Red, Kanıyorduk
21. BÖLÜM
Etrafa huzursuz bakışlar atarken bir yandan da uzun zamandır gelmediğim için garip hissetmiştim. Bedenim, ruhum her şeyim yorgundu. Ablam gittikten sonra bir hafta sınavları girip çıkmıştı ve bu süreçte hem psikolojik hem de fiziksel olarak oldukça yorulmuştum.
Avucumdaki büyük elini sıktığımda başını bana çevirdi Efe. "Buradan gidelim Efe." Durdum, gürültülü gelen müzik beynime sanki bir mızrak saplıyormuş gibi saplanıyordu. "Başım çatlıyor."
"Gideceğiz." Dedi başını sallayarak. "Ama kısa bir işim var." diye mırıldandı. Gözleri gözlerimin içinde gezinip bir sorun olup olmadığını anlamaya çalıştı. Ona yorgunca baktığım için elini elimden çekti ve iki eli de yanaklarıma konarak kendisine doğru kaldırdı başımı. "Çok kısa. Tuncay'ı görmem lazım." Dediğinde sesindeki sıkıntılı ifadeyi sezmiştim.
"Lütfen kısa olsun."
Başını olumlu anlamda salladığında gülümsedim. Dudakları alnıma değdiğinde gözlerimi kapattım. "Burası mı ağrıyordu?" diye sordu, yumuşak bir tonda.
"Hıhım..." diye iç çektim. Başım artık dayanacak güç vermiyordu bana. "Orası..." diye mırıldadım. Etrafımızda bir sürü insan ya dans ediyor ya da yüksek sesle şarkıya eşlik ediyorlardı. Ya da sessizce içiyorlardı ve en önemlisi kimsenin umurunda değildik.
Alnımın üstündeki dudakları kıvrıldı. "O zaman ben bir kez daha öpeyim." Diye cevap verdi keyifli bir sesle. Dudakları bu sefer daha baskın bir şekilde alnımda yer bulurken gülümsemem genişlendi.
Sonra birden bir ışık yanıp söndü birkaç kez. Gözlerimi kırpıştırarak ondan uzaklaştığımda ışığın olduğu yere çevirdim bakışlarımı. Efe elinde telefonu arkasını bize çevirerek tutuyordu. Ne zaman oraya uzatmış elini bilmiyordum ama bu anı kaçırmadığına emindim.
Telefonu indirip bakmaya başladığında gülümsemesi sırıtışa döndü. Şaşkın bir şekilde bende merakıma yenildim ve eğilerek bende baktım çektiği fotoğrafımıza.
Elleri incitmekten korkarmış gibi yumuşak gitmemden korkarmış gibi sımsıkı yüzümdeydi. İkimizde gözleri kapalıyken dudaklarının üzerinden ufak tebessümle alnıma bastırmıştı dudaklarını. Ellerim geniş sırtında bir kuş gibi konmuş, bu anın tadını çıkarıyordum.
Mutluydum.
Mutluydu.
Mutluyduk.
"Çok güzel çıkmışız..." diye mırıldandım. Açık konuşmak gerekirse fotoğrafımıza hayran kalmıştım. Çünkü cidden verdiği his çok başkaydı.
Efe gülerek fotoğrafı yaklaştırdı ve yüzümde dolanmaya başladı parmakları. "Harbiden çok güzel çıkmışız." Dedi, hayranlık duyan bir sesle. "Bunu ve diğer fotoğraflarımız odamın her yeri asacağım abim fena dalga geçecek ama olsun. Umurumda değil, değer."
Kaşlarım çatılır gibi oldu. "Diğer fotoğraflarımız mı?" diye sordum.
"Evet. Bir sürü anılarımız var ve ben onları her zaman görmek istiyorum. Bu yüzden odamın her bir köşesinde sana ait izler olacak."
Birkaç saniye duraksayarak ona baktım. Ciddi miydi? Tabii ki de ciddiydi. Böyle konularda ne zaman yalan ya da şaka yapmıştı ki Efe? Hiçbir zaman. "O zaman bana da gönder birkaç tanesini bende de hatıra kalsın. Bu ilişki de ben miyim erkek sen misin belli değil." diye homurdandım huysuz bir çocuk gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orkideler Açtığında
Teen Fiction"Bazen orkideler açmaya yetişemez." Kendini bildiği bileli sürekli zorbalıklara maruz kalan Rana, ailesi konusunda da pek şanslı değildir. Annesi, Rana'nın kilolarından şikâyetçidir ve bunu her fırsat çok acı bir şekilde yüzüne vurmaktan çekinmez. R...