🌫 Her Şey Olabilir 🌫

35 7 10
                                    

Olacak şeyleri bile kimse bilmiyor.

🌫🌫🌫🌫🌫🌫🌫🌫🌫🌫🌫🌫🌫🌫

Jake den:
Kızı yok edecek şekilde göz ışınlarımı yollarken o benim gözlerimi es geçip etrafa bakıyordu. O benim kankama mı yakın olmaya çalışıyordu.? Yoksa~. Bizim gruba mı girecekti.?

Jay Hyung - Ayaklarım koptu.

Sunghoon - Bakıyorum.

Sunghoon - Yoo. Kopmamış.

Sunoo - Yorgun olmasam gülerim ama yorgunum. Gülemiyorum.

-Gezdiğimiz yetmedi mi ya.? Daha nereleri gezecek acaba.?

Jay Hyung - Bilmiyorum ama daha fazla gezecek olursa gidip döverim ben.

Sunghoon - Yardıma ihtiyaç varsa geliyorum.

Sunoo - Ya bir şey soracağım. Heeseung Hyung bizim konuşmalarımızı duymuyor mu.?

-Duymuyor.

Jay Hyung - Onun olmadığı bir konuşma olarak düşün.

Sunoo - Okay.

Derin bir nefes bıraktım. Bıktım ya. Gerçekten. Daha ne kadar gezeceksek.? Okulun kırklık planını mı çıkarıyoruz.? Ne yapıyoruz ya.?

Heeseung Hyung:Burası da Ko- Kütüphane.

Sooha:Ah. Ne büyük. Okulumuz bu bakımdan gayet zengin. Eski kitaplar da var öyle değil mi.?

Heeseung Hyung:Evet.

Sooha:Senin kitabın da eskiye benziyordu. Sen okuduktan sonra ben okusam olur mu.?

Kitap mı.? Eski mi.? Bizim buraya nasıl geldiğimizi öğrenmek için okuduğu kitap mı.?

Heeseung Hyung:Çok isterdim ama benim değil. Bir tanıdığımın kitabı. Ve ona geri vereceğim.

Sooha:Anlıyorum. Tamam. Kitabın ismini söyler misin.?

Sunoo:Hadi Rikiler'in yanına gidelim.

Sunghoon:Güzel fikir.

Jay Hyung:Uçuyorum o tarafa.

Gerçekten bu kızın sorularındansa Jungwon ve Niki'yi seyretmek daha iyiydi. Biz önden Sooha ve Heeseung Hyung arkadan ilerledik. Stadyuma geldiğimizde okulun hentbol takımı çalışıyordu. Bu ders zili neden çalmadıysa. Şu an isteklerim değişmişti. Zil çalmalıydı ve istemediğim fizik dersine girmeliydim. Bu ziller 10 dakikadan 20 dakikaya mı yükselmişti.? Ne olmuştu acaba.?

Heeseung Hyung:Burası okulumuzun stadyumu. Burada basketbol, futbol, hentbol gibi maçlar çalışılıyor.

Sooha:Vaov. Çok güzel. Hentbol favori oyunlarımdan.

Ben:Ne güzel. 😒

Sooha:Ha.?

Ben:Yani çok güzel. Hentbolu sevmen, sporu sevmen. Çok güzel. 🙃

Sunoo:😂😂

Hepimiz ona baktık. Neye güldü kim bilir bu Tilki.?

Sunoo:Niki. Harika oynuyor.

Hepimiz sahaya baktık. Evet gerçekten Jungwon'u kovalarken harika oynuyor.

Sooha:Niki kim.?

Ben:Söylesek bilecek misin.?

Sooha:Ah. Afedersiniz.

Üzerimde hissettiğim gözlerle o tarafa baktım. Heeseung Hyung gerçekten kızmış durumdaydı.

Sunoo:Seslensem mi.?

Sunghoon:Hiçbir şey kaybetmeyiz.

Jay Hyung:Kazanırız. Kazancımız bir çift azar olur.

Sunoo:Bağırayım mı.?

Ben:Bağır.

Sunoo:Okay.

Sunoo:RİKİ.!!! JUNGWON.!!!

Niki ve Jungwon durdular, bize baktılar. Sonra önlerine dönmek zorunda kaldılar. Çünkü antrenmanlarının tam ortasında gelmiştik. Yanımıza gelemeyecekleri belli zaten. Biz böyle ayakta dikilirken zil çaldı. İşte budur.! Hemen arkama döndüm.

Ben:Gidelim hadi.!

Jay Hyung:Biyoloji bekle beni.

Sunghoon:Kafiyeye bak. 😂😂😂

Heeseung Hyung:Hani biyolojiyi sevmiyordun sen.?

Jay Hyung:Ah hoca video izletecek. Çok mutluyum bu yüzden.

Heeseung Hyung:🤨

Jay Hyung:İnan. İnanma sana bağlı koçum.

Jay Hyung:Gidelim Sung, Sun ve Ja.

Heeseung Hyung:Sizinle sonra konuşacağız. Sunoo ile git Sooha. Onunla aynı sınıftasın sonuçta.

Sooha:Tamam.

Heeseung Hyung:Sen de benimle geliyorsun.

Derken kolumu tutmuştu.

Ben:Neden.?

Heeseung Hyung:Ufak bir konuşma.

Ben:Peki.

Jay Hyung:Hadi gidelim o zaman.

Ve onlar gitti. Geriye sadece ikimiz kalmıştık.

Ben:Ne konuşacağız Hyung'cum.?

Heeseung Hyung:Sooha'ya neden öyle davranıyorsun.?

Ben:Nasıl davranıyorum.?

Heeseung Hyung:Bilmiyormuş gibi davranma. Kıza olan bakışların hiç öyle demiyor.

Ben:Nasıl bakıyorum ki.?

Heeseung Hyung:Sen beni akıl hasta mı yapmaya çalışıyorsun.?

Ben:Yoo. Sen zaten delisin.

Heeseung Hyung:Jake. Ne oldu.?

Ben:Hiçbir şey olmadı.

Heeseung Hyung:Sen böyle davranmaz aynı zamanda da bakmazsın. Bunda bir şey var.

Ben:Çok dikkatlisiniz Dedektif. Fakat ben böyleyim. Tanımadığım insanlara böyleyim. Ve bakışlarım gayet normal.

Bundan sonrasını kulağına yaklaşarak söylemiştim.

Ben: -fısıltı- Biliyorsunuz. Ben bir şeytandım. Ve siz benimle arkadaş olmuş bir mumya. Sizinle ilk tanışmamızı hatırlıyor musunuz.? Birbirimizi yiyecek gibi bakıyorduk. Jungwon ortamı yumuşatıncaya kadar da öyleydik.

Ben:İç güdüsel. Asla değiştiremezsiniz. İyi dersler dilerim. Benim de dersime gitmem gerekli.

Ve arkamı döndüm. Okula ilerledim. Ona cevabımı vermiştim. Benim alamadığım cevaplar vardı. Almasını bilirdim. Ama şu anda her şeyi oluruna bırakmak ve belli bir süre sakinleşmem gerekliydi. Kafamı toplamam gerekliydi. Dün bileklikten mesaj gelmişti. "Her şey olabilir. Her şeye hazır mısınız.?" yazıyordu. Bazı şeylere hazır olmam için alışmam ve boş kafaya sahip olmam gerekliydi. O da bende yok gibiydi. Nerden duyduğumu hatırlayamadığım bir söz var. Çizgide yürü. Bu çizgiden nefret ettiğinde onu yok et. Kurallar ne olursa olsun. Biz kural yıkarız. Her zaman ve her yerde. Şimdi koş. Çünkü oyun bunu gerektirir...

Bu kadardı. Umarım beğenmişsinizdir. Diğer bölümde görüşürüz. Nasıl sözü beğendiniz mi.? Pass The Mic'ın sözlerini kitabımıza uygun şekilde yazdı. Ben çok beğendim. Sizinde beğenmeniz dileğiyle. Sonra görüşürüz. Benle kalın. Hoşça kalın. İyi okumalar dilerim. Bye~.♡ 🖤🖤🖤

🌑 Dark Moon 🌑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin