KT ♣ Bölüm 10

2.1K 325 384
                                    

Selam benim canım KT severlerim..

Kısa bir aradan sonra geldim nihayet. Yeni bölümü keyifle okuyun..

Sevgili AysemGoren senin yorumlarını görünce aklıma duş olayının gelip durmasına atıfta bulunmadan edemedim. Seviliyorsun ❤❤❤


Sabır, gereğinde fazla abartılan ve taşıyabileceğinden fazla anlam yüklenen en talihsiz kelimeydi ona göre. Sabretmek bir çeşit erdem sayılmakla birlikte daha küçük yaşlarda insan beynine parazit misali yerleşerek içten içe boyun eğmeyi öğretirdi aslında. O kendisini sabırlı biri olarak betimlemezdi asla. O, amacına ulaşmak için zamanı etkili kullanır, geçen sürelerde planın adımları nakış nakış işlerdi. Sessizliği ve kabullenmiş görünüşü sabırlı olmasından gelmezdi asla, bazı olaylar karşısında tepkisiz kalması ise kesinlikle Allah'a havale etmesinden değildi. O sırasını beklerdi daima. Satrançta rakibinin kazandığını düşünmesine sebep olacak kadar taş kaybettikten sonra hızlı bir hamleyle onu bozguna uğratmak gibiydi onun bekleyişi. Bekliyordu, sıranın kendisine gelmesini heyecanlı bir tutkuyla bekliyordu.

Alin bir sabaha daha odasında kendisini izleyen Brian ile başladığında sessiz kaldıysa, tepki vermediyse bunun asla ama asla sabırla alakası yoktu. O sadece sırasının gelmesini bekliyor, doğru zamanda sonunu yazacağı adamın atacağı tek bir yanlış adamı bekliyordu.

"Günaydın." diyen Brian'ın karşısında yine çarşaflarla kendisini mumyaladıktan sonra en sakin sesiyle konuştu.

"Daha kaç kere söyleyeceğim Brian. Tipim değilsin, aksi halde şimdiye dek beni her gün izleyen adamdan etkilenerek odamda kalmanı teklif ederdim."

Brian'ın söylediği sözlerden etkilenmediği belliydi. Keyifli bir ıslık çalarak kahvaltısını kucağına koyduğunda Alin, yatakta kahvaltı olayının ne kadar sıkıcı olduğunu düşünüyordu. Mis gibi ormanın içinde, bahçede kahvaltı yapabilmek varken o, sebebini bilmediği bir şekilde her Allah'ın günü Brian'ın bakışları altında çarşaflara sarınarak yapıyordu kahvaltısını. Çayından seçme şansı olmadığını düşünerek büyük bir yudum aldıktan sonra Brian'a verdi dikkatini.

"Çocuklar şehre inecekler bugün Alin. İstediğin bir şey var mı?"

"Çoook." dedi Alin. "Öncelikle çizim yapmam için gerekli olan her malzeme. Sonra daha insancıl ve kapalı kıyafetler yani eşofmanlar, bulabilirlerse asma yaprağı. Canım sarma çekti çok. Her çeşit tatlı. Ha, bir de yayla ok!"

"Söylediklerinin yarısını anlamadım ve yay ile oku ne yapacaksın merak ettim doğrusu."

"Götüne sokacağım." dedi Alin Türkçe ve ardından yine İngilizce konuşmaya devam etti.

"Hobim Brian. Gerçi Jackson istesem benim için yapar muhtemelen ama sen bana bir tane en profesyonel olanından aldır."

"Henüz o aşamaya gelmedik Alin. Kendine veya içimizden birine zarar vermen riskini göze alamam. Önce psikolog!"

"Anladığım kadarıyla psikologlarının soyuna kıran gelmiş, baksana önce psikolog deyip duruyorsun ama henüz gelen giden yok."

"Bugün adamlar araştıracaklar ve yakında bir tanesi senin derdine deva olmak için adaya gelecek emin ol."

Alin, Brian odasını terk ederken arkasından kafasına vazo fırlatmamak için zor tuttu kendisini ve yataktan çıkarak odasındaki masada kahvaltı yaptıktan sonra kaledeki diğer patikaları dolaşmak için üzerine bir şeyler giydi. Duş almamış olması bazıları tarafından yadırgansa da ömrünün her anında, her adım attığında yıkanmak onun kaleminde yoktu. Bu özelliği nedeniyle bazen Varis Yuvası kızları tarafından pasaklı olmakla suçlansa da o, kıymetli tenini gereğinden fazla tartaklamaya ciddi bir şekilde karşıydı. Ayol, çamaşırlar bile sık yıkandığında solup eskiyordu. Bunu bile bile her saat başı duş alır mıydı insan?

KAÇINILMAZ TUTSAK (AŞK-I KİMYA) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin