Süregelen adım sesleri, birkaç çocuk çığlığı ve adına hastane dedirten o garip kokunun başrolünde olduğu bir bekleyişti söz konusu.
Kapalı kapının ardında hayata dönmeye çalışan adamın zayıf kalp sesleriydi tüm gözyaşlarının sebebi.
Hüzün, endişe en çok da korku hakimdi gözlerde.
Hıçkırıklarının arasında sayıklayan bir baba, ona destek olmaya kendine görev bilmiş bir koca, neler olduğunu hala idrak edemeyen donuk bakışların sahibi bir kardeşti jungkook'un manzarası.
Dizlerini kendine çekip başını yasladı öyle ki, unutamıyordu bir türlü. Yetişememişti, kamyon hızla çarpıp kaçmış taehyung'u kanlar içinde bırakmıştı.
Küçük kızın iyi ve sağlıklı olduğunu gördüğünde gülümsemiş ve kapatmıştı gözlerini dış dünyaya. Jungkook avazı çıktığı kadar bağırdı ağladı fakat duymadı onu taehyung. Uyudu ve bir daha da uyanmadı.
Taehyung.
Seslendi, fakat dudaklarından çıkıp sese dönüşmedi. Devam etti içinden, kalbinden konuşmaya. Bunu yaparken gözleri bir an olsun ayrılmadı cam kapının yanıp sönen kırmızı ışığından.
Taehyung, sen küçükken sinek ısırsa dakikalarca ağlayan insansın, canın çok tatlıdır senin. O halde sen bu hale nasıl geldin ?
Boğazına bir yumru oturdu, gözleri doldu.
Ayaklarında kan vardı, bir zamanlar gıdıklayıp seni kahkahalarla güldürdüğüm ayakların.. o cam parçaları ciğerime battı sanki ama kanayan sendin. Söylesene korkmadın mı o kırmızılıktan ? Acımadı mı canın her adımında ?
Saat 08.32'yi gösteriyordu. Taehyung tam 6 saat 11 dakikadır o odanın içindeydi ve tam olarak neyle savaş verdiğini bile bilmiyordu jungkook.
Giren çıkan yok korkuyorum. İyi misin onu da bilmiyorum. Burada konuşabileceğim kimsem de yok. Herkes yeterince acı içindeyken ben kendimi anlatamam. Ben sana olan aşkımı bile sadece sana söyledim.
"Jungkook onunla bahçede ne konuştun ?"
Kara gözlerini sesin sahibine çevirdi hızla. Jimin kendisine neden öfkeyle bakıyordu ?
"Her zaman ki gibi tartıştık, neden soruyorsun ?"
"Yalan söylüyorsun."
"Ne ?"
"Taehyung ilk defa kendini kaybedecek kadar içti dün gece. Beni dövecekmiş gibiydi ve bu ilk kez oluyor."
"Senin için üzüldüm."
"Üzülme ve bana gerçeği söyle ! Ona ne dedin de delirdi bu adam ?"
"Beni bilmiyormuş gibi konuşma jimin, ona ne söyleyebilirim ?"
"Bende onu soruyorum ya !"dedi daha da yükselttiği sesiyle.
"Ne söyledin de bu kadar yaktın canını ?""Jimin sakin ol."
"Hyung, taehyung içeride ölüm kalım savaşı verirken nasıl sakin olurum ?"
"Üzülen tek sen değilsin."dedi jungkook sert bir biçimde.
Fakat jimin duydukları ile gülümsemiş ve alayla bakmıştı küçüğüne.
"Sende mi üzülüyorsun ? Baksana, dört yılın acısını çıkarmak istemiyor muydun sen ? Bak cezasını çekiyor-"
"Kes sesini !"
Hızla ayağa kalktığı sırada başı dönse de umursamadı. Yılları birlikte geçirdiği arkadaşının sarf ettiği sözler daha önemliydi çünkü. Ruhundan bir parçasının koptuğunu hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our baby 👪 | Taekook
Fanfiction"Jungkook bizimle gelmek ister misin ?" "Hayıy." "Neden ?" "Ben çok ağlayım başınız ağyıy." "Ağrı kesici içerim." "Ne diyorsun Namjoon ya ?" "Başımız diyorum seokjin, gerçekten de ağrıyacak." | Namjin | | Sope | #1 sope 191121 #1 namjin 131221