-30-

114 9 0
                                    

Tedavi olursam benim için nasıl olurdu belki daha iyi olurdu evet ama geçmiş günleri nasıl olsa tekrar geri getiremeyiz ki bu yüzden tedavi olmam bazı şeyleri değiştirmezdi. İçimi çekip başımı Uraz'ın yüzüne doğru kaldırdığımda elleriyle yanaklarımı ıslatan yaşları yavaşça silmeye başladı. Tebessüm ederek gözlerine baktım.
-Tedavi olmam neyi değiştirir?
Ona sanki beklediği bir soruyu sormuşum gibi bana birden sarılmıştı. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı.
-Çoğu şeyi.
Fısıldarken kulağıma çarpan nefesi beni huylandırmıştı.
-Ben tedavi olmak istemiyorum Uraz.
Ondan bir adım atıp uzaklaştım. Gözlerini kapatıp içini çekti. Bir süre ellerini saçlarının arasında gezdirdikten sonra yanıma yaklaştı ve hafifçe eğilip beni birden kucağına aldı.
-Bırak beni napıyosun sen? Hafızamı kaybetmiş olmam yolda yürümeyi de unuttuğum anlamına gelmez!
Boynuna düşmemek için daha çok sarılırken beni bırakması için de ona kızıyordum. O ise hiçbir şey demeden beni eve getirmişti. Eve girer girmez direk mutfağa götürmüştü. Bizi bu halde gören Mia elindeki bardağı hızla masaya vurup başını diğer tarafa çevirmişti sinirle ayaklarını titretirken hiç bize doğru dönmüyordu. Uraz beni sandalyeye bırakıp ellerini omzuma koydu.
-Şimdi burda usulca otur ve birşeyler atıştırmaya bak !
Ses tonu bu kadar sert ve ciddi çıkması beni korkutmuştu. Uraz tezgaha geçip bir bardak su içtikten sonra Can ve Aras a kaş göz işareti yapıp dışarı çıkmıştı işaretle birlikte Can ve Aras ta mutfaktan ayrılmıştı. Ben ise burda Mia ile kalmıştım lanet olsun ki yapacak birşey bulamayınca oturduğum yerden kalkmadan etrafı inceliyordum. Can içeri girince ona doğru dönüp baktığımda sinsice gülüyordu.
-Ne gülüyorsun be?
Sesim biraz kızmış gibi çıksada beni takmamıştı. Eline birkaç birşey alıp hazırlamaya başladı.
Oflayıp ayağa kalkmak için hareketlendiğimde bir çift kızgın gözlerle karşılaşınca kalkamamıştım.
-Sana burdan kalkmadan birşeyler yemeni söylemiştim.
Uraz birden neden bu kadar sinirlenmişti bilmiyorum ama bu işin içinde kötü birşey vardı yakında kokusu çıkardı. Mianın bana baktığını hissedince ona doğru baktığımda alay edermiş gibi güldüm. Sonra da Uraz a bakıp ayağa kalktım.
-Yorgunum ben yatıcam aç falan da değilim.
Yanından yavaşça geçerken sadece bana bakmıştı. Birşey yapmasını veya demesini bekliyordum ki yapmadı tepkisiz kalmıştı. Odama çıktığımda kendimi yatağıma sırt üstü bıraktım. Ellerimi başıma getirip düşünmeye başladım. Gözlerimin önüne sadece karartılar geliyordu bir de o lanet olası gün geliyordu. Benim bir ailem olmalıydı ve benim burda olmam için bir neden olmalıydı. Yani normal olması gereken şey buydu. Yattığım yerden doğrulup ellerimi geriye dayayıp onlardan güç alarak oturuyordum bir de can sıkıntısına bacaklarımı sallıyordum. Gözlerimi kapatıp arkaya doğru yavaşça eğdim. Başımı sağa çevirdiğimde masanın üzerinde bulunan bir sürü poşet gözüme çarpınca ayağa kalkıp ilerlediğimde poşetleri açıp bakmak konusunda tereddütte kalmıştım. Baksam ne olurdu ki? benim odam sonuçta bunlar merakıma yenik düşüp poşetleri teker teker açmaya başladım. İçinden çok güzel tişörtler ve pantolonlar falan çıkıyordu. Her kıyafetten hemen hemen az vardı ama bunlar.
-Bunlar senin için değil!
Arkamda Mianın sesini duyduğumda olduğum yerde tepkisiz kalmıştım. Be yapacağımı bilmiyordum ve şuan da içimde birden bire bir korku oluşmuştu. Arkamı yavaşça dönüp ona baktım.
-Sadece bakıyorum.
Ahh salak Derya! Niye kendini ezdiriyosun ki ya. Ona baktığımda yüzünde beliren sen bittin bakışları atarken bende odadan çıkıp onunla uğraşmak istemiyordum çok yorulmuştum bugün nedense.
-Hırsız seni! Birde seni bana karşı savunuyorlar hırsız! Odama girip eşyalarımı kurcalamaya utanmıyomusun sen!
Diye bağırmaya başladığında poşetleri yıkıp boşaltmaya başlamıştı.
-Ne yapıyorsun sen yalan söyleme!
Elini tutup bu hareketine Son vermesi için onu durdurmaya çalışsamda odaya yaklaşan ayak sesleri duyduğunda poşetleri yere atıp bana doğru döndü. Ben ise ne yapacağımı bilmiyordum kapının aralığından giren Uraz'ın kokusu kendinden önce odaya sızmıştı bile bu yüzden ona dönüp dönmemek arasında tereddütte kalmıştım. Başımı önüme eğip gözlerimi yummuştum.
-Sen bu kızı seviyorsun değil mi? Al işte odamı dağıtmış eşyalarımı da dağıtmış hırsızlık yapmadığını nerden kanıtlayabilirsin! Hırsız o kız!
Bana hırsız demesiyle gözlerimi açtım. Urazla göz göze geldiğimizde hayır anlamında başımı sallarken etrafa bakıyordum.
-Derya neler oluyor doğru mu bu olanlar?
Gözlerimi birden büyütüp Uraz'a baktım. Bu kıza inanmıştı. İnanmasa neden sorsun ki?
-İnanıyormusun bu olanlara?
Şuan hem hırsız hem de yalancı durumuna düşmüştüm. Uraza bir adım yaklaşıp gözlerine baktım zorla gülmeye çalışarak birşey yapamamak çok zoruma gitmişti. Urazında birşey demeden dikilmesi de en zor olanıydı tabi ki.
-Anladım sen ona inanıyosun.
Mia ya göz ucuyla baktığımda kendisiyle gurur duyarmış gibi bir hali vardı.
Benim geçmişi hatırlamadığım bir an olsun bile aklına gelmedi ve sen o kıza inandın. Anıları hatırlamıyorum tamam ama sadece onlar değildir belki ne dersin mantıklımı Uraz?
Gözlerimi ondan kaçırıyordum çünkü göz temasına girersem bu odadan kolay kolay çıkamayabilirdim. Koşarak odadan çıktım. Gözümün birden kararmasıyla olduğum yerde durup başımı tuttum. Bacaklarım titremeye başlamıştı yürümeye halim yoktu. Kendimi zorlayarak bir kaç adım atabilmiştim. Olduğum yerde durup kendime gelmek için bekledim. Arasın bana doğru geldiğini görünce yüzümde belli belirsiz bir gülümseme olmuştu. Yanıma geldiğinde elindeki bardağı bana uzattı.
-Al bakalım iç şu ilacını.
Bana bakıp gülümsemesi içimi rahatlatmıştı. Elindeki bardağa titreyen ellerimle uzanırken birden dengemi kaybetmiştim.

EKSİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin