KT ♣ Bölüm 14

1.9K 287 266
                                    

Selam benim canım KT severlerim..

Keyifle okuyun..


Ahlak kavramının kimliği belirsiz bazı kişiler tarafından çarpıtıldığına inanıyordu Alin. Evet, bir birey olarak toplum içinde uyulması gereken kurallara inanıyordu lakin daha önce belirttiği üzere kimliği şaibeli kişilerin söylediği gibi onların doğrularını ahlak kavramının içine dâhil etmiyordu sadece. Ve bu belirsiz şahıslara göre o, kötülüğü tescillenmiş bir adamla yatarak üstelik bunu nikâhsız bir şekilde yaparak ahlaksızlık yapmış oluyordu ama Alin bu fikre şiddetle karşı çıkardı. Ahlakın bedeniye sınırlı olan bir kavram olduğuna inanmıyordu çünkü. Belki Brian ile yatması bir miktar tartışma konusu olabilirdi ama bu da ahlaksız olduğunu göstermez,  kendi doğrularıyla çelişebilen bir kadın olduğunu ispatlardı yalnızca.

Dudakları Brian'ın dudakları tarafından özgür bırakıldığında hisleri hep aynı noktada inat etmiş gibi dururken aklı karman çormandı. Neden sanki bu yaşına dek onu bu kadar etkileyen biri çıkmamıştı ki karşısına? Neden tüm küstahlığına rağmen ve belirtmesi gerekirse bünyesinde bolca öküzlük barındırıyor olmasına karşın İkarus misali çekiliyordu ona. Bu hikâye böyle devam ederse amacına ulaşan değil, yanan kişi olacaktı büyük bir olasılıkla ama şu an arkasına geçerek yüzüne getirdiği maskeyi takan Brian'ın bedenine yaslanmak bile yaşadığını hissettiriyordu.

Aşk değildi hisleri ve Stockholm Sendromuna yakalanmadığına da adı gibi emindi. Öyleyse neydi kalbinin böyle hızla çarpmasına sebep olan?

Belki de içinde bir yerlerde Brian'da olabileceğini düşündüğü küçük aydınlığın tersi bir karanlık barındırıyordu ve bu karanlık daha büyük bir evrenin parçası olmak için başkaldırmıştı ona. Öyle bir tutku, ait olma hissi... Bilemiyordu Alin. Yaşadığı şey fiziksel bir doygunluk değildi sadece. Bütün hissetmekle alakalıydı. Sanki hayatının en hayati parçası kayıpmış ta şimdi onu bulmuş gibiydi.

Adaya düştüğü andan beri böylesine korktuğu bir an olmamıştı. Korkuyordu. Köstebek olarak kaldığı bu kalenin bir ferdi olmak isteyeceğinden korkuyordu. Belki suikastlar planlamazdı ama kaçıp kurtulmak için can atmadığı da kesindi ve fırsatını bulduğu bir an geldiğinde amacını gerçekleştiremeyecek kadar aklının karışmasından korkuyordu.

Maskesi takıldıktan sonra arkasından ayrılmayan ve aynadan kendisini izleyen mavi gözlerle olan bağlantısını kesmemişti Alin. Brian'ın, bir şekilde yaşadığı karmaşayı hissetmiş gibi anlayışla bakan mavi gözleri bir yandan da sebebini bilmediği bir şey için yalvarıyor gibiydi.

"Hiçbir sebeple maskeni çıkarma Alin. Yüzümüzün saklı kalması çok önemli."

"Senin yüzünü bilmediklerine emin misin? Sonuçta adanın sahibinin bir profesör olduğunu biliyorlar."

"Ve o profesörün öldüğünü, adının bizim tarafımızdan kullanıldığını sanıyorlar." diyen Brian hala göz temasını kesmemişti ve Alin de istese de kopamıyordu o bakışlardan.

"Kaldı ki, benim yüzümü bilip bilmemelerinin önemi yok benim açımdan ama seninki asla bilinmemeli Alin."

"Neden?"

Brian'ın gözlerinden geçen türlü ifadeden tek birini dahi yorumlayamazdı Alin. Yaşadıkları andan sonra en az onunki kadar farklı bir ruh haline bürünmüş olduğundan herhangi bir çıkarımda bulunamıyordu. Belki çok zorlasa üzgün olduğunu söyleyebilirdi ama emin olamazdı asla.  Brian, Alin'in artık  sorusuna cevap vermeyeceğini düşünmesine sebep olacak kadar uzun bir süre ona baktıktan sonra konuştu.

"Masum kalman için. Eğer tanınan bir yüz olursan bu bataklıktan asla çıkamazsın."

"Burada tanık olduklarımdan sonra masum kalmam mümkün mü?"

KAÇINILMAZ TUTSAK (AŞK-I KİMYA) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin