Selam benim canım KT severlerim..
Yeni hikayemizi beklediğinizi biliyorum ama KB'de finale yaklaştığımız için ona biraz daha fazla odaklandım. Sonrası malumunuz sık sık gelecek bölümler...
Neyse, aradan çekiliyorum ben. Keyifle okuyun...
♣♣
Issız bir adaya düşme deneyimi çok da hoş başlamayan genç kadın, kul sıkışmadan hızırın yetişmediğini gösterircesine, tam pes ettiği anlarda karşısında bitiveren iki adama umutla bakarken, bir yandan da yanlarında yiyecek ve içecek bir şeyler var mıdır acaba, diye düşünüyordu. Bahsedilen mülk her nerede ise yürüyebilecek gücü kalmamıştı aslında.
"Yiyecek içecek bir şey var mı yanınızda?" diye sordu karşısındaki yamyam görünümlü adamlara. Normal zamanlarda böyle enfes ve üstsüz iki erkek görse bir güzel süzerdi onları ama şu an kendisi için olağanüstü hâl ilan ettiğinden, tek derdi karnını doyurmak ve bir telefon bularak bu adadan kaçmaktı.
Adamlardan biri ona kanyak şişesine benzettiği bir şişede alkollü bir şey ikram edince hiç yoktan iyidir diyerek bir iki yudum aldı. En azından içki bedenini sıcak tutardı. Aldığı yudum boğazından aşağıya akarken dayandığı ağaçtan güç alarak üstünü başını düzeltti ve ilk adımını attı ileriye doğru fakat karşısındaki adamın üstüne yığılabildi sadece. Bacakları saatlerdir yürümekten ve muhtemelen soğuktan kaskatı kesilmişti.
Bahsedilen ve aç kafayla ne kadar olduğunu algılayamadığı yolu yürüyemeyeceği anlaşıldığında iki adam ağaç dallarından bir çeşit oturak yaptılar ona. Yaklaşık bir saat süren bu eylem sonucunda oldukça ilkel olan tahtına otururken, bir yandan aldığı intikamın bir taraflarına kaçtığını düşünüyordu. Başına bunların geleceğini bilse hiç başlamazdı o işe ama olan olmuştu bir kere.
Stefan ile sekiz aylık ilişkileri pek de hoş olmasa da Josef'in sevgilisi olan o yelloz, ki kendisi aynı zamanda sınıf arkadaşıydı, sevgilisini kendi en yakın arkadaşına ayarlayınca kırmızı görmüş boğalar gibi gözü dönmüş, uzun araştırmalar sonucu kızın sevgilisini tuzağa düşürmüştü. İntikamının kutlamalarını bile yapamamıştı genç kadın, ayıldığı an itibariyle bulmuştu belasını.
Elleri adamların omzunda, kıçı artık canını acıtmaya başlayan odun parçalarının üstünde ilerlerken uçağını kaçıracağına kanaat getirdi. Hava iyiden iyiye karamıştı ve ev sahibi teknesi varsa bile bu saatte yola çıkmasına izin vermeyebilirdi. Bir gece misafir olmaya katlanacaktı artık ve ertesi gün geriye döndüğünde hem rahatlayacak hem de ne yalan söylesin Josef zaferini herkese anlatarak bol miktarda gülecekti.
Adamların yol boyunca hiç konuşmamasına aldırmadı genç kadın. Kaldıkları yere ulaştıklarında patron dedikleri adam Daisy olmadığını anlayacağından nazikçe özür dileyecek, böyle ıssız bir yerde yalnız kalmaktan korktuğu için yalan söylediğini itiraf edecekti. Planı kafasında basitti. Sadece kulübeden biraz daha büyük bir yerde kalıyor olmalarını ve mümkünse kendine ait bir odada uyumayı diliyordu.
Kaldıkları yer kesinlikle küçük değildi. Tahminince beş metre yükseklikte bir kapının önüne geldiklerinde bildiğiniz göz taramalı şifrelerden sonra girdiler içeriye ve devasa büyüklükte bir yapı çıktı karşılarına. Issız bir adada böylesine bir güvenlik önlemine ne gerek vardı bilinmez ama ulaşılması imkânsız duvarların üstünde yer yer gözcüler konuşlanmış, ellerinde silahlarla bekliyordu.
Çok hafiften yutkundu genç kadın. Korkmak değildi hissettiği duygu, dehşete kapılmıştı adeta ve o an adamlara yol boyunca tek bir soru bile sormadığı için ölesiye pişmandı. Bilse en azından... Bilse yine gelirdi onlarla. Çok seçeneği yoktu zaten, ya onlarla gelecek ya da tek başına ormanda kalacaktı. Belki yırtıcılardan kurtulurdu ama sabaha dek donacağı kesin olduğundan yine ölüm vardı tek başına kalışının sonunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇINILMAZ TUTSAK (AŞK-I KİMYA) (TAMAMLANDI)
RomansAşk ve diğer tüm formüller... EYLÜL 2021/ #hüzün 1. TEMMUZ 2022/ #romantikkomedi 1. ŞUBAT 2023/ #kimya 1. +18 BU KİTAPTAKİ KİŞİ VE OLAYLARIN GERÇEK HAYATLA ALAKASI YOKTUR!