KT ♣ Bölüm 29

1.7K 286 123
                                    

Selam benim canım KT severlerim..

Yeni bölümü keyifle okuyun ve biraz da yorum yapın yahu, düşüncelerinizi merak edip duruyorum.


Odasının balkonunda ellerini tırabzanlara dayamış kalenin bahçesinde talim yapan adamlarını izliyordu. Bir süre önce kaledeki odasına sevdiği kadın ile birlikte yeniden yerleşmiş işlerinin başına geçerek kontrolü ele almıştı. Alin'in onu vurmasının tek iyi yanı vardı onun açısından. Birimden iki doktor ajan hala iyileşmediği gerekçesiyle koridorun sonundaki odalara yerleştirilmiş olduğundan Alin konusunda daha az endişe duyuyordu. Axel Wilson, bülbül gibi şakırken meclis üyesi O'Connor iki adamına mal olmuştu. Ne kadar kötü olurlarsa olsunlar alışmıştı Brian adada yaşayan adamlara. Onları suçlayamıyordu aslında. En çaresiz anlarında onları tuzağa düşürerek bu yola sevk eden Gregor'dan başka kimse suçlu değildi onun gözünde. Kaldı ki Gregor nedeniyle kendisi de türlü pis işlere bulaşmış, Alec olmasa belki de çoktan kül olmuştu. 

Yadırgayamıyordu.

Yadırgayamayacak kadar kötü anlar yaşamıştı geçmişte ve o çaresizlik hissiyle düşünmeden sadece ilkel benliği ile hareket etmiş, kim bilir ne kadar çok kötülük yapmıştı.

Ve şimdi ona beklediğinden de fazla sadakat duyan adamlarına baktığında onlara suçlu demek zor geliyordu diline. Kendilerine verilen emirleri, sonsuz minnet duygusuyla yerine getirmişler ve adada yaşayan bu topluluğu aileleri olarak benimsemişlerdi.

Benjamin mesela, adaya en genç yaşta yerleşen kişiydi. Babası belli değildi kendisinin. Bağımlı bir annenin hatırlamadığı bir gecede, hatırlamadığı bir adamdan sahip olduğu çocuktu.  Hamile olduğunu bile beşinci ayında anlayan ve doğurduktan sonra yanında kaldığı beş yıl boyunca çocuğuna türlü işkenceler yapan bir kadının oğluydu. Benjamin hatırlamıyordu ama Gregor onu kadın çocuğunu bir takım sapkınlara satmaya çalışırken bulmuştu. Kadının istediği meblağı ödediği gibi adaya getirmişti Benjamin'i ve iyi bir eğitim almasını sağlamıştı. Şimdi ekip başı olan Benjamin'e sorsalar, Gregor yerine binlerce kez ölmeyi kabul ederdi.

Sonra Jackson, dezavantajlı bir bölgede dünyaya gelen ucuz patlayıcılar ve hırsızlıkla geçinmeye çalışan bir çocuktu. Çetelerin eline düşmüştü küçük yaşlarda ve bir gün zengin bir iş adamı olan Gregor'ın arabasını soymaya çalışırken yakalanmış, Gregor'un güçlü kolları altındaki yerini almıştı.

Michael'i hastanede ölen annesinin başında bulmuş devlet onu güvenirliği oldukça tartışmalı olan koruyucu ailelere vermeden önce alıp adaya getirmişti. Her bir adamda aynı süreci tekrar etmişti Gregor. Küçük yaşlarda, en çaresiz oldukları anlarda ellerini tutmuş, kendisi için yararlı olacağını düşündüğü eğitimi aldırmıştı. Adamların sadakatinin büyüklüğü şaşırtmamalıydı onu. Yoksulluk ve sefaletten sonra iyi bir ev, eğitim ve aileye kavuşmuşlardı. Kabul görmek, değerli hissetmek en temel ihtiyaçlardan olduğundan adamlar onları her yönüyle kabul eden bu adaya ve onlara bu imkanı sunan Gregor'a gönülden bağlıydılar.

Gregor'un tek istisnasıydı Brian ve o, sık sık düşünürdü bunun üstüne. Her ne kadar Gregor'un kişilik tahlilleri üzerine uzun uzun çalışmış olsalar ve dikkatini Brian'a çekebilmek için türlü oyunlara girişseler de Brian ne bu adaya ne de adada yaşayanlara benzemiyordu. Kaldı ki tüm savaş eğitimlerine rağmen adamların diğer konulardaki eğitim düzeyleri düşüktü. Oysa Brian bir profesör olarak katılmıştı aralarına.  Gregor,  geldiği ilk günden beri ona adamı gibi değil, dostu gibi davranmıştı ve Brian o anların her birinde düşünüp durmuştu. Acaba Gregor içinde bir yerlerde, karanlık bir gecede, gözleri önünde öldürdüğü anne babasının yanından ayrılmadan önce gözlerine bakarak nasihat verdiği o çocuğu hissetmiş miydi? Gregor'un o gece onu niye öldürmediğini bilemeyeceği gibi bunu da bilemeyecekti hayatı boyunca.

KAÇINILMAZ TUTSAK (AŞK-I KİMYA) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin