-48-

54 6 0
                                    

Gözlerimi açtığımda Urazla burun burunaydık. Aniden ayağa kalkıp üzerimi düzeltmeye başladım Uraz gözlerini aralayıp ovuşturmaya başladı.
-Noluyo ya?
Gözlerimi ona döndürerek pörtletmiştim resmen.
-Biz şimdi bütün gece beraber mi uyuduk?
Sağ elimi başıma götürüp sol elimle de belimi tutmuştum. Uraz bana çarpık bir gülümeseme gönderirken başınıda sallamayı ihmal etmemişti.
-Evet akşam sarhoş olmuştun tutturdun illa senle uyuycam diye niye şaşırıyorsun ki şimdi?
Gözlerimi devirip dün geceye dair birşeyler hatırlamaya çalışıyordum. Ama en son hatırladığım şey Uraz'ın bana aldığı ice tea'ya kızıp onun birasından içmekti. Sağ elimle başıma vurarak gözlerimi yumdum. Aptal Derya! Kim dedi sana içicem diye kudur diye? Allahtan onunla uyumak istemişim ya. Uraz'a sinirli bakışlarımı yolluyordum kiii karnım guruldamaya başlamıştı. Tedirgince gülümseyip Uraz'ın vereceği tepkiye bakıyordum. Gülümseyip başını camdan dışarıya çevirdi.
-Tamaaaamm uyarı dikkate alınmıştır hadi bakalım.
Yataktan kalkıp yanıma doğru ilerlemeye başladı. Başını kapıya sabitlemiş olsa da yanımdan geçerken elimi tutup peşinden beni de sürüklemeye başladı.
-Ooo özlemişim valla yaa.
Aras yüzünü havluya silerken bir yandan da yanımıza ilerliyordu.
-Günaydınlar.
Bize bakıp sinsice gülümsediğinde bende bu gülüşe içten gelen bir gülümseme göndererek karşılık verdim.
-Günaydın abi.
Uraz ve abi kelimesi birbirine pekişmiyordu. Gözlerimi istemsizce açıp ona döndüm.
-Abi ve sen?
Gülmeye başladım.
-Abi ve ben de ne oldu?
Kaşlarını kaldırmış birşey ima etmeye çalışıyordu.
-İlk defa Aras'a abi dediğini duydum da şaşırdım.
Aras bana hızla dönmüştü. Yüzünde şaşırmış ya da korkmuş gibi garip bir tepki vardı.
-Sen bunu nerden biliyorsun?
Bazı şeyleri hatırlamaya başlamıştım evet ama bunu belli etmemem gerekiyordu. Elimde ki tek koz bu olacaktı çünkü. Yavaşça başıma vurup gülümsedim.
-Aaa şey bak benim karnım çok şey oldu yemek mi yesek biz acaba?
-Derya bekle hatırlıyorsun sen ne hatırlıyosun bak söylemen gerek bize.
Yanlarından ayrılıp mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Arkamdan geldikleri için pek kaçabileceğimi sanmıyorum ama şansımı deniyordum işte. Uraz yanıma gelip bana karşı aldığı o korumacı tavrıyla karşımda dikiliyordu.
-Derya bak bizden saklama birşeylrr hatırlıyomusun?
Zorla gülmeye çalışarak dolabın kapağını açtım.
-Y'yok canım hatırlamıyorum.
Heycanlandığımda böyle kekeliyordum hep kendimi ele vermek için en güzel yöntemdi kendisi. Ah! Derya kendine azcık mukayet ol ya bu ne dikkat et kendine olmaz böyle. Dolaptan kahvaltılıkları çıkarırken Aras yanıma gelip elimdekileri aldı.
-Bu sabah hep beraber kahvaltıya gidelim?
Kibarca elimden aldıklarını masaya koydu ve odasına ilerledi.
-Yarım saate hazırlanın ben Can'a haber veririm.
Sahi Can nerdeydi? Uraz'a yavaşça dönüp sevimsiz sevimsiz gülmeye başladım.
-Uraaazzz.
Eline sürahiyi almış masaya dayanmıştı bir elindede bardağı tutmuş su dolduruyordu.
-Hı?
Öküz! Neyse şimdi sırası değildi.
-Can nerde sahi?
Uraz bardağı dudaklarından ayırıp sert bir şekilde bardağı masaya koydu.
-Sanane!
Olduğu yerden ayrılıp odaya ilerlemeye başladı.Ama böyle bir tepki vermesi hiçte normal değildi ki. Acaba ne olmuştu bu sabah ilk defa olan ikinci şeydi hadi hayırlısı.

Çok güzel bir yere gelmiştik. Denizin üzerine camdan bir geçit yapmışlar bitişe de büyük bir alana ahşaplar üzerine masalar yerleştirmişlerdi. Yerimize oturduktan on , on beş dakika kadar yanımıza Can'da teşrif etmişti. Ellerimi çeneme yaslayıp rahat bir tavırla Can'a bakıyordum.
-Günaydınlarr Can bey nerelerdesiniz hayrola?
Uraz eline peçetesini alıp ağzını silerken kirpiklerinin üstünden Can'a bakıyorudu.
-Sabah için işlerim vardı erken çıktım o yüzden.
Masaya yerleşip ekmeği alıp üzerine yağ sürmeye başladı.
-Çok mu merak ettin?
Uraz merak edermiş gibi bana başını çevirdi keskin bakışlarını atarken benden bir cevap bekliyordu anlaşılan.
-B'ben benim yüzümden sandım o yüzden.
-Merak etme cadı seninle ilgili birşey yok.
Diye teselli etmeye çalışan Aras oturduğu yerde biraz daha rahatlaşmak için kıpraştı. Tebessüm ederek Uraz'a döndüm.
-Uraz beni kahvaltıdan sonra eve bıraksan iyi olur.
Öksürmeye başlayan Uraz bana dönüp başını hafifçe sağa eğdi.
-Bu kadar erkenmi ?
Başımı onaylarmışçasına salladım. Can elindeki bıçağı tabağının kenarına koyarken bana döndü.
-Seninle ilgisi yok Derya rahat ol gitmene gerek yok.
Boğazımı temizleyip oturduğum yerde dikleştim.
-Rahatım ben merak etme sadece babam sizinle olduğumu duyarsa sorun çıkartabilir.
Aras kendi kendine sessizce gülerken çatalını masaya koydu.
-Doğru artık sana karışan bir baban var biz kimiz ki?
Gözlerimi kısıp bu dediklerinden bir anlam çıkarmaya çalışıyordum. Onlar da en az ailem kadar değerliydi böyle yapmaları beni kırsada bunu isteyen benim ve buna katlanmam gerekti.
-Aras sen bari yapma lütfen.
-Aileymiş bu yüzden bizden uzaklaşıyorsun ne olurdu ki anne baba diye kudurmasaydın! Bak ailesizde oluyormuş bizim ne annemiz ne de babamız var bizim ailemiz biziz! Abim,ben,Can ve bir de sen!
Uraz sinirle oturduğu yerden kalkıp kolumu kavradı. Aras'a dönüp
-Benimle gelin!
Kolumdan çekelemeye başlarken çocuklar da en az benim kadar şaşkındılar. Aras hesabı ödeyip hızla arabasına yerleşirken biz çoktan yerleşip yola koyulmuştuk bile. Neden birden bire bu kadar tepki vermişti çok merak ediyordum ama ona şuanda neden diye soramazdım. Ama nereye sorusunu sormaya hakkım vardı. Yandan Uraz'a baktığımda biraz yumuşamış gibiydi ya da araba kullandığı için öyleydi. Cebinden telefonunu çıkartıp mesaj bölümüne girdi biseylet yazdıktan sonra ekran kilidini kapatıp arka koltuğa fırlattı.
-Uraz.
-Noldu Derya.
Anlaşılan siniri geçmemişti. Ofayıp camdan dışarıya bakıp gittiğimiz yolu seyretmeye başladığımda burasının bana çok tanıdık geldiğini fark etmiştim.
-Burası neresi?
Hızla arabayı durdurdu ve el frenini çekti olduğu yerde bana doğru dönüp beni izliyordu ben ise onu dikiz aynasından takip edebiliyordum bu kadar sinirliyken dikkatli olmam en iyisiydi. Başımı camdan dışarıya çıkartıp.
-Burası..
Sözümü kesip beni içeriye çekti
-Burası senin o çok değerli ailenin evi!
Bana biraz daha yaklaşıp dudaklarıma eğilmişti nefeslerimiz birbirine karışıyordu kalbim deli gibi atıyordu tam öpecekken
-Arabadan in! Ne olacaksa olsun ve bitsin!
Gözlerim olduğundan fazla açılmış korktuğumu gizleyemesemde ona yakınlaşmaya devam ediyordum. Elimde olan birşey değildi sanki şuanda biri beni yönetiyordu ben geri çekilmeye çalışsamda ona daha fazla yaklaşıyordum. Gözlerimi kapatıp olacaklara izin vermeliydim. Dudağım dudağına değdiğinde elleri yanağıma doğru çıkmıştı. Dudaklarımızı ayırdığında ikimizde nefes nefeseydik.
-Beni seviyormusun?
Nefeslerinin arasından zar zor sorduğa soruya cevap bekliyordu. Bana o kadar yakındı ki dudaklarımız buluşmamışta olsa yüzlerimiz birbirine yapışmıştı onu pür dikkat izliyordum.
-Cevap vermiycekmisin?
Gözlerine o kadar çok dalmışım ki beni sevdiğini görebiliyordum ama bende bu sorunun cevabı belirsizdi.
Onu sevsemde söyleyecek bur cevabım yoktu içimde karmakarışık duugular oluşmuştu. Ona evet diyemezdim seni seviyorum hiç diyemezdim bize herkes karşı çıkardı. Ailem buna izin vermezdi kim verirdi ki hangi anne baba? Kızlarını kaçıran başta canını yakan üstelik ailesininde canını yakmaya çalışan çocuğa sevmesi için izin verirdi. Benim onunla olmam onlar için en büyük problem olacaktı. Onunla görüşmemem için ellerinden geleni yapacaklarınıda tahmin edebiliyordum. Yüzümü yüzünden uzaklaştırırken elimle de kapıyı açmak için kulubu arıyordum. Sessiz kalarak yanından uzaklaşmak istemiyordum. Kapıyı açtığımde arabadan inip eve doğru ilerlemeye başladım. Ağlamalımıydım yoksa gülmeli mi? Beynim bu sorulara odaklanmış ilerliyordum nereye gittiğimi bir de adım attığımı biliyordum o kadar.
-Seni bir türlü çözemiyorum Derya! Bir öylesin bir böyle bir gün seviyorum diyorsun bir günde sessiz kalıp gidiyorsun! Ben sana böyle mi yapıyorum ne zaman sorarsan sor seni hep çok seviyorum!
Arkamda seslendiğini duysamda duymamazlıktan gelmek zorundaydım olduğum yerde durdum.
-Seni çok seviyorum beni affet böyle olmak zorunda.
Kendi kendime söyleyip arkama döndüm. Kapıya geldiğimde zile basacakken koşarak yanıma geldi ve elimden tuttu.
-Seni çözücem Derya benden uzak olmaman için elimden geleni yapıcam.
Elini yanağıma götürüp göz yaşlarımı sildiğinde anlamıştım ağladığımı. Eliyle birlikte elimi kaldırıp zile bastı kendine bakıp üzerini düzeltti. Arkadan gelen Can'la Aras'ta arkama dikilmiştiler Onlara döndüğümde başlarını hafifçe sağa yatırıp
-Üzgünüz.
Diyerek yanıma geçtiler. Derin bir nefes alıp kapının açılmasını bekliyorlardı ben ise buz gibi terler döküyordum. Beni onlarla görürlerse ne olacağını tahmin edemiyordum. İçimde biriken korku kapının açılmasıyla daha çok şiddetlenmişti.

EKSİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin