Kapan

2K 199 87
                                    

--------Vote ve Yorum Bırakmayı Unutmayın----

Ölümün soğuk yüzüyle tanışmaya lüzum var mıydı ?

İnsan düşmanını kaç kez tek bakışta öldürürdü.

Yeraltı dünyasında tamamen tek bir bakışla yetmezdi öldürmek sanatı. Bu yalnızca kan dökme sanatı olurdu. Öldürme sanatı birbirinin bölgesine çöreklenerek onu "döndürmek" demekti.Eskiden gelen adetler eskilerde kalmamıştı.

Hala kurşunla öldürmek yerine soyadları birleştiren evlilikler kızlar üzerinden devam ediyordu.

Hala erkek varisler piyasanın geleceğini belirliyordu.

Hala karteller piyasanın en çok kazananlarıyken kadın pazarlayanlar ise onlarla birlikte zirveyi tırmanıyordu.

Hala birileri kirli paralarıyla birlikte ellerindeki kire kir katarken bir yoksul açlıktan ölüyor ya da bu olayların ucu ona dokunduğu için can veriyordu bile isteye.

Ve hala yeraltının önde gelen aileleri dünyanın tek hakimiymişçesine seçkin bir zümreye ait olduklarını belirten ukala bakışlarla insanlara çöp gibi bakmayı sürdürüyordu. Kontrol altında tutabilmek için birbirilerinin ilk doğan oğullarını "himayelerine almak" adı altında evde esir etmek gibi. Ya da kızlarıyla evlilik yoluyla taht oyunlarını yeniden oynamak gibi.

Ya da insan canını ucuz bir ham madde pazarı gibi kaynak olarak görmek ve zamanla -zamansızca tüketmek gibi.

Öncü'nün yangın mavileri huzursuzca seğirirken kalbindeki ılık meltem onu asla yalnız bırakmıyordu. Alkolden gelen yanma olduğunu düşündüğü his bütün vücudunu ele geçiriyordu altın varaklı lüks saray avlusunda.

Evet. Bir saray avlusunda davet veriyordu yeraltının en seçkinleri. Yer üzerindeki aklanan, geceleri ise yer altında kirletenler..

Bütün gözler Karaca ailesinin küllerinden bir anka kuşu misali yeniden doğuşuna tutuklu kalırken Turan Karaca kabaran göğsüyle birlikte her zamanki üstten bakışlarını yollayarak "Yıkılmadım." mesajını veriyordu davetlilerin hepsine. Ve eşi ve kızlarıyla birlikte ne kadar güçlü olduklarına dair bir algı çizmeye devam ederlerken İlker'in omzuna pat pat yapıp dayak yemekten algısı kapanmış ve makyajla yaraları bile zor kapanmış olan en büyük oğluna bakındı.

Hala bir Karaca İmparatorluğu varmış gibi duruyordu dışarıdan buna emindi.

Lakin henüz yemek başlamadan önce duydukları ayak sesiyle birlikte duraksadı. Geniş yüksek bir balkon vardı organizasyon salonunda ve en tepede bir balkona sahipti yüksek perdeli.

Sanki herkesi karıncalar gibi görebilecek tepedeki akbabanın konumuydu.

Bir Uluhanlı olarak; Uluhanlı ailesini Uluhanlı yapan dedesinin akbaba kanatlarında.

Öncü boş gözlerle ona bakındığında kır saçlı tombul yaşlı adam elindeki kadehe çatalla vurup seslendi herkese balkonda.

"Hoşgeldiniz sevgili ahbaplarım."diye mırıldandı adam tıknaz nefesiyle. "Bugün burada bulunmamızın şerefi olan aile için kadehlerinizi son kez kaldırmanızı rica edeceğim sizden,onları aramızda bir bütün olarak görmek bir şereftir bizim için."

Herkes şaşkınca birbirine bakınırken kadehler rastgelen kalktı havaya.

Gülümsedi Uluhanlıların en kara yüreklisi olan yaşlı adam. Dede bile demeye dili varmadığı.

"Elbette Karaca ailesinden bahsediyorum, şeref konuklarımız olarak."diye mırılandı.

Turan Karaca bütün gözler kendindeyken dik omuzlarla gururlu bir gülüşle etrafı süzerken kasıldı en büyük oğlunun omzuna elini sarıp kendisini izleyenlerin gözlerine "Ben döndüm.."mesajını bırakarak.

Balkondan kadehle  birlikte konuştu en yaşlı Uluhanlı.

"Sevgili eski damadım Turan Karaca'nın hapislerde çürümesine içim asla el vermezdi..."diye mırıldandı yaşlı adam.

Etraftan fısıltılar yükselirken Öncü içine dolan ılık hisle kasıldı.

"Zira onun devlet güvencesi altında, uzun yıllar sıhhatle esaret yaşaması asla kabul edebileceğim bir durum değil."diye yanıtladı Uluhanlı gür bir sesle. "Bu gece Turan Karaca ve ailesine ....Özel bir gece.."

"Seni çıkardım çünkü seni öldürme şerefini ancak kendim tadabilirim ve bunu devletle dahi paylaşamam!"diye gürledi gür bir sesle.

Yaşlı adam balkondan silahını uzatırken gür bir sesle bağırdı Turan Karaca'ya.

"İnim inim inleyerek can çekiş, sen ve oğulların.."

Kurşunlar denizinde Turan Karaca beynine isabet eden bir kurşunla yere yığılırken beyaz dantel süsü kızıla boyandı.

Kurşunlar denizinde  karnından bir kurşun yiyen İlker Karaca yere yığılırken zemin onun kanıyla ıslandı.

Masadaki gürültüler artınca kızlar ve anneleri birileri tarafından sırtlanıp oradan uzaklaştırılırken silahın ucu Öncü'yü buldu.

Sonunda diye düşündü Öncü kurşun denizinde can vermeden hemen önce.

Sonunda Karaca İmparatorluğu tamamen çöktü.

Ve son kalan Karaca olarak Öncü de son nefesini vermekle burun burunaydı.

Nihayet.

YasaklardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin