KT ♣ Bölüm 16

1.8K 302 291
                                    

Selam benim canım KT severlerim..

Keyifle okuyun..


Hayatı boyunca, hiçbir konuda ikileme kalmamıştı Alin. Hisleriyle mantığının ayrı tellerden çaldığına da tanık olmamıştı Brian pisliğiyle karşılaşana kadar.

Kızgın, kırgın, karmakarışık ve biraz da... Yok, oldukça yüksek derecede korkmuştu. Evet, o mesajını gönderirken bunun bir tuzak olabileceği aklına gelmişti ama yine de öğrendiği bir bilgiyi doğruluğunu teyit etmese bile kendisine saklayamazdı. Hele o gördüğü vahşet görüntülerinden sonra bunu yapması imkânsızdı.

Brian, muhtemelen dün gece öğrenmişti mesaj attığını ama yine de sessiz kalarak onunla sevişmeyi tercih etmiş, onu kendi zevkleri için kullanmıştı. İşin kötü tarafı Alin tüm bunların farkında olarak, istekle karşılık vermişti ona. Güdülerini kontrol edemeyen bir insan değildi şimdiye dek fakat o an dünya yansa dahi istediği tek şey Brian'ın kollarında olmaktı ve ne kadar istese de yaşadığı anlar için pişmanlık hissedemiyor, zihninin kuytu köşelerinde tekrarını arzuluyordu.

Ve tüm baş edemediği arzularına rağmen o Brian olacak hıyar bu yaptığının bedelini ödeyecekti. En az o da Alin kadar kaybetmişti kendisini ve adı gibi emindi ki o da yeniden kollarına almak istiyordu onu da zor alırdı bundan sonra.

Alin kahvaltısını Brian'ın söylediğinin aksine oldukça yavaş ve tadını çıkartarak yaptıktan sonra kırk tas suyla günahlarından arınırcasına uzun bir banyo yaptı ve kendisine söylenenden tam olarak elli iki dakika sonra indi aşağıya.

Hesap sorma işinin normalde adamları kabul ettikleri salonda olacağını düşünmüştü Alin ama toplantı şimdiye dek girmediği salonlardan birindeydi. Alin, çalışanlardan birinin refakati eşliğinde malum salona girdiğinde odanın ortasına konumlanmış gösterişli bir masa, masanın başında patron olduğundan şüphe etmeyeceğiniz bir duruşla oturan Brian ve ekip başları vardı. Oda duvara monte edilmiş devasa bir televizyon haricinde eşya olarak boştu ama adamlar ve güçlü varlıkları nedeniyle küçücük gelmişti Alin'in gözüne.

Kapıdan girdiğinde ilk olarak nereye oturması gerektiğine karar veremedi Alin ve işin doğrusu ona pek de dostça bakmayan, hayal kırıklığının yansıdığı gözler nedeniyle çekimse kaldı ama bir süre sonra Brian ona sağ tarafındaki koltuğa oturması için işaret yaptı.

"Ciddiyetiniz beni gerdi beyler!" dedi oturduğunda. Bir şekilde ortamı yumuşatmalıydı ama ne yanında oturan Benjamin ne de karşısında oturan Jackson tepki vermedi. Adamlar avına kilitlenmiş bir yırtıcı misali ifadesizdi.

"Dün gece bir mesaj attın Alin." diye söze girdi Brian.

Alin bu noktada mesajı yalanlamayı düşünmüyordu ama sessiz kalmayı tercih ettiği anda mesajı kabak gibi yansıdı ekrana.

"Yarın stadyumlardan birinde çok büyük bir patlama olacak. Sakın oraya gitme!"

Daha önce Daisy denen kızın nefretlerini kazandığını biliyordu ama Alin kırmıştı bu olumsuz düşünceyi ve hatta adamların onu sevdiğini dahi düşünmüştü. Oysa şimdi ona bakan yüzlerde her ne kadar ifadesiz olsalar da hayal kırıklığını ve bazılarında ise nefreti görebiliyordu.

"Bize bu mesajınla ilgili söyleyeceklerini duymak isteriz. Böylesine önemli bir görevi hangi sebeple ifşa ettiğin kısmından başla."

Brian adamlarına nazaran daha sakin ve olumluydu ama onun da beden dili pek sevgi dolu değildi.

"İfşa etmiş sayılmam." dedi oturduğu yerde omuzlarını dikleştirerek. Korkmuş veya yakalanmış gibi davranacak değildi. Tam tersine onun karşısındaki adamları suçlaması gerekiyordu.

KAÇINILMAZ TUTSAK (AŞK-I KİMYA) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin