📃 Proje Dağılımı 📃

81 15 42
                                    

Bay Mulets olacaklardan habersiz bu iki grup bir araya getirmişti, kimse neler olacağını bilmiyordu, ayrıcalıklar dışında...

📃📃📃📃📃📃📃📃📃📃📃📃📃📃📃

Riki'den:

  Nasıl kalktığımı anlayamadım, nasıl koştuğumu ya da diğer şeyleri de. Evde saat 09.00'da kalkardım ama burada 4'te. Cidden... Neden, neden bu kadar erken kalkmak zorundayız? Tamam, güneş ışınları iyidir, almak gerekir ama yani uzay sabahında da olmaz sonra derslere odaklanamıyorum, uyumak istiyorum, olmuyor böyle. Evet, aynı şeyi şu an derslikte (sınıfta) yaşıyordum, şu an derslikte (sınıfta) zor gözlerimi açıyordum. Ben bu saatlerde uyuyan bir uzaylıyım, benim hiç uyanmak gibi bir alışkanlığım olmadı maalesef. Ben sıramda uyuklarken sanırım hoca geldi, yani sanırım öyle bir şey oldu çünkü Jay hyung yanımda ayaklandı -Jay hyung sıra arkadaşım orada biliyorum-, ben kalkmadım, uykum var, niye kalkayım değil mi? Neyse, Bay Multes bir şeyler dedi, pek de umrumda olmadı, neden olsun ki? Uyumak daha iyi, çünkü uyumak için her şeyi karşıma alabilirim ve bu hiç de zoruma gitmez yani. Jay hyung'un beni dürtmesi ile kafamı kollarımdan uzaklaştırmak zorunda kaldım ve Jay hyung'a uykulu bakışlarla baktım. Uykumdan uyanmak için hangi önemsiz sebep ile bana dönülmüştü? Ben niye uyandırılıyorum, ne var ya!?

Ben:Ne- Efendim hyung?

Ne var, diye soracaktım ama kaba olacaktı. Bir de Jay hyung benden büyüktü, bir de zombiydi benim canımı çok güzel sulardı o. Aman aman, gerek yok.

Jay hyung:Kay.

Ha? Bir saniye, beynim algılayamadı. Yeniden söyleyebilir misin? Gözlerimi kırpıştırarak Jay hyung'a baktım, ne diyorsun hyung?

Ben:Efendim?

Jay hyung:Oğlum sola kay, sola.

Jay hyung'a baktım yeniden. Niye sola kayıyorum? Sağa kaysam?

Ben:Niye?

Jay hyung bu sorumla ilk başta gözlerini devirdi sonra nefes aldı ve sorumu cevapladı.

Jay hyung:Canım istiyor, bütün sıraya rahat oturmak istiyorum. Riki, zombi hislerimi ortaya çıkarma. Yemin ederim ilk beyin yediğim uzaylı olursun.

Ben:Niye?

Anlamaya çalışıyordum, bazen uğultudan başka bir şey duyamadığım için soru sormak zorunda kalıyordum. Tabii benim bunu dememle Jay hyung'u biraz daha sinirlendirmiştim ve resmen ben duvara doğru ittirilmiştim. Fazla geçmeden kaburgalarım kırıldı ya da iç içe girdi -bunlardan birisi oldu ama hangisi bilmiyorum- fakat bunlar olurken duvarla iç içe girmem pek de uzun sürmemişti. Kaburga kemiklerimde bir ağrı yükselse de ben duvardan ayrılma çabalarında bulundum, ben bu çabalara girerken Jay hyung benim tarafıma kaydı ve yanına birileri oturdu. Duvardan ayrılıp kafamı kaldırdım ve ne olduğuna bakmak için sağ tarafıma döndüm. 7 kişi 1 sıraya oturuyorduk? 7 kişi, 1 masa, biz, sığmak? N'oluyor be!?

Ben:Ne oluyor ya?..

Gözlerimi kısık bir şekilde tutup kaşlarımı çatarak bizim gruba bakıyordum, bu sorumu sorarken sesim uykulu çıkmıştı. Neler, dönüyor, burada?

Jay hyung:Fazla konuşma Nik.

Diyerek sorumu hızla yok etmişti. Yah, sanki çokta umrumda! Ben de uyurum! Hayır yani, küçüğüm diye de üzerime gelinmez! Haksızlık, sanki ben istedim küçük olmayı! Tripli tripli kollarımı üst üste koydum, kafamı gömmek için hızlı hareket ederiyordum, uyuyacakım o zama-! Önümde gördüklerimle kafamdan vurulmuşa döndüm. Bu kızlar kim!? Nerden çıktı!? Heeseung hyung ile Jungwon hyung nereye gitti!? Neler oluyo' beeee!?

🌑 Dark Moon 🌑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin