Şimdilik her şey iyi geçecek gibi görünüyordu. Her şey göründüğü gibi olsaydı Ay'ın görünmeyen tarafı olmazdı...
📄📄📄📄📄📄📄📄📄📄📄📄📄📄📄
Heeseung'dan:
Jake ile koltibilteğe (kütüphaneye) gitme kararı almıştık çünkü onların odasında Sunoo ile Riki, benim odamda da Sunghoon ve Jay çalışacaklardı, yani bizim başka bir yerde olmamız en iyisi olacaktı. Koltibilteğin (kütüphanenin) kapısında durup etrafa bakınıyorduk, koltibiltek (kütüphane) her zamanki gibi doluydu. Jake, bana yanaşıp kulağıma fısıldıyarak konuştu. Koltubiltek, kuralları işte.
Jake: -kısık sesle- Şimdi ne yapacağız hyung?
Boşluk arayan gözlerim, aramalarına devam ederken Jake'i cevapladım kısık sesle.
Ben: -kısık sesle- İlk önce boş bir bulo* bulalım, oturalım bir. Sonra eski çağlarda olan ve hâlâ daha yerini koruyan dalları araştırırız.
"Tamam" anlamında kafasını salladı. Bir şeytan olarak bu kadar sakin ve kötü kalpli olmamasına anlam veremiyorum, yani şeytanlar hiçbir yerde iyi olarak yazılmıyordu. Sanırım benim tarafımdan iyi bir şeydi çünkü kötü şeyler yapmıyordu, bu iyi bir şeydi. Üyeler ile iyi anlaşacağımı düşünüyorum, ki bence bu düşüncelerim de haklıyım, şu 2 günde cidden iyi anlaşmıştık.
Ben etrafıma bakınırken Jake bir anda yanımdan kaybolmuştu. Yanıma bakarak Jake'e baktım. Cidden yanımda yoktu. Etrafıma bakınırken bu sefer aradığım şey Jake'di. Nereye kaybolmuştu bu çocuk? Umarım kaybetmemişimdir onu, Jungwon bana fazla kızar sonra. Endişeli olsam bile gözlerime yansıtmamaya çalışarak etrafıma bakınmaya devam ettim. Gözlerim etrafta hızla gezinirken bakış açımdan hızla çıksa da fark ettiğim şeyle bakışlarım eski yerine geri geldi. Havada sallanan eldi dikkatimi üzerine çeken şey, ki o sallanan el Jake'e aitti. Jake boş bir buloda gülümseyerek oturuyordu. Gördüğüm manzara gülümsememe neden olmuştu, bu çocuğa şeytan denemezdi, şeytanlık huyu yoktu bunda, uğramamıştı bence. Ah bu çocuk ne kadar hızlı bulmuştu öyle?
Sağ elimle omzumdaki sırt çantamı düzelttim, sol elimde kalın 3 tane ansiklopedi vardı. Bu ansiklopediler meloj (müzik) ile alakalıydı, araştırma yapalım diye. Jake'in oturduğu yere ilerledim. Yanına geldiğimde o buloyu açmakla uğraşırken ben de masanın altına çantamı koydum, masanın üstünde boş olan yere de ansiklopedileri yerleştirdim. Jake, buloyu açmış bana dönmüştü.
Jake: -fısıltı- Ne araştıracayım hyung?
Ona baktım, projede bize düşen konuyu kendi aramızda yeniden dağıtmak adına, dağıttığımda Jake'e döndüm ve aynı şekilde -fısıldayarak- cevapladım.
Ben: -fısıltı- Eski çağlarda olan ve hâlâ daha yerini koruyan dalları araştır.
Benim dediğim şeyle kafa salladı ve önüne döndü hızla. Tamam, belki de ben fazla ön yargılı yaklaştım. Şeytanların hepsi kötü kalpli değil sonuçta, tıpkı Mumyaların hepsinin iyi kalpli olmadığı gibi. Arkamızda kalan raflara dönüp baktım, kesinlikle bu koltibiltek (kütüphane) ortamı en sevdiğim yerdi. Jake bulodan araştırma yapacaktı ben de tabextiklerden (kitaplardan) araştıracaktım. Elimi ansiklopedi ve diğer tabextiklerin (kitapların) üzerinde gezdirdim. Ardından gözüme kestirdiğim bir tabextiği (kitabı) rafından çekip elime aldım, sayfalarını çevirirken tabextiklerin (kitapların) kendilerine has kokusu doldu burnuma. Gözlerimi kapatarak tabextiğin (kitabın) kokusunu içime çekerken yüzümde bir gülümseme vardı. Neden tabextiklerin (kitapların) arasında kaybolmak istediğimi daha iyi anlıyordum. Mükemmel değil mi? Sayfalardan birinin başlığını görüp durdum, gözlerim oradaki satırlarda yazan bilgileri okumaya başladı. Kaybolma zamanı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌑 Dark Moon 🌑
Fanfiction❕️DÜZENLENMEKTE❕️ 7 farklı yetenek bir araya geldi, 7 farklılık, 7 özel kader... Kaderleri, kesiştikten sonra beraber güzel anılar biriktirmeye başladı ama bu güzel anıları bozulup yeni şeyler karşılarına çıkacaktı, buna kıskançlık yol açacaktı. Bir...