🌑 Dark Moon 🌑

282 22 75
                                    

Yıl:
3507

Hakîm Bakış Açısı:

  Zaman kavramı herkeste göreceli olan bir kavramdır. Herkesten herkese değişen ve aslında ters çevrilmiş kum saatinden hep hızlı akan kum tanecikleri gibi zaman hep hızlıydı...

Zaman, kişiyi değiştebilir miydi peki? İnsanın kendisini değiştirmesine izin verecek kadar uzun muydu zaman? Meraklarına cevap verecek kadar uzun muydu?

Evet, zaman ilerlemişti ama insanın merakı asla bitmemişti. Bazılarının zamanları dolmuştu ama insanın merakı asla bitmemişti. İnsanlar artık yeni yerler ve gezegenler görüp tanımaya başlamıştı. Teknoloji artık durduralamaz bir hızla yol alıyordu. Işık hızından bile daha hızlı yol alan uzay araçları yapılmıştı ve bu araçlar uzayın derinliklerine yollanmıştı.

  Bu insanoğlunun merakı asla durdurulamadı. Hep yeni şeyler keşfetmek ve bulmak istedi. En sonunda merakına cevaplar buldu. Yeni yaşamlar bulundu, yeni gezegenler... Ve bu gezegenlerde yaşayan tuhaf yaratıklar. Bu yaratıklarla tanışmaya ve anlaşmaya çalıştı insanoğlu. Aslında amacı barış değildi kendi gezegeninde artık su çok az, hava resmen yok, "Toprak ne?" diye sorsanız "öyle bir şey mi var.?" diye bir soruyla cevap alırdınız bundan dolayı insanoğlu da o gezegenlerdeki kaynakları kullanmayı amaçladı. Ki amacına da ulaştı, buldukları ve keşfettikleri yerlerde yaşamaya başlamışlardı. Orada yaşıyor, evleniyor ve büyüyordu. Yani insan asla durulamadı, uzaydaki kuralları da bozmuştu. Tıpkı kendi gezegenindeki düzeni ve kuralı yok ettiği gibi.

  Dünya'da, artık sadece "Uzay Eğitimi" denen sistemin okulları vardı ve her yerden, her gezegenden, yaratıklar gelip burada eğitiliyordu. Peki bir okul her şeyi değişterebilir miydi? Evet, değiştebilirdi. Uzay halkının görmezden geldiği sönük kaderleri bir araya getirebilirdi. Onlara yeni kaderler ve yaşamlar sunacaktı. Belki de kaderlerini birleştirecekti, belki de bu çocukların kaderleri bir yerde birleşiyordu. Ve evet, kabul edelim. Onların kaderleri birleşmek için yaratılmıştı... Tıpkı Güneş ve Ay'ın kaderleri gibi...

🌑

Jungwon'dan:

  Her zamanki gibi sıkıcı bir uzay sabahıydı. Ama bugün önceki günlerden farklıydı çünkü bugün yaz tatilimin son günüydü ve ben akademiye gidecektim. Babam ve annem uzun bir konuşma yapmışlardı -kendi aralarında- ve en sonunda gideceğim akademiye karar vermişlerdi. Babam ile yaşadığımız gezegende -dünya'da- okuyacaktım falan filan. Pekte umrumda değildi aslında. Yani sadece gidip, okuyup bilgi öğrenecektim. Bunda bir şey yoktu. Büyükannem bu kararın mükemmel olduğunu söylemişti nereye gideceğimi söylediğimizde. Sonra kuzenim Jiwoo'nun da gelmesinin güzel olduğunu söylemişti. Jiwoo da gelmek istemediğini söylemiş ve büyükanneme karşı gelmişti. Sonra büyükannem her zamanki gibi kendi bildiğini yapıp Jiwoo'yu benim gideceğim akademiye yazdırmıştı. Jiwoo bu yüzden benimle arasına bir soğuklu koymuştu. Gerçi umrumda değildi, ben sadece okula gidecektim ve onun bu kadar küçük şeylerden bile benimle arasını bozmasına alışmıştım. İşte bazı alışkanlıklar iyi olmuyordu.

  Eloktronik saatimin sesi ile gözlerimi açtım, her zaman aynı şey, her zaman aynı rutin. Yavaşça üzerimdeki blani* (battaniyeyi) çektim. Ayaklarımı yatağımdan sarkıtıp kendimi yavaşça yataktan çıkardım. Uyanma vaktiydi, gerinerek baloxa*² (banyoya) ilerledim, baloxun kapısını açtım ve iceri girdim. Firisin*³ (lavabonun) musluğunu açıp elimi yüzümü ışıklandırdım*⁴. Elimi ve yüzümü kurulayıp baloxtan (banyodan) çıktım. Uyuşuk adımlarla gardırobuma ilerledim, gardırobun önüne gelip durdum, ayaklarımı gardırobun önündeki zemine koyup giymek istediğim giysileri seçtim, üzerimde hemen belirdi. 3507 yılında olmak bunu gerektiriyordu. Üzerimde oluşan kıyafetler ile gardırobun önünden çekilip kapıya ilerledim, aşağı yemek yemek için hareketli merdivenlere doğru yürüdüm. Annem Rotasyum gezegeninde, babam ise beni yatılı okula yazdırıp annemin yanına gidecekti. Aşağı babamın yanına indim. Robotumuz Selnorta, yemek hazırlıyordu; babam ise tabletine bakıyordu.

🌑 Dark Moon 🌑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin