-21-

182 13 0
                                    

Elimi yavaşça dudaklarından çekip. Kolumu tutmuştu bana bakıp gülümsemişti.
-Senin ne istediğini biliyorum.
Kolumu çekiştirmeye başlayınca onu takip etmek zorunda kaldım çünkü benim ne istediğimi bildiğini sanıyordu veya biliyordu. Ne yaptığını anlamamıştım cebinden telefonu çıkarıp konuşmaya başladı.
-Efendim ?
***
-Şuanda gelemem ben, siz halledersiniz.
***
-Tamam.
Telefonu kapatıp bana döndü. Dediğini yapıp onu takip ediyordum. Zaten şuanda başka çarem yoktu. Bir adım atıp daha da yaklaşmıştı. Ellerini yavaşça saçlarıma getirip okşadı. Göz temasından kaçmıyordu. Saçlarımı kulağımın arkasına götürüp bıraktı. Ne yaptığını anlamıyordum sadece dikkatle onu izliyordum. Böyle şeyler yapması garibime gitmişti açıkçası. Başımıza bela gelmese iyidir. Gözlerini gözlerime kenetledi.
- Seni burdan çıkarıcam ama kaçarsan ömür boyu bu evde dışarı çıkmadan yaşarsın.
Ciddi olmaya çalışıyordu bir yandan da tehdit ediyordu. Kapıyı işaret ederken yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Az önce ki ciddi hali uçup gitmişti sanki. Çıkaracağı için çok sevinmiştim. Heycanla başımı evet anlamında salladım.
-Tamam kaçmıycam söz nolur çıkar beni burdan.
O da bu halime gülümsüyordu. Kapıya doğru ilerleyerek kapıyı açtı. Ben ise kapıya uzaktım açılmış olan Kapıdan giren hava dalgaları yüzüme vurunca nedensiz heycanlanmıştım. Uraz dışarı doğru adım atınca arkasına doğru dönüp eliyle gelmem için işaret etti. Adımlarımı yavaş atıyordum. Şuanda kendimi rüyada gibi hissediyordum. Kapıdan çıkmadan elimi dışarıya doğru uzattım, Yavaş yavaş Kapıdan dışarıya çıktım. Yüzümde aptalca beliren gülümsemeyi gören Uraz bana bakıp bakıp gülüyordu. Yanıma gelip omuzlarımdan tutup beni hareket ettirdi. Dışardaydım rüya gibiydi. Bu Kapıdan hiç bu şekilde çıkmamıştım sürekli kaçmaya kalkmıştım ama her defasında aynı şekilde geri geliyordum. Uraza baktığımda hayla bana bakıp güldüğünü gördüm. Bende onun gülümsemesine karşılık verdim.
-Teşekkür ederim.
-Ne için?
-Beni evden çıkardığın için çok çok teşekkür ederim. Fazla bunalmıştım o evde.
Ellerimi arkaya bağlayarak başımı önüme eğdim. Ayakkabılarıma bakıp hafif hafif sallanarak yürüyordum . Uraz belime bağlı olan elimi tutup bana baktı. Ne tepki vereceğime bakmıştı galiba. Yüzümde ki şaşırmış olan ifadeyle ona bakmaya devam ediyordum. Çok heycanlanmıştım ama elimi elinden çekmemiştim. Bu şekilde olmak hoşuma gitmişti, yürümeye devam ediyorduk.
-Uraz?
-Efendim?
Bu soruyu sorup sormamak konusunda emin değildim. Ama içimde kalacağına sormayı tercih ettiğim için soracaktım.
-Benden..
Kolumu çekiştirmeye başlayınca Sorumu soramamıştım. Bu soruyu kesin soracaktım aklımın bir kenarına atmıştım. Karşımızda bulunan manzara çok güzeldi. Yeşilliklerin ortadan bölen bir göl ve karşısında bir tane bank vardı. Oraya doğru gidip oturmuştuk.
-Burası çok güzel.
-Biliyorum.
Yüzünde bencilce beliren gülümsemesi ve gamzeleleri ortamı daha da güzelleştiriyordu.
-Ellerini çözmemen gerekti.
Gözlerini ellerime dikmiş bakıyordu. Bu durumdan rahatsız olup ayağa kalktım . Papatyaların arasına gidip bir iki tane koparmıştım. Oturup yaprakları kopamaya başladım. 'Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor...' devam ettirmiştim. En son yaprağı kopardığımda sevmiyor çıktığında yere atıp olduğum yerden kalkıp üzerine basmıştım. 'Bende ona bayılmıyorum zaten!' bir çiçeğe inanacak değilim herhalde. Başıma paoatyalardan yapmış olduğu tacı koyup ellerini belime dolaşmış başını da omzuma koymuştu.
-Seviyor.
Diye fısıldamıştı kulağıma. Kollarının arasından ona döndüğümde. Tekrar aynı şeyi söylemişti.
-Seviyor.
Duyduğum kelimeyi duyunca büyük bir şok yaşamıştım. Kollarından tutup kendimi ondan uzaklaştırmaya çalışıyordum. Buna izin vermiyordu bana gülerken konuşmaya çalıştım.
-N-ne?
Yüzünde beliren aptalca gülümsemeyle tekrar söyledi.
-Seni seviyor. Derya ben seni seviyorum.
Bağırmaya başlamıştı. Kimse yoktu sadece o ve ben.
-Deryaaaaaa seeeeeniii seviiiiyoooorummm!!!!!!

EKSİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin