2. BÖLÜM

22.4K 1.1K 1.1K
                                    

Oy atıp ve yorum yapmayı unutmayın olur mu?

Keyifli okumalar dilerim.

Güneş, NKBİ

2. BÖLÜM

Biz sohbet ederken sınıfa giren bir grup oldu. Ahmet gülerek Neşe ve Hikmet'e bir şey anlatıyordu. Okan onları gülerek dinliyordu. Bade ve Uygar'da birbirleriyle sohbet ediyordu. İki sevgili diğerlerini pek önemsediği söylenemezdi.

Ahmet beni görünce ellerini birbirine vurdu. "Ooo dozer hanım, hoş geldiniz." Dedi ve sonra başını yana atarak güldü. "Ama biz sen yokken gayet iyiydik. Neden geldin sen şimdi?" dedikten sonra dudaklarını yalancı bir tavırla büzdü. Herkes ona gülerken Bade düz bir şekilde bana bakıyordu.

Ben bir şey demezken Efe öksürerek boğazını temizledi. "Ahmet abicim hadi işine." Diye homurdandı.

Ahmet ifadesini toplarken, "Sana ne birader." Diye tersledi.

Efe elindeki telefonu masaya koydu. "Uğraşma." Dedi gayet sakin bir sesle. "Uğraşırım yoksa."

"Uğraşsana." Diye üstüne gitti.

Olayın daha fazla büyümemesi adına Efe'nin koluna dokundum. "Boş ver." Diye fısıldadım. Onu anlıyordum, beni korumak istiyordu ama bu olayın büyümesine sebep olacaktı. Zaten ben alışmıştım. Kabullenmiştim.

"Bakıyorum da ayının sözünü dinlemeye başlamışsın."

Efe elini sertçe masaya vurdu ve ayaklandı. "Bana bak senin ağzını başka yerlerinle değiştiririm! Susuyor lan kız! Ne derseniz susuyor! Bir yerinizi bilin! Durun oğlum, durun! Karşınızdaki insan." Diye bağırmaya başladı. Bağırdıkça saçları dalgalanıyor alnına başlıyordu.

Hemen ayağa kalktım ve kolundan tuttum. Efe'yi ilk kez böyle görmüştüm. O hep gülerdi. "Efe, tamam. Boş ver." Diye söylensem de beni duymadı. Duyacak gibi değildi.

Ahmet rahat bir tavır takındı ve önce Efe'yi sonra beni süzdü. Yüzünü buruşturarak beni gösterdi çenesiyle. "Bunu için mi lan? Bunu için mi nefesini tüketiyorsun? Değmez lan. Şuna bak." Dedi beni iğrenç bakışlarına maruz bırakırken. "İnsan kilolu olur ama bu kadar olmaz. İnsan sivilceli olur ama bunun kadar olmaz." Şaşkınlık içinde güldü gözleri kollarıma kayarken. "Lan bunu bir kolu benim bacağım. Sesini, nefesini yorduğuna değmez."

Yutkundum. Her sözünde haklı olması belki de beni en çok üzen şeydi. Duvara doğru gittim sıranın içinde.

Efe öfkeli nefes alış verişlerini duyabiliyordum ama onu sakinleştiremeyecek kadar gerçekler yüzüme vurulmuş, tokat yemiştim. Gözlerim kollarıma kaydı. Haklıydı. Çok çok kalındı. Sonra Ahmet'in bacağına kaydı. Kolumla aynı belki de, dediği gibi kolumdan ince bacağı.

Efe'nin sıradan ne ara atlayıp, Ahmet'in yüzüne yumruğu yapıştırdığına anlayamamıştım. Sınıftaki herkes şok olmuş bir şekilde Ahmet ve Efe'ye bakıyordu. Efe başka bir hamle yapmamış kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Geri doğru sendeleyip, dudağı patlayan Ahmet, Efe'ye saldıracağı sıra Bade Ahmet'in önüne geçti. "Yeter. Bu sefer fazlaydı." Dedi keskin bir sesle.

Ahmet Bade'nin gözlerine baktı. Bade gözlerini kısmış ona düz bir şekilde bakıyordu. Uygar Bade'nin elinden tutarak yanına çekti. "Sen karışma güzelim." Dese de Bade bu sefer sertçe Uygar'a baktı. "Madem sen karış. Görmüyor musun olup biteni?" diye azarladı.

Uygar sert bir nefes verip bir şey demeden Ahmet'in önüne geçti. "Yeter abi." Mırıldandı onu geri çekerken. Efe nefes nefese Ahmet' e bakıyordu.

Orkideler AçtığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin