Hepsine baktım, iyi bir dostluk görüyorum. Evet, müneccimim bir sorun olduğunu düşünmüyorum.
🚪🚪🚪🚪🚪🚪🚪🚪🚪🚪🚪🚪🚪🚪🚪
Jake'den:
Bugünlük dersler bitmişti, acayip fazla yorulmuştum, hayır bir de bu bu yorgunlukla kalacağım odama doğru yürüyordum, kanatlarım olsaydı yürümezdim, kanatlarım yok ve bu beni daha çok yoruyor, o yüzden odaya gidince bir tane sıcak lava hayır demezdim.
Eklemlerimi açarak koridorda yürüyordum, kulağıma kulaklıklarımı takmış şarkı dinleyordum. Akademi ile yurt birleşikti. Yani akademiden çık, yurda git, çok yakın. Yakın olmasına yakın ama niye yürüyoruz biz!? Niye 3507 yılında akademide yürüyen yol kullanmıyoruz!? Hayır, aşırı gereksiz kullanılmaması.
Kendi kendime söylenirken odamın olduğu kata geldim. Etrafıma bakınıp herkesin neler yaptığına bakındım, öğrencilerin hepsi yeni yeni odaya giriyorlardı. Öğrencilere dik dik bakarken yürümeye devam ettim, kaldığımız katta şimdilik kimseyi tanımıyordum. Neden tanıyayım? Hayalet ya da ölü mü onlar? Hah, değiller. Olmadıkları için de tanışmayacağım. Odamın önüne geldiğimde kapının kolunu tuttum ve çevirdim, içeri girerken kafamda planlarımı yapıyordum. Tamam, baloxumu (banyomu) yapacağım, ödevimi yapacağım, belki meloj (müzik) dinlerim. Kafamı kaldırıp odaya baktım, odada gördüğüm beden şok olmama sebep oldu. Tamam, karşımda Sunoo'yu görmeyi planlamıyordum, bu büyük bir şok etkisi yarattı. Onun burada ne işi vardı?
Ben:Sunoo?
Aklım alamadığı için onu da katmak istedim konuşmaya, yani burada olması mantıklı gelmedi. O da bana baktı, benim buraya gelmem onu şaşırtmamıştı sanırım. Ben, Sunoo'nun şaşırmamasına da şaşırırken Sunoo da gülümsedi.
Sunoo:Beraber kalıyormuşuz hyung.
Ne? Ne dedin? Ciddi misin? Ne? Bunun da şokunu alırken kafamla onayladım Sunoo'yu.
Ben:A-Ah, peki.
Ne? Oda arkadaşı mı? Bize söylemediler öyle bir şey, önceden belirtmeleri gerekmez miydi bilemedim. Odada yürüyerek çalışma masasına giderken çantamı çıkardım, omzumdan düşen çantayı çalışma masasının yanına koydum. Sunoo da beni izliyordu, sanırım onun haberi vardı. Benim niye yok!? Gene kendi içimde kendimi yerken Sunoo da arkamdan konuşmaya başladı.
Sunoo:Herkes -bütün öğrenciler- ikili olarak odada kalacakmış. Biz de beraber denk gelmişiz.
Bu lafına gülümsedim, ona dönerken masaya yaslanmıştım. Gülerek konuştum.
Ben:Diğerleri kimle denk gelmiş?
Sunoo:Herkes aynı. Bir Jungwon, Dongju* ile kalıyor.
Kafa salladım, onu da tanımıyorum. Kimseyi tanımıyorum. HAYAT BANA GÜZEL!! Sunoo, aklına gelen şeyle yeniden konuştu.
Sunoo:Ha, bu arada şunu söyleyeyim hyung, bir goblin olabilirim ama gece sakinimdir. Gece uyumuyormuşuz diye biliyorlar, ve sinirli ama sadece sesimi duyabilirsin, o da belki sayıklıyorumdur, ama yani gece kalkıp seni yemek ya da taşa çevirmek gibi bir şey yapmam. Deli miyim ben? Uykumu almak varken seninle niye uğraşayım değil mi? Ama kimse bizi anlamıyor işte.
Kafa sallayarak güldüm. Her zaman yaşıyorduk, insanlar herkese kuşkulu olmayı öğretmişti o yüzden bütün canlıların birbirine karşı ön yargıları çok fazlaydı.
Ben:Aynen, herkes yanlış biliyor ve sonra ön yargı ile yaklaşıyorlar. Bu arada ben de sakinim, yani gece kalkıp seni öldürmem ya da herhangi kötü bir şey. Sakiniz abi, hangi akıllı böyle saçma şeyler uyduruyor? Biz çok sakiniz, olup olmadık şekilde bir yargı koyuyorlar ve sonra herkes ona inanıyor. Neyse, şu anda baloxa (banyoya) giriyorum. Rahatsız edilmekten hoşlanmam, lütfen girme yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌑 Dark Moon 🌑
Fanfiction❕️DÜZENLENMEKTE❕️ 7 farklı yetenek bir araya geldi, 7 farklılık, 7 özel kader... Kaderleri, kesiştikten sonra beraber güzel anılar biriktirmeye başladı ama bu güzel anıları bozulup yeni şeyler karşılarına çıkacaktı, buna kıskançlık yol açacaktı. Bir...