Öncü o sabah huzursuzca uyandı zira dün geceden beri aklından çıkmayan bazı meseleler hususunda uykusuz kalmıştı.Bu düşünceler kara düşüncelerdi ve doğmaması gereken düşüncelerdi üstelik! Öncü sıkılı dişler arasından tıslayarak uykusuzca aralamıştı alev yangını mavilerini.
Hayattan tek bir dileği vardı o da annesinin mezarlıkta açan bir çiçek değil evinin bahçesinde açan bir gonca gül olmasıydı sanırım.
Çok küçük yaşta kimsesiz kalmıştı Öncü. Ağabeyi İlker belki bu durumu önemsemişti zira o tam anlamıyla babasının oğluydu. Annesine yaşarken bile dünyayı kabir azabı eden iki adamdan sadece biriydi.
Oysa Öncü bir kadının sulanan gözlerinin okyanuslardan daha boğucu ve derin olduğunu bilecek kadar anne kuzusuydu ufakken. Ve bir çiçeği koparmakla bir kadının ruhunu incitmenin eş değer olduğunu,bir insan kalbi kadar değerli mücevher olmadığını annesinden öğrenecek kadar da naif yetişmişti.
Elleri silah tutan bir mafya babası olmasına rağmen bunu kendine sürekli hatırlatıyordu.
Bütün bu kirli ve dolambaçlı ahlaksız işlerin yanı sıra anne yerine koyduğu Nisa Hanım'ı ve kızlarını korumayı içgüdüsel olarak bir gereklilik haline getirmişti. Dünya kan denizine dolacaktı. Ama tek damla sıçramayacaktı onların üzerine. Herkes her an ölebilirdi ama onlar yaşlı ve huzurlu kadınlar olarak yataklarında torunlarına veda ederek gideceklerdi.
Öncü'nün tüm savaşı ailesiyleyken korumaya çabaladığı yine ailesiydi.
O sabah masada farklı bir yüz daha vardı.
Bir kadın gibi uzunca dalgalı karamela renginde saçları omzuna dökülen ve yarım topuz yapmış Burçak ince ve narin bedenine askılı bir kot tulum geçirmişti. Bahçıvan tulumu ve geniş bir tişörtle onu küçük ve sevimli bir erkek bebeğe benzetiyordu Öncü.
Abisi tarafından ağlatılacak bir erkek bebek. Sıkılınca beşiğine bırakılacak ve kulakları patlayana kadar ağlamasından uyuya kalacak bir bebek üstelik.
"Aptal.."diye mırıldandı kendi kendine.
Henüz çok gençti. Muhtemelen henüz kendinden bir kaç yaş küçüktü. Ağabeyi ise on yaş büyüktü Öncü'den dahi. Muhtemelen Burçak ile aralarında uçurum vardı. Buna rağmen Öncü'nün dobra ve sivri dilinin aksine İlker de farklı meziyetler vardı. Ayak üstü büyülü yalanlar kurabilmek ve bunları güzelliklere inandırabilmek gibi..
Kot tulumuyla bahçeye kahvaltıya inen Burçak kızların yanına otururken Öncü kaş çatıp dikti gözlerini oğlana sinirle. Eşcinsel olması da feminen bir erkek olması da umrumda değildi.Erkekti. Erkek demek erkekti. Güvenilmezdi. Ve kız kardeşleri ile kız kardeşlerinin annesinin yanında olan bu yabancı erkek Öncü'ye sadece kıskançlık ve vahşet depolamaktaydı.
"Günaydın Karaca ailesi."diye mırıldandı Burçak tatlı tatlı hokka burnuyla tebessüm ederken.
"Günaydın Karaca ailesinin müstakbel üyesi.."diye keyifle sırıttı onun saçlarına dudaklarını gömen İlker ise.
Nisa Hanım her zamanki mutsuz gözlerle masayı süzüyordu. İlk zamanlarını hatırlıyordu oysa Öncü onun. Hayat dolu,cıvıl cıvıl dünyanın en güzel kadınlarını kıskandıracak kadar arzulanan bir hanımdı. Şimdilerde ise makyajla bile kapanmayan mutsuz yüzü botokslara rağmen gülmüyor ve ifadesizce duruyordu öylece. Fiziksel değil,ruhsal yaşlanmayı cerrahlar toplayamıyordu.
Hangi genç kıza sorsan güçlü bir mafyanın eşi olmayı "özel ve seçkin" sanardı herhalde o zamanlarında. Nisa Hanım da bu algının kurbanı olarak cebinde milyonlar olmasına rağmen prangasız esaretiyle duraksıyordu her adımında.
Burçak'ın olacağı gibi. Bir erkek olmasına rağmen kadınlardan daha bakımlı ve hoş saçları vardı. Güzel bir fiziği vardı ve yüzü bir sanat eseri gibiydi el kadar suratında. Küçük kalkık burnu dolgun minik ağzı ve iri biçimli gözleriyle...
Alayla güldü Öncü. Nisa Hanım ile karşılıklı otururken biliyor muydu çocuk gelecekteki haline baktığını ?
Ama Nisa Hanım bir kadındı; yavrulardı. Babası ne kadar sıkılsa ve vazgeçse de Ceylin ve Eflin'i verdiği için resmi eşinden kopamazdı.
Ama Burçak bir bebek veremezdi ağabeyine. Ve İlker çoğu zaman el ele Burçak ile bir yere adımlayamazdı gövde gösterisi yaparken. Zaten de biliyordu muhtemelen oğlanın ağlayarak evden kendi isteği ile ayrılacağını ya ..Neyse.
"Başlayın."dedi babası telefonundan gazete okurken. "Alıştın mı Burçak."
"Sağolun efendim.."dedi oğlan kızarırken. "Her şey için.."
"İstersen."dedi Ceylin tebessümle. "Abimlerle anlaşamazsan bizim yanımıza.."
"Okula geç kalacaksın Ceylin."diye girdi araya Öncü sinirle.
Elbette yabancı bir erkekle ikiz kız kardeşlerini ve annelerini yalnız bırakmayacaktı Öncü! Ağabeyi ve babası özel hayatlarını ulu orta yerde mide bulandırıcı şekilde yaşıyor olsa da Öncü hala özel zamanların yatak odasında kalması gerektiğine inanıyordu.
Ve otel odasının yataklarında.
Ne ucuz bir yosma karısına ne de sürtük bir oğlana evlerinde yer yoktu.
Oğlanın boğazındaki poğaça boğazına düğümlenirken babası göz devirdi. "Eflin, Celal ile yemeğe gideceksin. Düzgün bir şey giy."
"Ama baba.."dedi gömlek ve pantolon giyen kız yalvarır gibi Öncü'ye bakarken.
"Gitmeyecek baba."diye girdi araya Öncü.
"Ben buradayken kararlar ne zamandır evde sen tarafından.."
"Gitmeyecek dedim baba."diye girdi araya Öncü ikaz ederken. "Benim kardeşlerim senin kirli siyasetlerinin kurbanı değil. Gidip bir uyuşturucu baronuna hediyelik eşya gibi veremezsin evliliğini."
Uyuşturucu Baronu mu ?
Burçak elindeki çatalı yere düşürürken masadaki tüm gözler oğlanı bulmuştu.
Açıklama beklercesine döndü İlker'e lakin İlker telefonda bir şeyler yazmak ve karşısındaki mesajlaştığı kişiye gülmekle meşguldü yalnızca.
"İlker.."dedi Burçak yutkunup. "Sanırım..Sanırım mmh,geç kaldık hı?"
"Dur kahvem bitsin çıkarız canısı."diye mırıldandı mavileri başka bir odak noktası bulan İlker.
Oyuncağından çok çabuk sıkılmıştı anlaşılan.
"Çek defterini kabul etmeliydi."diye geçirdi esneyen Öncü. "Benim problemim değil."
"Sevkiyat ne halde?"dedi babası sinirle. "Bu gece de baskın yemediler umarım."
Sevkiyat ? Baskın.
Burçak ağlarcasına Nisa Hanım ve kızlara baksa da...
Böyle konularda kör ,sağır ve dilsizi oynamaya programlanmıştı evin hanımları. Onlar yalnızca bu olaylardan izole kalmakla ilgiliydi. Ve trend markalardan gelecek hediyelerle..
Burçak ağlarcasına Öncü'ye bakındığında masada sohbete dalan iki mafyatik adam sevkiyat muhabbetine devam etti.
Öncü ise Burçak'a hoş bir gülüş sundu.
"Aile saadetimize hoşgeldin...Hoşbuldun mu ailemizi. Karaca ailesinin müstakbel ...Oyuncağı ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasaklarda
Romance"Ben seni uzaklarda, ben seni tuzaklarda Ben seni yasaklarda sevdim, ben seni yasaklarda..." Tutulduğum aşkın adı yasak aşk. "Yasaksın..."diye yineledi. "Sen bana yasak elmasın."