-45-

56 7 0
                                    

-Güzelim
Gözlerimi açmadan başımın üzerinde gezen elleri tanımaya çalışıyordum.
-Hadi aç gözlerini beni özlemedin mi yoksa?
Uraz ın sesiydi bu yoksa Yanımda mıydı? yanımdaydı evet evet kesin oydu bu gözlerimi fal taşı gibi açıp gerçek olup olmadığını kontrol ediyordum. Bana yaklaşıp yanağımdan öpüp kucağına almak için uzandı.
-Uraz.
Gülümseyerek gözlerimin içine bakıyordu.
-Güzelim.
Ah gerçekti boynuna sıkı sıkı sarılıp kokusunu içime çekip nazikçe boynuna buse koydum.
-B'ben çok özür dilerim gerçekten ben artık burda kalmak istemiyorum sizinle yaşamak istiyorum bırakma beni Uraz seninle gelmek istiyorum.
Gözlerim dolmuştu ona sarılmaya devam ederken ellerimi boynundan yavaşça çekip beni yere bıraktı. Gözlerimin içine bakmaya devam ederken gülümsedi. Kapıya doğru ilerleyip dışarı çıktı.
-Uraaaz gitme!
Terlemiştim anlımda biriken su damlalarını silerken yanımda uyuyan Denizi görünce çok büyük hayal kırıklığına uğramıştım. Deniz gözlerini silip bana uyuklayan gözlerle bakıyordu.
-Birşey mi oldu?
Hayır anlamında başımı salladım.
-Su içsem iyi olucak sanırım.
Apar topar yattığım yerden kalkıp kapıya yöneldim. Merdivenlerden aşağıya emin adımlarla ilerlemeye devam ederken gördüğüm rüyayı düşünüyordum. Mutfağın başına geldiğimde burnuma çok güzel kokular geliyordu. İçeri girdiğimde annem çoktan uyanmış kahvaltı için masayı hazırlamaya başlamıştı beni görünce gülümsedi.
-Günaydın kızım kahvaltıda sevdiğin  herşey var babanla abin de uyansın o zaman başlarız.
Olur anlamında başımı sallarken bardağa suyu doldurup yudumlamaya başladım.
-Ah!  Bu arada canım sana bir kutu geldi hiç ellemedim şurda.
Girişteki kutuyu gösteriyordu. Bu da neydi böyle çok küçük sayılmazdı yani çok merak etmiştim. Kucağıma kutuyu alıp incelemeye başladım.
-Kim getirdi ki bunu?
-Uzun boylu uzun saçlı kumral ve mavi gözlü bir çocuk. Birde çok kibar.
Göz kırptı ve önüne döndü. Kimdi ki acaba bu Uraz değildi çünkü Uraz renkli gözlü değildi. Can ve Aras olabilir mi acaba?  Can yeşil gözlü olduğu için geriye Aras kalıyordu.
-Bir de kızım arkadaşınmış sana çok önemli bir not bırakmış.
İyice merak edip koşarak odama çıktım. Deniz uyumaya devam ediyordu. Üzgünüm bay yürüyen ego artık korkmuyorum. Kolundan tutup zorla uyandırmaya çalıştım. Çabalarım olumsuz sonuç alınca onun odasına gittim mecburen. Kapıyı kilitleyip kutuyu yatağa bıraktım. Ellerimi sakince kutunun üzerinde gezdirip yavaşça kurdalyeyi çözdüm. Kutunun kapağını tutup yavaşça havaya kaldırdım. Içinde iki kutu görüyordu ve bir  de not vardı. Notu elime alıp hemen açtım.
-Özür dilerim güzellik sana engel olamadım benden daha fazla nefret etmeni istemedim. O günle beraber beni hayatından çıkarıp beni bir daha görmek istemediğini biliyorum bu yüzden Almanya'ya dönüyorum. Hoşçakal.
Gidiyor olamaz değil mi? Bu kadar kısa bir notla hemde! Gözlerim küçük kutuya kaymıştı. Kutunun içinden alıp açtım. Içinde sarı bir tişört vardı sanırım kendi tişörtünü koymuştu. Tişörtü elime alıp kokusunu içime çektim evet bu onun kokusuydu. Tişörtün içinden yere birşey düşmüştü. Başımı aşağı eğdiğimde yerde bir telefon ve bir de fotoğraf vardı. Fotoğrafta dördümüz vardık hepimiz birbirimize sarılmış ve haberimiz yokmuş gibiydi sanki. Telefonu alıp içine baktım. Üç tane numara kayıtlıydı. Urazı aramalımıydım? Gerçekten gidiyormu öğrenmem gerekti. Rehbere girip Urazın ismine gelip aramak için  için tuşladım. İçim içime sığmıyordu resmen. Nefes alışverişlerimi kontrol etmeye çalışırken telefon birden açılmıştı. Alo dememe fırsat vermeden konuşmaya başlamıştı.
-Biliyordum arayacağını. Gidip gitmeyeceğimi öğrenmek için aradığını da biliyorum. Seninle aynı şehirde oldukça yapamıyorum Derya senden kopamıyorum sabahlara kadar senin evinin önünde bekleyip duruyorum. Senden uzakta olunca sana birşey olacakmış gibi geliyor bu yüzden senden uzaklaşıp yurt dışına gitmek en iyisi. Senin kapına gelemem senden kilometrelerce uzakta olurum ve sende istediğini elde etmiş olursun. Bu akşam uçuyorum bana bir daha ulaşamazsın kendine çok iyi bak.
Konuşmama izin vermeden yüzüme kapatmıştı. Uraz yapmıştı bu çocuk bu kadar nasıl değişebilir di? Kutunun içinden çıkanları tekrar yerleştirdim odanın kilidini açıp çıktım. Kendi odama girdim ve en güvenilir yere kutuyu bırakıp aşağıya indim.
-Bücür noldu abicim sana neden ağladın sen bu kadar çok?
Yanıma gelip kolunu omzuma yerleştirdi.
-Ağlamadım ben.
Ellerimle yüzümü silip bahçeye doğru ilerledim. Ağlamış olsam bile farkında değildim.
-Bana yalan söyleme Derya!
Peşimden koşarak yanıma geldi.
-Git başımdan!
Sallanan sandalyeye yerleşip kendimi yavaş yavaş sallanmaya başladım. Aklımda hep Uraz vardı. Hep benden nefret edicekti sanırım. Salak Derya! Sen hep kaçıcaksın çocuk hep peşinden mi koşacak sandın aptal!
Cebimde titreyen telefonu hissedince elim direk cebime gitmişti. Bir an telefonumun olduğunu unutmuştum.
-Efendim.
-Alo Derya nasılsın?
-İyiyim Can birşey mi oldu?
-Hayır hayır birşey olmadı bizden nefret ediyosundur biliyorum özür dilerim aradığım için de ama Urazı sevdiğini de biliyorum inkar etme ve bu akşam saat 19:40 da uçağı kalkacak bilmek istersin diye düşündüm. Derya onu seviyorsan bu şansın olabilir. Lan Aras her yerden burnunu sokup durmasana ben söylüyorum işte. Sanane oğlum unutacaksın sonra. Derya bu arada seni çok özledik be güzellik.
Canla Aras bir yandan kavga edip bir yandan da benimle konuşmaya çalışıyordu. Bende onları özlemiştim  ama şuanda daha önemli işlerim vardı. Telefonu kapatıp hızla odama çıktım hazırlanıp saate bakmıştım. 17:06 ydı saat yani iki saat kadar zamanım kalmıştı. Hemen üzerime birşeyler geçirip odadan çıkıp merdivenleri inmeye başladım.
-Anne ben çıkıyorum.
Koşarak yanıma geldi.
-Nereye kızım daha düzelmedin hiç bir yeri hatırlamıyorsun daha.
Elimi omzuna yerleştirip okşar gibi gezdirdim.
-Yok hatırlıyorum Annecim merak etme arkadaşlarımla görüşücem çok özledim onları.
Annemin yüzü gülmüştü resmen.
-Demek Elifleri hatırladın çok çok güzel fazla geç kalma bitanem.
Yanağıma uzanıp beni öptü. Elif kim ki ya neyse anneme belli etmeden evden çıkmam gerekti. Koşar adımlarla dışarı çıkıp taksi beklemeye başladım. Yaklaşık beş dakika sonra önümde siyah bir araba durdu camları yarısına kadar açıp gülümsedi.
-Biliyordum.

EKSİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin