🌠 Farklı Yaşamlar 🌠

172 19 77
                                    

Diyerek kafamı salladım ve babamı onayladım. Ardından kafamı eğip kahvaltımı yapmaya devam ettim.

🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠🌠

Selastum Gezegeninde:

Sunaps Ülkesinde:

Senuatyum Şehrinde:

Jake'den:

  Of! Neden bir volkanik dağa yakın oturuyoruz!? Her gece patlama sesleri mi duymak zorundayım ya da her gece terlemek zorundayım!? Büyük ihtimalle evet, yani burada oturmamızın başka açıklaması olmazdı.

   Yine kavurucu olan odamdan kalktım, her zaman ama her zaman sıcak oluyordu. Çünkü neden? Ben erken kalkayım diye! Hay sizin amacınıza tüküreyim tamam mı!?

  Kanatlarım beni baloxa (banyoya) kadar götürdü, şeytan olmak demek bu demekti yani. Eh seviyorum, sabahları ve diğer günler yürümek gibi bir derdimiz olmuyor. Kanatlarımın olduğuna şükrederken baloda fisinin (lavabonun) önüne gelmiştim, ben de üşengeç bir şekilde lav ile elimi yüzümü yıkamaya başladım. Bugün okula başlayacaktım ve bu okul Dünya denen gezegendeymiş. Pek merak konusu değil, eğitim için gitmesem gitmem, yani pekte iyi bir gezegen değil. Öldürülecek canlı yok, ne yapayım ben orada? Aynı şekilde -uçarak- odamdan çıktım, odamda kendi halimde etrafıma bakındım. Ben niye yaşıyordum? Bilemedim, canlı öldürmek için olabilirdi. Odamda etrafa bakınmayı bırakıp elimi şıklattım, böylece üzerimdekilerden kurtulup günlük kıyafetlere dönmüştüm. 

  Aşağı indiğimde babannem boyunuzlarına karışmış saçlarını düzeltmeye çalışıyordu, babam işe gitmişti, annem oturma odasında telivux (televizyon) izliyordu. Hepsine sessizce günaydın diyerek -yani kafa sallayarak- yemek masasına ilerledim, benim gelmem ile gözleri beni bulmuştu. Ne yaptığımı gözleriyle takip ediyorlardı ben de takmıyordum. Masaya gidip sandalyemi çektim ve oturdum. Ben gelmeden önce hazırlanan kahvaltı tabağımı önüme çektim, aç olduğum için vakit kaybetmeden yemeğime başladım. Ben sessizce yemeğimi yerken annem beni fark etmiş olmalı ki yanıma geldi, karşımdaki sandalyeyi çekip oturmuş ve kan kırmızısı güzel gözlerini benim gözlerimle birleştirmişti. Bu gözler bir işi yapmak için izin almadan önce beni rahatlatmaya çalışan gözlerdi, nerde görsem tanırım.

Annem:Günaydın.

Hoş sesi ile güzel dileklerde bulundu bana. Aha, bunun altında bir şeyler var, biliyordum ben.

Ben:Günaydın.

Diye gülümseyerek ona karşılık verdim, parmağını masanın üzerinde gezdirirken gözleri de onu takip ediyordu. Kesin bir şey isteyecekti! Kesin! %10000 yani.

Annem:Oğlum, biliyorsun, bugün akademiler açılıyor.

Ön konuşma, ön cümle, cümleye giriş! İşte bir şeyler olacak! Bu belirtiler ona işaret!

Ben:Biliyorum.

Sakince onu onaylarken karıştırmakla uğraştığım gevreği bir kenara bırakarak annemin gözlerinin içine baktım, dökülecekti umarım.

Annem:Bu kanatlarını kaybetmemiz gerek.

Diyerek arkamda benimle 20 yıldır var olan siyah kanatlarımı yok mu edecekti!? İZİN VERMEM!!

Ben:nE!!?

Anneme ciddi olup olmadığını anlamak için ters ters bakıyordum ama o gayet rahatlatıcı gözlerle bana bakıyordu. Amacı yumuşamamdı, ama olmaz! İzin verilemez!

Annem:Evet, ve iksiri hazırladım, bunu içsen yeterli. Hem kanatların istediğin zaman ortaya çıkacak sadece etrafta görünmeyecek o kadar.

Anneme hâlâ daha ciddi olup olmadığını anlamak için bakıyordum. Ama bayağı ciddiydi! Öf! Anne ama istemiyorum!

🌑 Dark Moon 🌑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin