Diz Dize

3.2K 260 73
                                    

Burçak'ın tek suçu ölüm döşşeğinde bir adama aşık olmaktı.

Burçak'ın tek suçu yıllar boyu içinde taşıdığı bu ağır yükle birlikte kendini dinleyen ve anlıyormuş gibi yapan ilk kişiye yüreğini açmaktı.

Oysa sanıyordu ki İlker dağıtılan bütün parçaları nazikçe toplayacak olan o adamdı. Oysa sanmıştı ki bir kaç ayda peri masalı gibi bir dünyaya adım atabilecek kadar sevebilmişti. Sevilmek güzel olacaktı sanmıştı.

Burçak sanmıştı ki karşısına çıkan adam onun anlattığı kalıplara bürünen ve ağzı iyi laf yapan biri değil de gerçekten ruhuna sahip olmak için can atan bir aşıktı.

Sanmıştı.

Sanmak.

Ne ağır bir fiildi.

Sanrı gibi.

Yatağın üzerinde iç çeke çeke ağlarken aklına gelen sevdasıyla birlikte ağladı hafifçe. O platonik bir çocukluk aşkıydı. İlker ise sağı solu belli olmayan dikenli bir adamdı.

Öncü kapıdan acıyla ona bakınırken evde yalnız olmalarının bilincinde dahi değildi ve mırıldandı yavaşça.

Evumuzun önünden dere akar denize
Yaşlansayduk sevduğum senun ile diz dize
Karayemiş dalinun, açti beyaz çiçeği
Bu sevdadan fayda yok geçirmişuz zamani

Yüce dağ değil idum duman sardi başumi
Sevduğum beni ağlar, ah benda sevduğumi
Kayik gelur uzaktan dalgalara karişmiş
Daha kavuşamadan mevlam ayriluk yazmiş

Öncü onun iç çeke çeke ve yorganlara sıkıca kavrayarak mırıldandığı şarkıyla birlikte boğazını temizledi. Sesi kadifeden,nefesi ipekten...

"Burçak."diye mırıldandı Öncü dudak ısırıp. "İlker'e bakma. Aileden falan değilsin."

Burçak daha şiddetli bir avaz avaz çığlık çınlatırken "Kes şunu!"

"Kesmiyorum ulan! Aileden değilsin. Daha ne kadar açık olayım. Siktiğimin Karaca'sı değilsin sen!"Öncü mavileri kızarana kadar bağırırken Burçak hiddetle inledi.

"Aileden değilsin işte! Gidebilecekken..Uçabilecekken niye burada emekliyorsun! Gitsene oğlum! Gitsene bu evden!"diye gürledi Öncü. "Hepsi yokken git.."

"G-Gidemem."diye fısıldadı Burçak. "O-O beni seviyor..Ben..Ben ona.."

"Sevmiyor."diye yanıtladı Öncü."Sevmedi. Sevmiyor. Sevmeyecek."

"Sen..Abine ..Düşman mısın!"

"Abim sevgi nedir bilmez."diye yanıtladı oğlanı Öncü sinirle. "Abim mahvetmeyi bilir. Onun tatlı dünyasına inanma. Seni oyuncaktan fazlası olarak görmüyor."

"Ama o herkesten farklı. O beni.."diye mırıldandı Burçak. "O beni gerçekten seviyor."

"Bugün sana o sözleri söyler miydi sevdiğin adam?"diye fısıldadı Burçak ile burun buruna gelen Öncü sinirle. "Sana ekmek elden su gölden yaşamak isteyen bir.." O sözü söyleyemeden yutkundu Öncü sinirle.

"O sinirinden ne dediğini bilmiyor..O tatlı kalpli biri."diye fısıldadı Burçak hüzünle. "Annesini kaybettiğinden beridir öfke kontrol sorunu var..Ben de gitmek isteyince..Korktuğu için."

"Annem öldüğünde zerre etkilenmedi."diye fısıldadı Öncü. "Sana yalan söyle.."

"Çıkar mısınız?"dedi Burçak yutkunup. "Sevgilim bazen..Bazen dozunu kaçırıyor."

Kapı zili çalınırken Öncü hiç bir şey demeden bile bile ateşlere yürüyen aptal oğlanın zaafiyet derecesindeki aşkına bakındı.

Henüz gideli yarım saat olmasına rağmen çiçekçiyi kapıya diken İlker bir kamyon dolusu gül getirtmişti kapının önüne.

Burçak sevinçle gülümserken kapıdaki notu okudu."Gülümün yüzünü soldurdum affetsin ; özür dilerim güzellik.."

"Beni seviyor.."diye fısıldadı Burçak eğilip gül dallarını burnuna tutarken.

"Dikensiz mi onlar?"dedi Öncü şovmen abisinin kapıya yığdığı cansız çiçeklere bakınırken.

Hep kopartırdı zaten böyle.

Koparttırırdı.

"Evet.."dedi Burçak tebessümle.

"Dikensiz gül olmaz."dedi Öncü alayla.

"Neden hep soğuk ve kavgacı birisiniz Öncü Bey? Ben sizi çözemedim."diye mırıldandı Burçak.

"Ben de seni Burçak Beycik?"diye sırıttı Öncü. "Bile bile canınızı yakıyorsunuz."

"Ben aşığım."diye mırıldandı Öncü'nün gözlerinin içine baka baka bastıran Burçak. 

Öncü kalbinde bir sızı hissetti en derininde kavurucu bir yangın gibi bedenini alevlere yürüten.

Burçak keskin bir dille süzdü mavileri. "Ben..Sevgilime çok aşığım Öncü Bey! Ve fikrim baki!"

"Sana."dedi Öncü bir sigara ateşleyip gül dolu kamyona bakarken. "Dikensiz gülü anlattılar mı hiç ?"

"Gül bir gün çok sıkılmış.
Diken o kadar dikenli ki, kim elini atsa dikenden geri çekiyormuş elini. Gül dayanamamış dikene bağırmış.

Yeter artık nedir senden çektiğim. Beni sevenler senin yüzünden bana dokunamıyor diye.
Diken çok üzülmüş bu duruma ve güle sormuş.
Ne yapmamı istersin, söyle senin için ne yapabilir?.

Gül cevap vermiş; yeter git başımdan rahat bırak beni, seni istemiyorum demiş.
Bunu duyan diken boynu eğik bir şekilde gülü terk etmiş.
Gülü dikensiz gören her el gül ü tutmaya başlamış.
Bir zaman sonra gül incinmiş kırılmış dağılmış. İşte o zaman dikenin kıymetini anlamış ve dikene bağırmış

Gel ne olur gel kurtar beni, virane oldum yaban ellerde.
Bu duruma dayanamayan diken koşa koşa gelmiş dikene sarılmış tekrardan ve güle demiş ki; sen beni yolladın ama yaban ellerde virane oldun, benim kıymetimi bilemedin.
Gül sormuş; senin kıymetini nasıl anlayabilirim ki, bana olan faydan nedir?

Diken cevap vermiş; seni tutmak isteyen her el önce beni göze almalı, göze alan kişi ise seni gerçek seven olmalı der ve gülü kucaklar."

YasaklardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin