İthaf;
Tüm konuşulanlara inat pes etmeyen ve pes etmeyecek olan Asi kızım için.
Tüm konuşulanlara rağmen bildiğini okuyan Deli kızım için.
1. BÖLÜM
11 MART 2020 ÇARŞAMBA
TUZLA / İSTANBULNadir olarak sıcak içebildiğim çayımdan bir yudum alıp, bardağımı önümdeki sehpaya bırakırken, hayatımın en değerli iki erkeğine huzurla baktım.
Babama ve oğluma...
Benim de ara ara başımı kaldırıp baktığım televizyona babam ile annem dikkat kesilmiş, önünde duran kâğıda bakarak, ciddiyetle konuşan sağlık bakanını dinliyorlardı. 1918'deki İspanyol gribinden sonraki en büyük salgın olan koronanın Türkiye'de ilk vakasının görüldüğünü duyuran sağlık bakanı, "Bir
vakayla salgın var diyemeyiz," diyerek muhtemel paniği de önlemeye çalışıyordu.Ancak gündüz kuşağı programlarında her türden kötü senaryoyu izleyip özümsemiş olan annem, panikle babama baktı.
"Artık işe gitmesen mi ömrüm? Senin kalbin de var. Hem yaşlısın da?..."
Babam kaşlarını çatıp anneme dönerken cümlede hiç takılmaması gereken bir yere takılmıştı.
"Ne dersin hanım? Ben yaşlı mıyım?!"
Babamın söylediğiyle gözlerim büyüdü.
Babamı çok mu pohpohlamıştım acaba? Kendini öyle genç sanıyordu ki başında kavak yelleri esiyordu...
Annem, babamdaki muhtemel andropoz etkilerine şaşırmış hâlde tekleyerek konuştu.
"Dede oldun ömrüm... Daha ne kadar yaşlanabiliriz ki?"
Hemen ardından babamın bu gençlik rüzgârına sinirlenmiş olsa gerek, "Ee canım, hem ben de anneanne oldum! Ben anneanne olmaktan gocunuyor muyum hiç?!" diye çıkıştı."Yaşlanmak demeyelim ona, olgunluk diyelim hanım. Sanki elden ayaktan düştük. Sen de!" diyerek gelen topu karşılamaya çalışsa da annem çoktan kontratağa geçmişti.
"Baban kesin andropoza girmiş Zeynep!" diyerek içimden alt yazı geçen Bilgiç Kız'a ek olarak Asi Kız çoktan pankartları açmıştı:
"Çünkü o da lanet olasıca bir erkek!"
Baba o, baba!
Hayır dede o, dede!İçimdeki seslerle kafam yine panayıra dönmüşken, bir annemin şutlarına bir de babamın çaresiz defansına bakıyordum. Kim
demiş kadınlar ofsayttan anlamaz, diye böbürlenmeye başladım.Annem zaten açık ara kazandığı maçta rakibini ezmelere doyamamış olacak ki mutfağa çay doldurmaya giderken hâlâ babama laf
sokmaktan kendini alamıyordu. Yaşlandıkça daha çok didişir olmuşlardı."Anneanne olmak koymuyor bana! Bir dedeyle evli olmak
koyuyor!""Ov..." diye mırıldandığımda babamın gıkı çıkmıyordu. Annemden golü fena yemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK VAKTİ
Dla nastolatkówVakit, vuslat vaktine çok hasret kala, Hazan vaktinin en karanlığında, Ne yaman bir ayrılıktır ki Muhtaç etti beni kırık hatıralara. Hiç bitmeyecek sanıp tam alışmışken gecemin karanlığına, Umulmadık vuslatın ışıkları vurdu ve vakit erdi şafağa... 🌅