Evde Tek Başına

3.2K 262 62
                                    

Bir gece apar topar yurtdışına çıkmaları gereken babası ve abisine bakınıp göz devirdi Öncü.

"Meksika sınırında mallar kalmış...Amerika sınırı üzerinden sevkiyat verilecek."diye yanıtladı İlker babasına.

"O zaman Washington DC üzerinden geçeriz."diye mırıldandı babası ifadesizce. "Malum şu iş adamlarıyla da randevu vardı erkene çekeriz.."

"Bilet ayarladılar mı?"

"Söyledim baba."diye mırıldandı İlker.

"Sen gelmeyecek misin Öncü?"diye sordu İlker. "O daha sert vuruyor baba, gel kardeşim pataklayalım.."

Burçak titrek bir nefes verip boş gözlerle duvarı süzerken Nisa Hanım ve kızlar da suskunca ellerindeki telefonlarla ilgileniyordu sanki neyden bahsedildiğini bilmiyormuşçasına.

"Kıymetlilerini bırakmaz o."diye alay etti babası. 

"Sizin aksinize."diye mırıldandı Öncü. 

"B-ben.."dedi Burçak dudak ısırıp. "Ben arkadaşlarıma gidebilir miyim sen gelene kadar?"

Anlamasını umut ediyordu bu adamın onu.

Kafede karşılaştıklarında gide gele yüreğini açmıştı İlker'e. Kara sevdasını biliyordu. Burçak uzaktan sevmişti birini. Öyle sevmişti ki yıllarca susmuştu biriktirmişti içinde aşkını.

Ölüm döşeğindeki çocukluk arkadaşına aşıksa bir insan kavuşması nice dağlar aşmak demekti. Sağlıklı ve güzel günlerinde aşkını söyleyemeyen Burçak ölüm döşeğinde ancak gözlerini kapadığında fısıldamıştı ona olan platonik aşkını.

Ne zor bir şeydi,bir alışkanlığa veda etmek gibi.

Öyle güzel ve uzaktan sevmişti ki Burçak ,Giray'ı. Sevdiğini söylemeye de cesareti olamadan söylemişti. Uzaktan,kimsesizce,korkarak,beklentiye girmeden sevmişti.

Ve gözleri kapanana dek fısıldayamamıştı bile aşkını.

Ama onu seven çocuk yüreğine hiç kimseyi de almamıştı Burçak.

Yıllar sonra kafede karşılaştığı ve güzel bir mucizeyi anımsatan İlker gelene dek elbette. İlker öyle güzel çalmıştı ki kalbini. Burçak neredeyse eli ayağı titreyene dek heyecanla İlker yolları bekler olmuştu. İyi bir ailede,varlıklı bir işte olduğunu biliyordu Burçak. Kendisinin aksine anlayışlı ve kabul eden bir ailesi vardı.

Kendisi gibi "ölmesini" söylemeyen. "Onursuz" diye nitelendirmeyen...

İlker ona öyle ilgi delisi hali vermişti ki Burçak ayakları yerden kesildiği gibi kapılmıştı bir kaç aylık bir yabancının peşinden.

En azından evde tek bırakmamasını ve buraya yabancı olduğunu hatırlamasını dilerdi İlker'den.

"Çıkamazsın Burçak. Otur bizimkilerle. Öncü gelmiyorsa salmaz zaten sizi."diye mırıldandı İlker.

"Ama ben.."

"Sen de ailedensin. Herkes senin üzerine oynar."demişti İlker sinirle. "Otur şuraya !"

"İlker."demişti Burçak titrek bir sesle. "Benim hiç bir şeyden etkilenmeyeceğimi."

"Etkilenmiyorsun zaten. Ekmek elden su gölden..Yat,kalk,otur.Hayal ettiğin hayat değil mi zaten?"diye fısıldadı İlker.

Duymamış olduğunu düşünüyordu lakin Burçak yapılan imayı duymuştu.

Hıçkıra hıçkıra odaya çıkarken merdivenleri üçer beşer adımlıyordu Burçak.

Ekmek elden su gölden sırtını İlker'e yaslayarak hayat süren bir yaşam formu olmak istemiyordu ki!

O sadece sevgi istiyordu.

Anlaşılmak istiyordu.

İlk anda tanıştığı ve kendini tanıtan İlker'in bıkmadan onu dinlemesini ve ilgi göstermesini istiyordu. Ellerinden tutup uzun uzun hayatını dinleyen ve sözler sayıklayan İlker'i istiyordu.

Ceylin sinirle ağabeyine döndü. " Bu çok çirkindi abi...O bunu hak etmedi.."

"Ne tanıyosun da neyi savunuyorsun?"diye mırıldandı İlker kardeşini süzüp. "Derdin ne kız senin?"

"Abine dil uzatma. Özür dile abinden."diye yanıtladı babası ise.

"Asıl onlar Burçak'tan özür dilesin. Ceylin haklı."diye mırıldandı Eflin kaş çatarak. "O öyle biri değ.."

"Biz çıkalım kızlar. Yazlık eve geçelim."diye mırıldandı Nisa Hanım nihayet baş belası üvey oğlu ve kocası evden uzaklaştığında anne kız vakti değerlendirmek için.Zira Öncü'yü severdi. Öncü genelde ne kızlarına ne kendine bulaşmaz ,serbest kalmalarına izin verirdi. Bazen aşırı korumacı da olsa...

"Ne haliniz varsa görün."diye mırıldadı İlker omuz silkip. "BURÇAK!"diye gürledi kapının önünden. "Hadi annemler gidiyor."

"Onu."dedi Öncü dişleri arasından. "Rahat bırak."

"Sevgili kardeşim vicdana mı geldi?"diye mırıldandı İlker göz devirip. "O benim sevgilim. O benim. Nasıl canım isterse öyle davranırım Öncü. Ve sen Bay Mükemmelik yapamazsın bana!"

"Sevgilinse sevgilin gibi davran ucuz escortların gibi değil."diye yanıtladı Öncü sertçe.

"İster ucuz escort gibi ister sevgilim gibi davranırım ve seni bağlamaz."diye gürledi İlker. "Ben ona aşığım. O da bana. GİRME ARAMIZA!"

"Siktir git amına koduğumun."diye gürledi Öncü tek bakışıyla İlker'i susturup babasının arkasına saklandırırken. "Köpek getirir gibi eve getiriyorsun, barınağa bırakır gibi kaçıp gidiyorsun? Senin manitalarının sorumluluğu bana mı !"

"Daha düne kadar çek defteri fırlatıp evden kovan yosma diyen sen değil miydin ? Ne oldu."diye mırıldandı İlker. "O beni böyle seviyor Öncü. Kapa çeneni."

"Cehenneme gidin."diye mırıldandı Öncü odasına çıkarken.

Kendine bir viski almak üzere odasına gitse de İlker'e ait odanın içinde duvarlara bakarak ağlayan ve mırıldanan oğlanla acıyla yutkundu.

Bu his viskiden bile acıydı.

Oyuncak,oyuncak olduğunun bilincine henüz varıyordu zira...

YasaklardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin