Selam benim canım KT bekleyenlerim...
Uzun bir aradan sonra beraberiz. Beni merak ettiniz biliyorum. Fena sayılmam diyeyim. Önce geçmiş bayramınızı sonra da anneler gününüzü kutluyorum canlarım. Özledim sizi. Bölümü yorumlara boğalım olur mu? Bugün evde yalnızım ve telefonumla istediğim kadar vakit geçirme şansım var.
Yeni bölümü keyifle okuyun...
Alin, Toprak ve Demir'den kimseye itiraf etmediği hislerinin imkânsız olduğuna dair uzun uzun nutuk dinledikten sonra güncellenecek olan ada planını dinlemek için bir süredir onları bekleyen kalabalığın yanına gitti. Dışarıdan bakıldığında sakin görünebilirdi ama içten içe kaynıyordu aslında. Türlü düşünceler beyninden maraton koşarcasına geçerken gözlerini Brian'dan mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışıyordu. Brian babası ilk baskın yaptığında korkma demişti ona. Her ne olursa olsun onu kurtaracağına dair yemin etmişti adeta ve Alin, üstelik Brian da duyduğu halde ısrarla öldürülmesini söylemişti.
Her bitiş farklıydı Alin'e göre. Belki hepsi iz bırakıyordu ama zorunlu bir son en can sıkıcı olanıydı kesinlikle. Alin zamanı geldiğinde bir suç örgütünün başında olduğunu düşündüğü Brian ile olan ilişkisini bitirecekti ama bu tamamen kendi isteğiyle olacaktı onun hayallerinde. Belki elleri titreyecek ama yine de ölmesi için elinden gelen her şeyi yapacaktı.
Şimdi şu anda tıpkı babası gibi ülkesi için çalışan bir ajan olması içini rahatlatmıyordu Alin'in. Bir caninin değil de bir askerin kollarında kendinden geçtiğini bilmek içine su serpmiyordu. Her ne olursa olsun o kötü Brian'ın ondan etkilendiğine ve belki de ona karşı bir şeyler hissettiğine inanmıştı. Hissetmişti onu çoğunlukla. Oysa ajan Brian sırf amacına ulaşmak için kullanmıştı onu. Hisler hiç devreye girmemiş ve belki de sırf görevini daha etkili yerine getirmek için girmişti koynuna.
Hiç bu kadar değişken olmamıştı düşünceleri. Baskından beri bir yanı Brian'ın ona değer verdiğine inanırken diğer yanı onu bir piyon olarak kullandığını vurguluyor, kendini değersiz hissetmesine neden oluyordu.
Bedeni bulunduğu ortama uyum sağlarken zihni ve kalbi bitkisel hayata girmişti. Acı çekiyordu. Daha önce hissetmediği bu his acı olmalıydı ve ilk kez öğrenmişti Alin, fiziksel acının ne kadar hafif olduğunu.
Sonra gözleriyle hiç böyle ters düşmemişti hayatı boyunca. Onları Brian'dan ayırmak bedeninde zaten olmayan o küçük gücü de alıp götürüyordu. Etrafındakilerin hararetli tartışmalarını bir duvarın ardından dinliyor gibiydi. Sesler boğuk ve bir araya gelen heceler anlamsızdı onun için. Zihninde bitirdiği kalbinde yarım kalan o kişinin hissettirdikleri tüm benliğini sarmış, siyah ve beyaz düşüncelerden oluşan yığının altında kalmıştı.
Ve buncaya şeye rağmen neden hala ona dokunmayı istiyordu? Hiç sıkıca sarılmış mıydı mesela? Hatırlamıyordu. Eğer sarılmadıysa bu çok büyük bir kayıp olmazdı o yaşadıkları anlar için? Başını omzuna koyup film falan da izlememişti. Sonra adanın plajına gitmemişlerdi. Birlikte yüzmeyi isterdi oysa.
Hep yarım kalmıştı...
Hep eksik...
Babasının İngilizlere imkânsız, diyerek bağırmasının tek bir açıklaması vardı onun için. İmkânsız olan eskiye dönmekti. Eski Alin olması, o tasasız, şımarık ve biraz da alaycı kadın olması imkânsızdı artık. Hiç sevilmediği halde tüm kalbini açarak asla geçmeyecek bir yaraya sahip olduğu gerçeğini unutması imkânsızdı. Özlenmeyeceğini bilerek özleyecekti ve belki de sıradan bir operasyonun sıradan bir piyonu olduğu bu hikâyenin hiç hatırlanmayan kişisi olacaktı. Piyonlar hatırlanmazdı zaten. Hep en önce feda edilirlerdi. Hep çıkarlar için kullanılırlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇINILMAZ TUTSAK (AŞK-I KİMYA) (TAMAMLANDI)
Lãng mạnAşk ve diğer tüm formüller... EYLÜL 2021/ #hüzün 1. TEMMUZ 2022/ #romantikkomedi 1. ŞUBAT 2023/ #kimya 1. +18 BU KİTAPTAKİ KİŞİ VE OLAYLARIN GERÇEK HAYATLA ALAKASI YOKTUR!