𖤓 Ufukta Kalmış Şafak 𖤓

25 2 6
                                    

O yüzden iyi bir plana, çözüme ve üyelere ihtiyacı vardı. Peki, Jungwon bunları nasıl yapacaktı?

𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓𖤓

Hakîm Bakış Açısı:

  Riki bıkkınlıkla kendisini koltuğa attı ve nefes verdi. Bıkıyordu şu tuhaf kavgalardan, şu tuhaf yaratıkların tuhaf beyinleri ile uğraşmak onu bıktırıyor ve çok saçma geliyordu ona göre.

  Onun hareketlerini izleyen hyungları ayaktaydılar. Riki'ydi bu, büyüklerine karşı saygılı olsa bile bu büyüklerin arasına üyeleri girmiyordu.

Riki:Kaplanlardan ve onların olmayan zekalarından nefret ediyorum.

Diye söylendi ortaya. Kimse onu takmıyordu şu an, takacak gibi de değillerdi doğrusu. Nishimura Riki yani, onun gibi galesiz birisini niye galeye alsınlar?

  Jake yaşadıklarını bir kenara bırakıp ona laf yetiştirdi.

Jake:Sanki onlar sana bayılıyor.

Diye söyledi alaycı bir ses tonuyla. Onun bu davranışı karşısında kaşlarını çatarak ona döndü Riki. nEeEeEeee¡¿ KİMSE ONA BAYILMUYOR MU YANİ, OHV HAYIR!

Riki:Saçmalama, insanlar benim gibi olmak için sıraya geçmiş durumda.

Diye söyledi Riki, önüne dönüp çenesinin altına parmaklarını koyup hızla çenesine değdirip kafasını önemli bir varlıkmış gibi iki yana sallıyordu.

   Üyeleri ise onu kafaya takmadan oturma odasındaki koltuklara oturmaya başlamışlardı bile. Dediğim gibi, Riki'ydi bu: asla takmadıkları velet. Yani onun yerine dinlenmek her zaman ilk sırayı alıyordu. Özür dilerim Riki ama seni onlara tercih ediyorlar evladım...

   Üyeleri gibi -Riki'nin bu sözlerine aldırış etmeden- yerine oturdu Jake. Bugün yaşadıkları yetmezmiş gibi bir de bu veletle uğraşıyordu. Bugün oldukça kırılmış, acı çekmiş ve duygu karmaşası yaşayan ruhuna nazaran o sanki eğleniyormuş gibi, sanki mutluluk her zerresindeymiş gibi davranması onun için pek uygun değildi.

Jake:Ah, tabii ki. Seni gören akar sular akmaktan vazgeçiyor. Evet, herkes sana bayılıyor. Kesinlikle.

Diye alayla söyledi ve üzerindeki tişörtü düzeltti. Yani, Riki'yle atışmayı özlemişti; bunu reddemezdi. Heeseung ile yakın arkadaş oldukları için bu arkadaşlıkları arasında olan buzulları kafaya takıyor ve oradan çıkamıyordu; diğer arkadaşlarına dönemiyordu, diğer arkadaşları ile zaman geçiremiyordu.

   Riki göz kapaklarını açabildiği kadar açıp, şok bir şekilde Jake'e baktı. Buradaki kimse onu sevmiyordu, herkes onun ırz düşmanıydı ve karizması harcandığı bir dünyada nefes alıp veriyordu. Bu davranışları hak edecek hiçbir şey yapmadığına kanaat ettiğinde suçlu tarafın hyung'u olduğu kanısına vardı, ÖLDÜRÜN ONU!!

Riki:Tch tch tch. Saygın kalmamış küçüklere, gelmişsin benimle dalga geçiyorsun; yakıştıramadım.

Diye söyledi Riki bir sinirle. Karşısındakiler ise onu takmayacak kadar tanıyorlardı onu. Riki bu: parlar da söner de, her zamanki hali sorun yok; mantığı ile hareket ediyorlardı. Jake de şu an o mantık ile hareket etmeyi tercih etti ve oturduğu koltuğa daha çok gömdü kendisini.

  Riki'ye karşılık vermek, sayı saymayı bilmeyen bir çocuk ile 10'a kadar sayma tartışması yapma gibi bir şeye geliyordu, yani bunu yapmak için deli olmanız gerekiyordu. Jake, Riki'yi takacak kadar kendini deli bulmuyordu.

  Riki onun bu galesizliğine anlam veremeden gözlerini açabildiği kadar açmış ona bakıyordu. Ne demek onunla konuşmuyor, ne demek ona cevap vermiyor!? NE DEMEK BUNLAR!?

🌑 Dark Moon 🌑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin