Yeni gün onu gün yüzüne çıkaracaktı, o zamana kadar herkes bedenlerine enerji almak için rüyalarına dalmışlardı.
✅✅✅✅✅✅✅✅✅✅✅✅✅✅✅
Heeseung'dan:
Sabah kalktım, nasıl oldu bilmiyorum. Gözlerimi açmam ile kafama keskin bir ağrı saplandı. Ah, ne iyi! Kafamda ağrı vardı, ama bunun neden olduğunu biliyorum, dün çok fazla çalışmıştık, ondan dolayı kafamda sabah ağrı olması normaldi. Kafamdaki ağrıyı yok sayıp gözlerimi netleştirmeye çalıştım, gözlerim netleşince de etrafa bakındım, Jay'in yatağına bakınca olmadığını gördüm. İstemsizce kaşlarım çatılırken neden yatağının boş olabileceğini düşündüm. Belki de Jay erken kalkmıştır, mantıksız bir tahmin ama neden olmasın?
Gözüm istemsizce Jay'in ve benim yatağımın arasındaki yere doğru kaydı. Dikkatimi hiç çekmemişti ama oraya bakmam gerekiyormuş gibi oraya baktım. Gördüğüm şey gözlerimi kırpıştırmama neden oldu. Jay, yataktan düşmüş yerde uyuyordu? Oraya nasıl-? Ne!? Kaşlarım çatılırken uykulu gözlerim ve çalışmaya çalışan boş beynimle neler yaşadığımızı sorgularken yerde rahatça uykusuna devam eden Jay'e bakıyordum. Nasıl düşmeyi becermişti bu? Boş boş bakmakla bir şeylerin kendiliğinden başlamayacağını kanaat getiren iç güdüm ile hareket etmeye başladım. İç güdüsel bir şekilde -beynim çalışmıyor çünkü- ayaklarımı yere sarkıttım. Soğuk zemine değen ayaklarımla ayağa kalkmıştım. Jay'in yanına paytak adımlarla ilerledim, ellerimi belimde konumlandırıp yukarıdan ona baktım. Pekala, sanırım onu kaldırmalıydım. Jay'e dokundum ve onu uyandırmaya çalıştım.
Ben:Jaaa...aaay.
Onu sarsarken Jay biraz ayılmıştı uykusundan.
Jay:He?
Diyerek saçma bir şekilde uykusundan seslendi bana, uyuyup uyanmayacağını mı anlamak için soruyordu bilemedim. Gözlerimi devirmemeye özen gösterdim. Uyuyor Heeseung, uyuyor. Sadece, uyuyor, değil mi?
Ben:Uyan hadi, Jay.
Onu sarsarak biraz olsun yerden kaldırdım, gözlerinden birisi açılıp bana cevap yetiştirmeye kalkıştı.
Jay:Uyan-
Jay'in kalktığını zannedip onu bıraktım, fakat cümlesini bitirmeden yere düşüp yastığına geri kafasını gömdü. Ona boş gözlerle baktım. Ne yaşıyordu?
Ben:Uyansana... Jay...
Bıkmış sesim ile ricada bulundum, beni duyduğunu sanmıyorum.
Jay:Uy-an-
Jay'e boş boş baktım. Ne diyordu bu, ben anlamıyordum çünkü ve artık delirecektim sanırım, uyanmazsa yani.
Ben:Kafana bir eşya mı atmam gerekiyor seni uyandırmak için?
Jay:Hu...
Ne söyleyeceğini anlayamadığım arkadaşıma aval aval baktım. Ne!? Dilimizde konuş, anlamıyorum, o kadar zeki değilim ben! JAY!! DELİRTME BENİ!!
Ben:Ne diyorsun zeki arkadaşım?
Ciddi olmadığım bir soruyu sordum, muhattabım Jay değildi ama veremediği cevabı verdi bana.
Jay:Bilm-
Gözlerimi kırpıştırdım birkaç kez. Yok artık, bu kadar olmazdı. Bir canlı, uykusunda da bu kadar üşenemezdi. Yani ben öyle birisi görmedim, tanımadım! Dalga mı geçiyorsun canım!? Sinirle tavana baktım, bir canlı bu kadar olamazdı cidden!
Ben:Çocuk uykusundan dolayı cümlesini tamamlamaya üşendi ya...
Diyerek kendi kendime söylendim, gerçi nafile, sadece kendim duyuyor ve kafaya takıyordum. Bir nefes almakla başlayayım en iyisi, sakinleşmeye çalışayım, sonra Jay'i boğayım- yani, uyandırayım. Sakin ol Heeseung sen yaparsın, sen gayretlisin, sen azimlisin, sen zekisin, başarırsın, ne ne denklemler çözdün, bir zombiyi uyandırmak zor gelmez sana!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌑 Dark Moon 🌑
Fanfiction❕️DÜZENLENMEKTE❕️ 7 farklı yetenek bir araya geldi, 7 farklılık, 7 özel kader... Kaderleri, kesiştikten sonra beraber güzel anılar biriktirmeye başladı ama bu güzel anıları bozulup yeni şeyler karşılarına çıkacaktı, buna kıskançlık yol açacaktı. Bir...