-41-

82 8 0
                                    

Kızım.. Kızım.. Derya güzelim hadi kalk yavrum..
Kulağımın dibinde fısıldayan bayan sesine uyandığımda karşımda gülen bir kadın görüyordum. Ellerimle birşeyler anlamaya çalışırken bir yandan da gözlerimi ovuyordum.
-Efendim?
Kadının yüzü birden düşmüştü elini omzuma koyup gözlerimin içine bakıyordu.
-Annecim.. Benim herşey geçti bebeğim.
Olduğum yerde donup kalmıştım ne tepki vereceğimi bilmiyorum.
-Anne.
Dudaklarımın arasından fısıltıyla karışık çıkmış olsa da bunu duymuş olacak ki gülümseyerek boynuma sarıldı. Bu kadının yüzünü biliyordum ama nerden? Bunu düşünmeye çalıştıkça beynim hata veriyordu. Tam hatırlayacakken aniden gözlerim kararıyordu. Daha fazla zorladıkça kendimi sinirleniyordum. Kadının ellerini boynumdan yavaşça çözüp ayağa kalktım. Saçlarım bir gecede belime kadar uzamıştı ve sargı bezi de dahil dikişler bile yok olmuştu. Aynanın karşısına geçip saçlarıma bakıyordum. Saçları bir araya toplayıp sol omzumun üzerine aldım. Çok değişmiştim, güzelleşmiştim aynanın yansımasından kadına kaymıştı gözlerim. Kadının gözlerinde ki umut ışığı sönmüş yerini seller almıştı. Dışarıdan gelen kırılma sesiyle olduğum yerde sıçramıştım. Yavaşça kapıya gidip kapıyı araladığımda oda karanlıktı benim odama güneş ışığı girerken salonu da karanlık kaplıyordu. Birden silah sesleri patlamaya başladı. Önümde bulunan ama yüzleri belli olamayan iki kişi vardı Aras ve Can olma ihtimali tabi ki çok yüksekti. Atılan isabetli atışla önüme yığılmışlardı. Omuzumda hissettiğim sert parmaklarla arkamı döndüm .
-Aaaa!
Terlemiştim anlımda boncuk boncuk terler birikmişti. Elimin tersiyle anlamı silerken bir yandan da nefesimi kontrol etmeye çalışıyordum. Hızla içeri giren Uraz koşarak yanıma gelip ellerimi tuttu.
-İyimisin güzelim.
Evet anlamında başımı salladım.
-Caaaan olum bir bardak su getirsene çabuk!
Bana dönüp ellerimi öptü.
-Kötü bir rüya gördün galiba geçti korkma yanındayız biz tamam mı?
Kapıyı çalan Can açıp içeri girmişti bana uzatmış olan elindeki suyu aldım. Bir yudum alarak kıyıya koydum. Can arkasını dönmüş tam çıkacakken.
-Küsmüyüz?
Can olduğu yerde durup bir iki dakika öyle dikildi. Omzunun üstünden bakıp 'hayır ' diyerek odadan çıktı. Başımı önüme eğdim ellerimle oynuyordum.
-Ben bilmediğim birşey mi yaptım?
Uraz bana bakıp gülmeye başladı.
-Yok canım onların yolunda gitmeyen işleri var moralleri bozukken kimseyle konuşup muhattap olmazlar.
Bu dedikleri bana pek inandırıcı gelmemişti. Ellerini bırakıp ayağa kalktım. Bir şeyler yenezsem açıklıktan ölürüm diye mutfağa yöneldim. Uraz ise arkamdan sessiz sessiz ilerliyordu. Dolabın kapağını açıp neler var diye göz gezdirmeye başladım.
-Günaydınlar Derya hanım.. Bugün balkon sefası eşliğinde kahvaltı etmeye ne dersiniz?
Dolabı kapatıp arkamı döndüm. Gülümseyerek başımı eğdim.
-Ah çok güzel olur ama ben ellerimi bile sürmem üç erkeksiniz bir kıza mı bakamıcaksınız çok ayıp.
Gülerek balkona doğru yol aldım. Aras iki elide tabaklarla dolu bir şekilde yanımıza geldi. Uraz ise elinde bir nutella ile sallana sallana geliyordu garibim . Aras yavaşça tabakları bırakırken. Cana ölümcül bakışlar atıyordu.
-Abi götün yapıştı oraya yeminlen yaa kaldır azcık da bir işe yara vallaha ya.
Cana sitemler ediyordu ama Canın umrunda bile değildi. Omuzlarını yukarı kaldırdı ve dışarıya odaklandı. Uraz yerine yerleşmeye çalışırken masayı göz ucuyla süzdü. -Abi sende gel herşey tamam.
İçerden gelen 'tamam siz başlayın geliyorum ' sesiyle vakit kaybetmeden yemeğe başladık.
Bu kahvaltı gerçekten çok iyi gelmişti. Dördümüz bir aradayken bu kadar eğlenirmiydik bilmiyorum ama gerçekten eğleniyordum onların yanında. Kendimi tammış gibi hissediyordum oysaki o kadar eksik yanım varken.
-Hadi git hazırlan sonra da hemen gel.
Uraza dönüp öldürücü bakışlarımı atıyordum. Çünkü üzerimde olanlardan başka eşyam yoktu.
-Benim bunlardan başka kıyafetim yok ki.
Canın kahkasıyla bütün gözler ona kenetlenmişti.
-Ne varya sen bizim tişörtlerimizi giyiyorsun zaten bizimkilerden giy işte nolucak ki?
OFF haklıydı. Ben mecbur onlara kalıyordum. Zaten elbise gibi oldukları için pek sorun olmuyordu.
-Benim yeni birşeyler almam lazım.
Uraza bakıp isteklerimi sayarken yavaş yavaş yanımızda kimsenin kalmadığını fark edince sustum. Uraz çok şükür derken telefonunu cebinden çıkardı ve bir numara tuşlarken bana döndü.
-Sen burda kal.
Dediğini yapıyordum oturduğum yerde beklemekten başka yaptığım birşey yoktu zaten.
Aras tek olduğumu görünce yanıma geldi karşıma sandalyesini çekip oturdu.
-Canın sana ters cevap verdiğini duydum. Sen ona aldırma bugün onun doğum günü. Hatırlamadığımızı düşündüğü için biraz sinirli.
Uraz ın gelişi bütün dikkatleri toplasada asıl meseleden caymamak lazımdı.
-Peki şimdi ne yapıcaz?
-Bizim bir planımız var.
Uraza bakıp Heycanla onları dinliyordum. Çok güzel birşeydi. Uraz bana dönüp gülümsedi.
-Ve sen güzellik kıyafetlerin yolda gelince hemen hazırlan. Vakit kaybetmememiz lazım.
Düşünceli çocuk işte ya diye içimden geçirirken balkonun önünde bir araba durdu. İki poşetle bir adam indi ve bize yaklaşmaya başladı.
-Buyrun efendim istediklerinizi söylediğiniz yerden aldım.
Adamın elindeki poşetleri alıp koşarak odama girdim. Poşetleri açıp yatağıma yaydım. Düzleştirici oha! Bunu bile akıl edip aldırtmıştı. Hemen prize fişi takıp ısınmasını bekledim o arada da kıyafetleri giyip saçlarıma başladım. Doğal olmasını seviyordum saçlarımın bu yüzden uçlarının acayip şekillere girmiş olan kıvraklığını maşa ile düzelttim. Hazırdım. Poşetin içinden düşen çantayı açtığımda içinde makyaj malzemeleri vardı. Rimel ve hafif bir rujla Hazırdım.
-Tatataaaaam ben hazırım.

EKSİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin