Burçak'ın karamela rengi sıcak tutamları yoktu uzunca omzuna savrulan.Burçak'ın sıcak,biçimli ince belinin kıvrımları da yoktu.Öncü bir ruh gibi uzandığı yatakta bağdaş kurarak oturmayı sürdürürken uzun vadeli alkol kullanmının gerçekten aklında yitimlere neden olduğu şüphesini en içinde hissediyordu.
Onun hayaliyle başka birine dokunmuş olabilirdi.
Onun düşüyle bir başka ona benzeyen bedene savrulmuş olabilirdi rüzgarda yönünü kaybetmiş,pusulasız bir ruh gibi. İçeride ki hizmetli kızlardan birinin onun kilosunda ve ebatında olması, benzer saç rengi sahibi olması Öncü'nün yangın mavisi gözlerindeki alev yangınlarını silip yok ediyordu. Dalgaların kıyıya vurup kum taneleri al aşağı edişi gibi..
Deliriyor muydu ?
Aklını mı yitirmişti ?
Neden teninde soğuk saten ve ipek kumaşlar vardı da çiçek bahçesi gibi kokan ince bilekli oğlanın hoş sıcak teni yoktu o halde? Deliriyorsa ya da ölmeye bu nedeni yakınsa neden hala can vermemiş halde yaşıyordu.
Pandora'nın kutusunda dünyadaki tüm felaketlerin dünyaya salınması lakin Pandora kutusunda son kalan şeyin umut oluşu gibiydi Burçak'ın hayali varlığı. Bunca kirin,pasın ve pisliğe bulanmış katran siyahı gecenin içinde Öncü'nün hayatına bir güneş gibi doğmuştu ve Öncü karşı konulamaz halde hayaliyle bile kavrulup yanıyordu. Mecnun'un çöllere düşüşü gibiydi düşüşü.
Lakin o bir gün el ele kavuşabileceği Leyla uğruna Mecnun olmuştu. Öncü ise silahlarla,kanla boyalı bir pisliğin,yeraltının en derinlik ve ücrasına doğru çekmekten öteye gidemeyecekti güzelini.
Ve böylece hayal mi gerçek mi ayırt edemediği tatlı koku yeniden odaya dolmuş ve telaşla kızaran yanaklarıyla soluk soluğa kapıya yaslanmıştı.
"Ö-Öncü!"diye gürledi üzerinde bilekten katlanma bir kot pantolon ve salaş kısa kolu tişört olan oğlan iri gözleriyle.
Odaya yasemin,papatya ve gül kokusu dolarken hanımelinin kendini hissettirdiği notalarla birlikte yumdu Öncü gözlerini.
"Sen gerçek değilsin, zihnimin oyunusun."
"Sen uyanmadan yetişirim sandım.."dedi hararetle yutkunan oğlan nefeslenirken. "Özür dilerim sevgilim...Çok özür dilerim."
"Sen sadece.."diye fısıldadı Öncü kan çanağına dönen ve allak bullak zihniyle. "Kaybettiğim ve asla sahip olamadan kaybetmiş olduğum aşkımın yansımasısın.."
Burçak burukça tebessüm edip koşmaktan kızaran suratıyla adımladı yatağa. Her adımı çiçek bahçelerini odaya ,burnundan içeri dolduruyordu Öncü'nün.Ve ciğerine dolan karşı konulmaz nefesle birlikte Öncü bu bir zihin oyunuysa bile sonsuza dek orada kalmayı yeğlerdi.
"Sana bir konuşma borçluyum.."diye yutkundu oğlan Öncü'nün yüzünü parmak uçlarıyla okşarken. "Her şey bizim içindi.."
"Sen gerçek.."
"Gerçeğim.."diye fısıldadı sıcak nefesiyle eğilip bir öpücük konduran oğlan. "Ben gerçeğim...Ben seninim. Buradayım...Alkolden gelen bir hülya değilim. Benim.."
Burçak derin bir nefesle hıçkırıp sarıldı kumral adamın boynuna ve acizce fısıldadı. "Öldüğümü düşündürüp seni kahrettiğim için üzgünüm ama yaşamak için başka hiç bir fırsatım kalmadı. Bana..Bana asla gül bahçeleri vaat edilmedi ki. Her zaman ısırganlar ve dikenli yollarda yürüdüm. B-Bu sefer de gül bahçelerini hayal edemezdim. Isırgan ve dikenli yollarla gelebilirdim ancak."
Yangın mavilerden bir damla süzülürken kirli sakallara hasretle okşadı bir tutam gözyaşını Burçak öperek.
"Seninle birlikte o evden çıkmam gerekirdi. Bana kızdın. Bana aptal bir kenar süsü olduğumu söyledin ama.."diye fısıldadı Burçak. "Deliğimi binlerce adama doldurmak ve leşimi bahçeye sergilemekle tehdit eden biri ile bu...imkansızdı. Öncü, senin gücünü gördüm. Öfkeni de gördüm. Beni kurtarırdın. Beni herkesten ve her şeyden kurtarırdın.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasaklarda
Romance"Ben seni uzaklarda, ben seni tuzaklarda Ben seni yasaklarda sevdim, ben seni yasaklarda..." Tutulduğum aşkın adı yasak aşk. "Yasaksın..."diye yineledi. "Sen bana yasak elmasın."