Selam benim canım KT bekleyenlerim...
Ve sevgili AysemGoren iyi ki doğdun ve iyi ki kesişti yollarımız❤❤
Biraz da Brian cephesine bakalım diyorum. Bakalım o ne alemde?
Keyifle okuyun canlarım...
Gözünü açtığında Türkiye'de, o dağ başında bulunan köydeki evdeydi. Kendisi yılların getirdiği olgunluğa kavuşmuş olsa da onu hayata döndüren çift hiç değişmemişti geçen yıllar boyunca. Huylarının değişip değişmediğini merak etti Brian. Onunkisi pek değişmiş sayılmazdı. Yine tehlikeli işler peşinde ve yine yaralı bir şekilde yatıyordu evin kendisine küçük gelen yatağında.
Ve artık dayanamayacağı kadar yorgun hissediyordu kendisi. Geçmiş bir zamanda bu dağ evi ona yeni bir amaç, yaşamak için yeni bir sebep vermişti. Şimdi de öyle olmasını umuyordu ama göz kapaklarına yıllar sonra ilk kez söz dinletemiyordu Brian. Biraz uyuması gerekiyordu sadece. Dinlenecek, iyileşecek ve en sonunda Alec onu yine bulacaktı nasılsa.
Uyandığında yanında Muhammet ile bir mevzide konuşlanmış olarak buldu kendisini. Buraya nasıl ve ne zaman geldiğini hatırlamıyordu ama kolunu kontrol etti ilk önce. Tetiği çekebilecek kadar iyileşmemişti.
"Hepsi ölecek." diyerek yüksek sesle bağırdı Muhammet.
Kimin, hangi sebeple ölmesi gerektiğini sormadı Brian. Sormazdı zaten ama bu kez içten içe merak etmişti. Suriye'ye niye gelmişti yıllar sonra ve niye yine sormadan sorgulamadan öldürme kararı almıştı? Daha önce Kemiklere katılmak için düşmüştü yollara ama bu kez amacının ne olduğunu kendisi de bilmiyordu.
İstemiyordu ama silahını yaralı kolunun izin verdiği ölçüde kavradı. Dikkatini vererek karşıdan gelen askeri araca nişan aldı ama ortalık birden toz bulutuna dönünce hedefini değil görmek, gözlerini bile açamaz hale geldi. Feci bir rüzgar çıkmıştı sonrasında ve o, yaralı kolundaki parmaklarının artık çalışmadığını fark etti. Toz fırtınası nedeniyle gözlerini açamasa da silahının parmaklarının arasından kayıp gittiğinin farkındaydı. Sırt üstü uzandı yarım saat kadar ve hava o kızgın yakarışını sonlandırdığında bir asker gördü karşısında. Son duası yoktu Brian'ın. Yıllar önce annesiyle babasının öldüğü gece etmişti o duayı, daha fazlasına gerek görmüyordu. Göğsüne doğrultulan silaha gülümseyerek baktı. Kurtuluşuydu belki de bu an. Adamın yüzüne değil tetikte yavaşça hareket eden parmaklarına baktı ve tetik sona geldiğinde sıçrayarak uyandı yatağında.
Gözlerini açmasıyla birlikte başında toplanan kalabalığa değil Alin'e odaklandı. Derinlerde bir yerlerde duyduğu ses, onun merhem gibi ruhuna iyi gelen, tüm hücrelerine dolan o narin sesiydi. İyi görünüyordu Alin ve bu yeterliydi Brian için. Sonrasında kolunu odaklandı. Kabuslarındaki kadar kötü değildi yarası ama parmaklarını kıpırdatırken bile yoğun bir çaba harcaması gerekmişti. Hiç uygun olmayan bir zamanda, sırf çenesine sahip olmadığı için üstelik hiç olmaması gereken bir yerden yaralandığı için lanet etti kendisine. Olası bir risk anında Alin'in can güvenliği için bir tek kendisine güvenebilirdi ama o aptallığından Alin'i gereğinden fazla tahrik ederek tek koluyla savaşmaya mecbur kalmıştı.
Savaşmakta sorun görmüyordu Brian. Kanını son damlasına kadar akıtabilirdi amacı doğrultusunda ama Alin'in varlığı yok mu, işte o çaresiz bırakıyordu kendisini. Onu canlı ve ne yalan söylesin en çokta çıplak seviyordu. Varlığı için hiçbir riske, riskin düşüncesine bile katlanamıyordu.
Ne kadar süre uyudu, kabuslarla dolu dünyasında ne kadar derinlere daldı bilemiyordu ama hala çok güçsüz olduğunun farkındaydı. Cole'dan biraz bilgi alacak ve ardından biraz daha dinlenecekti. Önce odadaki adamlarını çıkardı ve sonra Cole'un açıklamalarını dinlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇINILMAZ TUTSAK (AŞK-I KİMYA) (TAMAMLANDI)
RomansaAşk ve diğer tüm formüller... EYLÜL 2021/ #hüzün 1. TEMMUZ 2022/ #romantikkomedi 1. ŞUBAT 2023/ #kimya 1. +18 BU KİTAPTAKİ KİŞİ VE OLAYLARIN GERÇEK HAYATLA ALAKASI YOKTUR!