinden bu yana 2 ay geçmişti, bugün oda için söyledikleri mobilyalar gelmiş onları yerleştiriyorlardı. Bir saat sonra da kontrol vardı ve cinsiyetten sonra bebeklerinin adlarına karar vereceklerdi. Jungkook bu kararı Jimin'e bıraksa da Jimin onun da fikrini almak istemişti. Erkek olursa Ha-Young olacaktı. Kız olması durumunda hala bi fikirleri yoktu açıkçası.
